Et Fiyatları Deli Danalı Hayvan İthalatı ile Düşürülecek!
Deli Danalı Hayvan İthalatına Devlet eliyle izin kapıda!
2010 Yılının Nisan ayında başlatılan et, canlı hayvan ithalatında bir dönüm noktasına daha ulaşıldı. Dünya sağlık örgütünce deli dana hastalığının görüldüğü belirtilen ülkelerden Almanya ve Fransa’dan da et, canlı hayvan ithalatının önünün açılması için Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından hazırlıkların büyük ölçüde tamamlandığı bildiriliyor.
Olması gereken hazırlık, ülkemizin yasaklı ülkeler listesinden Almanya ve Fransa’nın çıkarılmasına dair yönetmeliğin yayınlanmasıdır!
Deli danalı hayvanların ülkemize girmesi an meselesi!
Et ve canlı hayvan fiyatlarının yükselmesi üzerine et ithalat çığırtkanlarının sesleri medyada şöyle işitilmeye başlanmıştı:
‘’ At eti, eşek eti yediriyorlar, tüketiciler at, eşek etine layık değil! ‘’
Bu sözleri destekleyen haberler de çıkmadı değil. Belediye zabıtalarının kamyonetler üzerinde yakaladıkları kesilmiş at etlerini gördük.
Gümüşün fiyatı altın olduğunda bakırın da fiyatı gümüş olur ama at etini, eşek etini topluma, tüketicilere yedirmeyi önlemenin çaresi canlı hayvan, et ithalatı değil ‘’ Gıda Güvenliği’’ nin sağlanması olsa da tüketicilerin at, eşek eti ile korkutuldukları bizce malum.
2008 yılında et ithalatı gündemde değilken kıyma 11 TL idi. Şimdi kasaba yaptırdığımız kıymanın kilosu 18 TL.
Peki şimdi at, eşek eti kesiliyor mu ? Bileniniz var mı ? Biz cevap verelim evet halen kesiliyor. Artık medyayı ‘’ haber bombardımanı’’ na tutan haber ajansları bunu yazmıyor.
Ama biz biliyoruz: At, eşek ülkemizde dünden bu güne kadar kesimi yapılmaktadır. Gazetelerin, haber ajanslarının sunduğu haberlerde dere veya baraj kenarında at ve/veya eşeklerin kesildikleri, kamyonlarda yakalandıkları da doğrudur. Buralarda kesilen at ,eşek etlerinin kasaplarda, avm’lerde satıldığına dair bir tek buluntu, delil yoktur.Şimdi de belediye zabıtaları isterler ise aynı şekilde yakalayabilirler.
Ülkemizde 30 yıldır var olan kemik unu fabrikalarına yaşlanmış, sakatlanmış eşek ve atlar kesilerek etleri sevk edilmektedir. Et, eşek eti kesmekten yakalananlar ‘’ gıda tüzüğü, hayvan zabıtası kanununa muhalefetten ‘’ ceza almış olup satmaktan ceza almamışlardır. Ülkemizde dere, baraj kenarında, bir kuytu da kesilip kasaplara marketlere sevk edilen küçük ve büyükbaş etlerinin de olduğunu biliyoruz. Kuytuda kesilen at eşek eti kemik unu fabrikalarına, yine kuytuda kesilen büyük ve küçükbaş hayvanlar da marketlere, kasaplara sevk edilebiliniyor!
2010 Yılı Nisan ayında tüketicileri ikna eden ‘’ at, eşek eti ’’ haberleri arasında, tüketiciden oy kaygısı hesabı ile ben tüketicilere ‘’ pahalı et ’’ yedirmem ‘’ sözleri ile kasaplık hayvan, besilik hayvan, sıfır faiz kredisi ile de damızlık hayvan ithalatı startı verilmek üzere iken Türkiye Veteriner Hekimler Odaları Birliği Merkezi bir açıklama yaptı ve bu açıklamayı bir çok ilin veteriner odalarının destek beyanları takip etti. Veteriner Hekimleri odaları özetle şunları söylüyordu:
İthal ette , ithal canlı hayvanlarda bir çok hayvan hastalığı mevcut. Bu hastalıklar ister istemez ülkemize taşınarak hayvan ve insan sağlığımızı tehdit edecek, bilhassa Almanya, İngiltere, Hollanda, Fransa’da BSE (deli dana ) hastalığı var.
