Ey Benim Kardeşim! Sen Ne Uğruna Şehit Oldun?
Ey Benim Kardeşim! Yiğidim! Sen Ne Uğruna Şehit Oldun?
Keşke, Cenab-ı Hak, ellerimi TAŞ etseydi de, sana bu satırları yazmasaydım, YİĞİDİM!
Evet sen boş yere ŞEHİT OLDUN!
Senin, NE İÇİN VE NE UĞRUNA CANINI VERDİĞİNİ bile kavrayamayan insanlar için; ŞEHİT DÜŞTÜN çünkü!
Senin ÖLÜM ANINDA, BEŞ YILDIZLI OTELLERDE İFTARINI EDİP, ORUCUNU AÇAN, Bürokratların, Devlet Büyüklerin için; ŞEHİT DÜŞTÜN çünkü!
Sen o kurşunu; göğsünün tam ortasına yerken, SENİN KOMUTANLARINI İÇERİYE TIKAN ZİHNİYET için ŞEHİT oldun çünkü!
Sen, Ramazan Ay’ının bitiminde, yani on beş gün sonrasına, İNTİKAMINI almak adına RANDEVU verecek birisi için ŞEHİT oldun çünkü!
Sen, o dağda, birkaç İT LEŞİNİN peşine düşmüşken, arkandan, onun AĞA BABALARI ile MASAYA OTURANLAR için Şehit oldun çünkü!
Sen, seni asla ANLAMAYACAK! Hala RÜYALARDA YAŞAYAN! TOZ PEMBE ÜLKE GÖZLÜKLERİ İLE ÜLKESİNE BAKAN! Diplomalı/diplomasız tüm EŞŞEKLER için ŞEHİT oldun ÇÜNKÜ!
Sen, ağzına çalınan bir parça BAL! Ocağına atacağı bir parça kuru keresteye tav olup, HIRSIZLIĞA, ZORBALIĞA, ZALİMLİĞE, FİRAVUNLUĞA kucak açan, AKIL VE İMAN FUKARALARI için, Şehit oldun ÇÜNKÜ!
Sen, sana YAN GELİP yatanlar diyen, seni KELLE olarak gören bir ZİHNİYETİN zamanında ŞEHİT OLDUN ÇÜNKÜ!
Sen, seni görmezden gelerek, ağzından ALLAH lafını düşürmeyen,zihninde HAC ama koynunda HAÇ taşıyan, DİN VE VATAN HAİNLERİNİN, sana iftiralar atarak!’’Bunlar şehit değildir. Cumhuriyetin askeri şehit sayılamaz!’’ diyebilecek kadar KÖPEKLEŞEN insan müsveddeleri için ŞEHİT OLDUN! Çünkü!
Sen ŞEHİT OLDUN ve BİZDEN BİR TANE DAHA EKSİLDİ!Sen ve senin gibi ŞEHİT EDİLEN diğer TÜM KARDEŞLERİM ve KOMUTANIM!Bu yazdıklarımı ağlayarak size yazıyorum!
Allah (C.C) Mekanınızı CENNET EYLESİN!
Vatanın müdafaasında elden bir şey gelmese de yine de ve tüm yüreğimle,VATAN SAĞOLSUN!
KANINIZ YERDE KALMAYACAKTIR!
Sevgili Ali Rauf,
Yuregımızın sesı olmussun.Sehıtlerımıze Allahtan rahmet dılıyoruz,Uzgunum.
Les kargaları kamplarda senelerce egıtım alırken bizim bır aylık askerımız anca sehıt olur. Masa bası anlasmaları oldugu ve goz yumuldugu surece bu son kacınılmaz olur.Iyı kı sızler gıbı yıgıtlerımız var ,sesını duyuracak.
Turk milletinin bası sagolsun.
Ankaradan sevgiler...
Ağustos 18th, 2011 at 10:39Sayın Ali Rauf Yürür, söylenebilinecek her sözü aşağı yukarı söylemişsin. Yüreğine sağlık. Ancak bu ülkenin bu günkü hale getirilişinin en büyük sebeplerinden birisi de siyasetin hırsından, bencilliğinden ve kör ruhundandır. Bütün çocuklarımızın kanlarının toprağa akıp şehit olmaları, düşmanlıklarımız, kinimiz, nefretimiz, acılarımız, kahrımız ve çektiğimiz bütün acılarımız. Hayatın hepimize zehir oluşu kim ne derse desin. Hepsinin tek suçlusu günü gün etmek için bizi avutup yıllar yılı hep kötü yöneten siyasetcilerdir. Geldiler mi gitmesini bilmiyorlar. Bu gün demokrasi mi yok. 50 - 60 yıldır suçlusu onlar. Asker mi yanlış yapıyor. Görevini kötüye kullanıyor. Suçlusu onlar. Mahkemeler mi hata yada yanlış yapıyor. Suçlusu onlar. Üniversiteler mi, Basın mı, sivil toplum kuruluşları mı, polis mi, her kim ne hata yapıyorsa, bana göre tüm suçlusu bizi yıllar yılı hangi siyasiler yönetiyorsa onlardır. Bu memlekette benim dediğim mi oluyor ki, ben suçlanayım. Bu memlekette anayasayı ben mi çıkarıp ona göre kanunları yapıyorum ki, suçlu ben olayım. Bu memlekette valiyi, savcıyı, hakimi, komutanı, emniyet müdürünü, bürokratı ben mi tayin ediyorum ki, suçlu ben olayım. Meclise vekili ben mi seçip tayin ediyorum ki, yasaların çıkmasında suçlu ben olayım. Kısacası bu devleti ben mi yönetiyorum ki, suçlusu ben olayım. Devlet yönetiminde her türlü düzensizliği, kuralsızlığı ben mi yapıyorum ki, suçlusu ben olayım.
