EXPO’da Değerli Yalnızlık
İzmir yaklaşık 15 yıllık aktif EXPO macerasının sonuna geldi.
İkinci şansın nihai günlerindeyiz. Heyecan Türkiye’ye ve hatta İzmir’e yeterince yansımasa da, Paris’e taşınan kadro, 27’sindeki büyük yarış için son hazırlıkları yapıyor.
***
Enterasan yanı, hazırlıkları sürdüren kadro, geçmişten farklı. 2015 adaylığı sırasında Büyükşehir Belediye Başkanı ile Ticaret Odası Başkanı'nın bilek savaşlarına tanık olan ve EXPO’yu siyasi bir taktik olarak görmeye başlayan Hükümet, ‘geminin dümeni bizde olmalı’ diyerek tüm yapıyı değiştirdi.
***
Doğrusu ikinci dönemde, başlarda Ankara hayli çaba harcadı. Sonra beceriksizlikler, İstanbul’a olimpiyat beklentisi ve bir dizi etken devreye girdi ipin ucu kaçtı, ve hatta yarışa üç ay kala kaptan değiştirildi. Şimdi dümende, EXPO’yla birkaç ay önce tanışan Valimiz var. Omuzlarına ani bir sorumluluk kalınca, bu heyecanlı yarışa Valimiz haliyle henüz donuk donuk bakıyor. Ve nasıl bir başarılı strateji! ise kaptandan sonra, mürettebat da son anda değiştirildi. EXPO Genel Sekreteri Ergüder Can bir ay önce Mülkiye Başmüfettişliğine atandı. Hani ‘EXPO kaybedilse de yerin hazır’ der gibi.
***
Vesselam Şimdi EXPO gemisinin dümenini, Yarış kaybedilirse belediye çalışmadı denmesin diye, son anda hamle yapmaya çalışan bir belediye başkanı ile yarım yamalak bir bürokrasi tutuyor.
***
Doğrusu geçen yarışın son halkaları daha heyecanlıydı. Cumhurbaşkanı verdiği resepsiyonlarla moral ve markaj kaynağıydı. Bu kez uzaktan izlemeyi tercih ediyor. Başbakan derseniz, EXPO’yu unutmuş görünüyor.
***
Peki ne yapacağız, ‘Değerli yalnızlık’ içindeyiz diye mutsuz, umutsuz mu olalım... Hayır, olmayalım. Neyse ki güvenilecek önemli çabalar var.
***
Dışişleri geçmiş adaylığa göre aktif şekilde devrede. El yordamıyla kurulan bağlantıların yerini planlı temaslar aldı. Geçmişte yabancı dil bilmeyen, restoranda makarna istemeyi beceremediğini espri diye anlatan heyetlerin yerine yabancı dil bilen heyetler yoğun temaslarda bulundu. Ve İzmir işdünyası, bu yarışın içinde daha planlı görünüyor.
***
Resmi delegasyonun dışında 40’a yakın büyük montanlı iş yapan İzmirli işadamı “Expo dayanışması” oluşturdu. Kendi ticaret alanlarındaki ülkeleri, hedef ülke belirleyerek, işbirliği fırsatlarını aktardılar, vaatlerde bulundular. Arkalarında sürpriz bir güç taşıyorlar. Bu grup da 27’sinde Paris’te olacak. Ve bir de bazı işkadınlarımız var… Geçen gün, sevgili dostlar Işınsu Kestelli ve Zeliha Toprak’ı gördüm, üç BİE delegesini kolundan tutmuş, Çeşme-Alaçatı sokaklarında gezdiriyordu.
***
En önemlisi şu, İzmir potansiyeli ile EXPO için adaylar arasında potansiyeli güçlü kent. İklim, temiz hava, yeşil çevre, ulaşım olanakları ve gelişebilecek yeni aksları ile avantajları yüksek. Ekonomide üye ülkelerin bağlantı kurabilecekleri düzlemin olması şans yaratıyor. Ayrıca EXPO’larda genellikle ikinci defa aday olan kentlere şansın gülmesi de diğer bir avantajımız.
***
Eğer kazanılırsa, İzmir mutlaka dünyanın dikkatini çekecek bir farklılığın yanı sıra 276 hektarlık alanda dünyanın dört yanından gelen milyonları ağırlayacak. Shangay’daki EXPO’yu 72milyon kişi ziyaret etti ki, İzmir konumu gereği daha çok turisti ağırlayabilir. Türkiye’ye fuarcılığı öğreten kent, yılların kaybını da böylece telafi edecektir.
***
EXPO’lar, gerçekleştirildikleri kentlerde dünya halklarını bir araya getirerek sürdürebilir gelişmenin kapısını aralama fırsatı verirken, kent kimliğine hafızalardan silinmeyecek bir itibar kazandırıyor. Madem geri sayımdayız, İzmir, eldeki bu şansa; ‘yanlışları’ hatta ‘değerli yalnızlığı’ da boşvererek kendi gücüyle kenetlenmeli. Son günler, son anlar… Şimdi, soluklarımızı tutarak, temennilerimizi, iyi dileklerimizi evrene gönderme zamanı...