Hayatımızdan Ne Anladık?
Dostlarım;
Altmışlı yaşlara doğru yakınlaştıkça felsefe damarımız kabarıyor.
Başlıyoruz; hayat ne, insan kim, sevgi, aşk, yalnızlık nerede, ülke ne zaman huzura kavuşacak, niçin her gün ölümler artıyor?
Sordukça soruyoruz, koştukça da yoruluyoruz..
Yaşadıklarımdan ne öğrendik?
Ben, ilk 20 yaşı geçince, 20-40 arasını, kendini keşfetme, anlama ve yetkinleşme dönemi olarak alıyorum.
40-60 arasını üretkenlik dönemi diye adlandırıyorum,
Yazıp-çizdiklerimiz, söyleyip kitaplaştırdıklarımızın önemlice bir kısmı bu devrede ortaya çıkmıştır.
60 sonrasını da, yaşam, insan, sevgi, aşk, doğa, evren üzerine felsefe yapma, bilimin ve sanatın ortak bahçelerinde daha çok gezinip sonuçlar çıkarma dönemi diye görmekteyim.
Katılır mısınız?
Yoksa bana katıla katıla güler misiniz?
“Üretkenlik dönemimde” başlıca iki alanda çalıştım, yine de çalışmaya devam etmekteyim.
Birincisi, iktisat ve bu bağlamda kalkınma ekonomisi, yani “verimlilik ekonomisi” nin teori ve uygulama cephelerinde, çalıştık, araştırıp, yazdık, çizdik, konuştuk, anlattık..
Amacımız, ülkemizin sağlıklı biçimde kalkınması, adilce bölüşmesi ve toplumsal refahı arttırıp, hakca paylaşımlarla, gerçekten bağımsız, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olabilmesidir.
Bu alanda belki yeniden ama daha çok çalışıp ilerlemeliyiz.
İkinci çalışma alanım; edebiyattır.
İnsanın ve toplumun-ülkemizin dramını; denemelerle,yazılarla, öykülerle ve olanaklı olursa yazacağım romanlarla anlatmak..
Burada da amaç; insanı yüceltmektir, cesaretlendirmektir.
İçindeki iyiyi, doğruyu ve güzellikleri çoğaltmaktır.
Bu iki alanda, bilimin ve sanatın gelişen olanaklarını da izleyerek üretmeye, çalışmaya, toplumsal katkı vermeye devam edeceğiz.
Altmışlı yaşlar, elbette bu çalışmalara bir de felsefe boyutu ekleyecek, insan-toplum-doğa arasındaki karşılıklı ve etkileşimli(diyalektik) ilişkileri geliştirip güzelleştirmeye hizmet edecektir.
Siz de, yaşamınızın merdivenlerine bir bakın..
Dönemeçler nerede, nasıl olmuş.?
Yaşadıklarınızdan ve okuduklarınızdan neler öğrendiniz?
Mümkünsünse bunları kaleme de alın, yazın, kaydedin bir yerlere..
Her insanın bir öyküsü vardır, insan öyküsüyle daha anlamlıdır.
Yazın ki, bir gün sizin öykünüzden yepyeni hayatlar yeşersin, topluma karışalım..
Şairin dediği gibi;
“…Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana..”
Sevgiyle ve üretkenlikle kalın..