Bu uyarılar kısmen kabul görmüş kısmen kabul görmemişti. Deli dana hastalığının olduğu İngiltere, Almanya ve Fransa’dan değilde BSE (Deli Dana) hastalığının ‘’ olmadığı sanılan ‘’ diğer Avrupa ve Amerika, Latin Amerika Ülkelerinden canlı hayvan ithalatına başlanmıştı.
Şimdi Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı perhizi bozdu!
Şimdiye kadar ithalat yapılan ülkeler ülkemizde canlı hayvan, et fiyatlarını düşüremedi. 19 Temmuz 2011 tarihli gazetelere baktığımızda Tarım, Gıda Hayvancılık Bakanlığı’mızın yetkili ağızlarının Almanya, Fransa’dan da canlı hayvan, et ithalatının yapılabilmesine izin verilecek çalışmaların yürütüldüğünü okuduk. Yani deli danalı hayvanlar tüketici et fiyatlarını düşürecek!
Bizi kim besliyor ise biz onun kölesiyiz demektir. Türk Tüketicilerini yabancı ülke üreticilerinin kölesi haline getiren hayvan ve et ithalatına son verilmelidir. Varlıkları bu ülke tüketicilerini beslemek olan ülkemiz tüketicilerini devlet eliyle yok etmenin adıdır: İthalat.
Türk Köylüsü bu milletin ‘’ efendisi’’ olmaktan çıkarılıp 74 milyonluk tüketicilerimiz yabancı çiftçilerin kölesi haline getirilmek istenmektedir. Et, canlı hayvan fiyatlarını düşürmenin yolu üretmektir, tüketmek değil. Üretmeyi akıl edemeyen veya ettirilmeyen et fiyatları yükselmesin diye ithalata kafası çalışan, çalıştırılan tarım bürokrasisinin yükselen et fiyatları karşısında çiğ süt fiyatlarının niçin düşük olduğunu es geçmesi manidardır. Et ithalatı için çok süratli karar alan tarım bürokrasisi Süte Müdahale Kurumu konusunda niçin bu kadar acele etmediğinin arkasında süt sanayicileri vardır. Hayvancılığımızı bitiren çiğ süt fiyatlarının sanayicilerce düşürülmesi, hayvancılığımızın yok edilmesi hiç umurlarında değil.
Hayvancılıkta Bilinmeyen Hastalık!
‘’Göynük’te Hayvan Ölümleri ‘’ile internet medyasına yansıyan haberlerin perde arkası kamuoyundan gizlenmektedir. Hastalığa yakalanan hayvanlar ‘’ zorunlu kesime ’’ tabii tutulmaktadır. 1,5 yıldır süregelen ‘’ bilinmeyen hastalığa teşhis konulamamıştır. İlk önceleri hastalığın belirtileri itibari ile ‘’ botulismus ‘’ olduğu sanılsa da aşı yapılan hayvanlarda da sonuç alınamaması botulismus olduğu sanısını da ortadan kaldırmıştır.
Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı’na bağlı Referans Labaratuar’dan gelen teknik heyetin, Göynük’e yakın iki üniversitenin Veteriner Hekimliği Fakültelerinden, Tübitak’dan gelen ayrı ayrı heyetlerin de ‘’ zorunlu kesilen ‘’ hayvanların laboratuar analizlerinden sonuç çıkarılamamıştır. Geçtiğimiz yıllarda Avrupa’da Deli Dana (BSE) hastalığı da ilk önceleri belirli bir süre ‘’ bilinmeyen hayvan hastalıkları’’sınıfından idi! Deli dana hastalığına yakalanan hayvanlar ilk başta hiçbir belirti göstermeyebiliyor. İnsana da geçebilen bu hastalık şüphesi olan ülkelerden hayvan ithal edilmesi hayvan ve insan sağlığımızı tehdit edecektir. Tüm ülkelerin yanı sıra Almanya ve Fransa’dan da et, kasaplık hayvan, damızlık hayvan ithalatı durdurulmalıdır.
