Ey Baba Oğlum
Palyaçolara hep özenirim dünü unutur çünkü yaşadığı ana ayak uydurur, bazen de solgun bir ihtiyardır ama hep çocuk kalmak ister. Düşünürüm herkes neden öyle olamaz diye. Aslında yabancı duygularla hepimiz birer palyaçoyuz ve oynuyoruz.
Evet, baba oğlum dürüstlüğünle bir yerde duramayan, dinlenme nedir bilmeyen rüzgâr gibiydin, aslında ne önü var ne arkası. Ah bir görebilseydin, şimdi özlem çalmazdı şarkılar desem de sen bizim için çok önemlisin duaların sabrını yaşıyoruz. Sabır gecikmenin bekleme odası,
Sabır gerçeğin kendisidir.
Düşündükçe hazmedemiyorum. Bazen coşuyorum, elimde olsa farelerin dans ettiği odaların bütün demirlerini söker suçsuzluğu özgürlüğe çıkartırdım. Yanlış karar haklarını savunurdum ama gücüm tutuklu.
Kavrulan dağların ateşi gibiyim bazen hayatın tek kişilik oyununda Nefesim yanık kokuyor.
Yaşamaksa eğer geçen zamana yazıklar olsun derken düşünce yüreğimizde ki sevgi, iyilik yaptığımızda hem alana hem verene enerji yüklediğinden susuyorum.
Hak yerini bulacak, yarınlar güzel olacak. Çekilenler ödül olarak dönecek ve huzurlu günler de yaşanacak.
Yaşadığımız gibi. Güneş hep doğacak. Hayat artık peşimizden koşacak. Baba oğlum. Seni dört gözle bekliyoruz Sevgimle.
Oda arkadaşlarına da sevgilerimi söyle.
Annen
Mor köşede buluşalım efendim