Ey Kaçak Bak Bu Resme
Nerede gizleniyor…
Hangi çukurda saklanıyorsan…
Her ayak sesinde daha da küçülüyorsan…
Çık ortaya, terk et içindeki kaçma duygusunu.
Şunu bil; kaçarak özgürlük yaşanmaz.
***
Bak şu resme…
Yaşamının baharındaki iki âşık gencin, yüzlerindeki mutluluğu gör.
Birbirlerini öylesine sevdalanmışlardı ki…
Önceki gün kıyacakları nikâhla evleneceklerdi.
Bir ömrü aynı yastıkta paylaşacaklardı.
Geleceğe dair hayalleri büyüktü.
Ecem ile Bircan, söz vermişlerdi:
“ Ölüm bile bizi ayıramayacak”
***
Ey kaçak, bu tablo gözünün önünden gitmesin.
Sevgi dolu kalpleri sen ayırdın.
26 yaşındaki Ecem’i, Bircan’ından kopardın.
Bircan’ın iki canını aldın. Hem sevdiğini, hem ruhunu…
Neşesi, iyi kalpliliğiyle tanınan Ecem’in eceli, Azraili oldun.
***
Ey kaçak, sen ki…
O son model arabayla, Ecem ile teyzesi Lütfiye Yurdaer’e çarptığında, bir saniye olsun ne olduğuna bakmadın.
Düğün davetiyesi dağıtmaktan dönen iki insan, kanlar içinde yatarken merak etmedin.
Yanlarına gelip ilgilenmedin.
Açtın kapıyı, hızla kayıplara karıştın.
***
Adının N.D…
Mesleğinin müteahhit olduğu…
Yakınının 06 DM 4333 plakalı arabasını emanet alarak, İzmir’in en işlek caddesinde sürat yaptığın söyleniyor.
Tanıklar, görüntüler onu işaret ediyor.
Bu demektir ki…
Suçunu biliyorsun, kaçtığın için zaten suçlusun.
“ Korktum, panikledim” diyebilirsin…
Veya savunma mazeretleri uydurabilirsin.
Ama vicdanın?
Hiç mi kırıntısı, kalıntısı yok?
Şimdi sindiğin yerde hiç mi seni rahatsız etmiyor?
Uyuyabiliyor, yiyip-içebiliyor musun?
Eğer becerebiliyorsan, çoktan insani duygulardan arınmışsın!
***
İki canı yok eden…
Mutluluğu parçalayan…
Geride gözyaşları içinde anne, baba, kardeş, eş ve çocukları bırakan ey kaçak!
Dün Ecem’i ve teyzesini toprağa verdik. Ecem’in telli duvağı tabutunun üzerindeydi.
Gözünün önüne getir, çık ve teslim ol.
Pişmanlığını dillendir, af dile.
***
Bir erkeğe yakışmaz korkarak sinmek, kaçmak…
Bir insanın içine sığmaz eli kanlı dolaşmak.
Gecenin karanlığında kaçıp gittin, şimdi hala karanlıkta yaşıyorsun.
Başının üzerinde belki ışık var ama için, ruhun kapkara.
Delikanlı gibi kendini göster, suçunu itiraf et, kurtul bunlardan.
Zaten…
Nereye kadar kaçarsın ki?
Unutma ki…
Kaçtığın her gün suçun büyüyor.
Hem adli, hem manevi.
***
Ey yüzünü göstermeyen kaçak!
Bir daha bak bu resme.
Vicdani, insanı hala duyguların olduğunu ısrar ediyorsan…
Çık, herkesin seni bağışlamasını iste.
Ölen geri gelmiyor…
Vicdanları rahatlat!
***********