Bu ülke yönetimi 50 - 60 yıldır rayına girmiyorsa bunun suçlusu ben miyim. Yada benim vatandaşımın şehit düşen zavallı gençcecik masum ve körpe evları mı, kuzucukları mı? ŞEHİTLER Mİ? Elbette değil.
Ama bizlerin de tek suçu var oda; AKLIMIZI BAŞIMIZA ALMAYIŞIMIZdır. Herkese inanıp güvenmemizdir. Biz sade vatandaşların bizi yönetenlere güvenip onlara itimat etmekten başka hiç bir suçumuz yok.
Varsa zaten, bu suçumuzun bedelini de en ağır şekilde evlatlarımızı onların uğruna şehit vererek ödüyoruz.
KAÇ GÜNDÜR İÇİM YANIYOR. O MURADA ERMEYEN GENÇCECİK YAVRULARIMIZA. İÇİM YANIYOR. NERDEYSE KALP KIRIZİ GEÇİRECEĞİM. BU NASIL İŞ. BU NASIL BİR DEVLET YÖNETİMİ. NASIL BİR DEMOKRASİ, ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİL. BİZDEN GAYRI HER YER HERKESİN BABASININ ÇİFTLİĞİ. İSTEDİKLERİ GİBİ YÖNETİRLER. ONLAR SİYASETCİ, BİRİLERİ TARAFINDAN SEÇİLMİŞLER, HEPSİ DOKUNULMAZ...
YÜREĞİNE SAĞLIK DOSTUM.
Ağustos 19th, 2011 at 20:18Çok kıymetli Fazilet Abla;yazıma yapmış olduğunuz katkıdan dolayı müteşekkirim.
Cahit Bey; size de yorumunuz ve temenniniz için çok teşekkür ederim, ama bu uzun yorumunuzu cevapsız bırakırsam eğer kendimi suçlu hissederim. O yüzden kısacık birkaç cümle ile yorumunuza cevap vermek istiyorum.
Bir ülkede üç adet grup ya da kitle olduğu malumunuzdur.En altta bizler, yani yönetilenler varız. Bizim hemen üzerimizde ise yine bizim seçtiğimiz yönetenler vardır. Birde en büyük ve en tehlikeli grup var. Bu da üçüncüsü. Yönetenleri yönetenler...
İsyanlar, ayaklanmalar, çatışmalar hep bu saydığım iki unsur arasında geçmiştir. Ama nedense üçüncü grup hep olayların dışarısında kalmış ve ülkelerin yeni sahiplerini belirlemiştir. Bu öyle bir zümreki, yeri geliyor sizden bizden oluyor, yeri geliyor yanına yaklaşılamaz bir güç halini alıyor. Tabi bunu ellerinde bulundurdukları mali imkanlarla yapıyorlar.
Şimdi gelelim bizi kemiren bu terör sorununa. Siz hiç bir Alışveriş merkezinin tam ortasında patlayan bir PKK bombasına şahit oldunuz mu? İBDA-C? Hizbullah? Asla buna tanık olamazsınız. Çünkü bu örgütler, hiçbir zaman beslendikleri kaba tükürmezler. Bugün en basitinden Mc Donalds'ın, Burger King'in, pkk'ya haraç verdiği iddiaları dolaşıyor dört bir yanda. Lc Waikikinin Zana'ya ait olduğunu söylesem. 7 Eleven adlı marketler zincirinin bir ortağının Sözde sürgündeki Kürt Parlamentosunun bir üyesi olduğunu söylesem? Bu ve bunun gibi markaların ülkede yarattığı lobi çalışmalarını söylesem? Yönetenleri yönetenler grubunu ifşa edebilirmiyiz acaba? Tabiki bunları da yönetenler var. Yani işin aslı, piramidin en tepesine çıkana kadar, birçok pislik çıkar önümüze...
Sıradan alelade bir Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşının bu ilişkiler yumağını görmesi imkansızdır. Anca analiz yapar ya da yapamaz. Sonuç olarak, her şehit haberi sonrasında eline alır bayrağını, çıkar sokağa bağırır, rahatlar, iki gün öfke duyar ve sonra yeniden aynı tas aynı hamam durumuna geri döner...
İşte yönetilenler grubuna düşen en büyük görevde burada başlar! Unutmayacak! Balık hafızasına yenik düşmeyecek! Başbakanım dediği zatın, teröristlerle masaya oturduğunu her zaman hatırlayacak! İmralı'nın durumunu aklına getirecek! Üç haftada verilen canları hatırlayacak! Ve ardında kararını, sandık başında verecek! Ama nerede öyle babayiğit vatandaş? nerede öyle babayiğit TÜRK MİLLETİ?
Lafı biraz uzattım ama konuyu başka türlü özetleyemezdim sanırım.Tekrar katkılarınızdan dolayı teşekkürlerimi sunarım. Sevgiler...
Ağustos 19th, 2011 at 22:31