Ülkemizde bilinmeyen hayvan hastalığının peydah olması tıbbın aczi değil hayvancılık, gıda, tarım politikalarını ithalat ile yürütenlerin aczidir. Bu acziyet canlı hayvan, çiğ süt-damızlık üreticilerini diz çöktürdü. Şimdi bilinmeyen hayvan hastalıkları ile tüketicilerin diz çökmesine sıra geldi. Ülkemiz tıbbı, veteriner hekimliği bu bilinmeyen hastalığın sırrını çözecektir. Korkumuz ;bu bilinmeyen hastalıklı hayvanların bilinmeyen unsurlarının da insanları geçip geçmediğinin bilinmemesidir. Üç beş ay sonra hastanelere müracaat eden hastalara da ‘’ Bilinmeyen hastalığı ‘’ teşhisi konulup konulmayacağıdır !
Şu söylediklerimizin mutlak arkasındayız: Tarım Bakanlığına bağlı referans laboratuarı olsun olmasın il laboratuarları hayvan-insan sağlığını korumada, üretilen gıda ve canlı hayvanların gıda güvenliğini sağlama da yetersizdirler. Bu yetersizlik en başta teknik donanımdan kaynaklanmaktadır. İkincisi ise gıda ile ilgili ölçüm standartlarının yanlış referans standartlarının kabulü ile doğal olarak yanlış kontrol, tetkik cihazlarının kullanılmasıdır. Bilinmeyen hayvan hastalığından Tubitak’ı haberdar eden Tarım, Gıda Hayvancılık Bakanlığı yetkililerinin AB’ nin gıda ölçüm standartlarını (EFSA) kabul eder iken Tubitak Görüşü alınmaksızın tercüme edilip kopyala yapıştır yöntemi ile alındığını bilmekteyiz.
Bilinmeyen hastalık taşıyan hayvanları bir kenara bırakalım, bilinen, bilinebilen hastalıkların erken teşhisi, geç teşhisi gibi durumlarda hayvan sahiplerinin laboratuarlara erişimleri sınırlıdır. Damızlık sığır üreticileri süt ineklerinde görülebilen meme hastalıkları teşhisinden kullanılmak üzere çiğ süt numunesini hayvan hastalıkları laboratuarına değil insan hastalıkları laboratuarına götürmek zorunda kalmaktadırlar. Hayvan hastalıkları konusunda İl, ilçe tarım müdürlükleri, veteriner fakülteleri, il laboratuarlarının hayvan sahipleri ile irtibatları kopuktur. Türkiye’nin tüm ilçelerinde teşkilatlanmış olan ilçe tarım müdürlükleri’ni kapatsanız ülke tarımımız hayvancılığımız bundan daha geriye gitmez. İlçe tarım müdürlükleri çiftçinin ‘’destekleme ödemeleri bürosu’’ haline getirilmiştir. Tarım İlçe Müdürlükleri’nin 30 yıl önceki fonksiyonelliği ortadan kaldırılmıştır.
2010 yılında,bir hafta önce ‘’ Ahır, ahır, ülkemizin hayvan sayısı yeterli ‘’ deyip bir hafta sonra et ithalatının başlandığı ülkede istifa etmeyen bir Tarım Bakanı’nın yeniden aynı bakanlığa atanması karşısında söyleyeceğimiz odur ki, halen et, canlı hayvan ithalatının devam ettirildiği ülkemizde, hayvan sayısının yeterli hale getirilmesi, hayvan sayısının sağlıklı bir şekilde yapılması, hayvan ve insan sağlığının tehlikede olmaması imkansızdır.
İthal eti satın alıp evine getiren tüketiciler göreceklerdir ki etin kıvamı aynı hayvan ciğeri kıvamında olup yer yer siyahlıklar da mevcut olması ne ile izah edilebilir.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Vedat Mirmahmutoğulları’nın , kasaplık canlı hayvan ithalatında vergiyi yüzde 30’dan yüzde 15’e düşürmek için yeni bir kararname hazırlandığı sözleri ülke hayvancılığımızın ölüm fermanıdır. Tüketicilerin daha çok deli dana hastalıklı hayvan etleri yiyeceğinin haberidir.
Ülkemiz hayvancılık sektöründe damızlık sığır-çiğ süt üreticileri zararına üretime devam etmelerinin temel sebebi ürettikleri ürünlerin aynı zamanda kendilerinin temel gıdası oluşundandır. Birkaç hayvan ithalatçısı ülke tüm dünya ülkelerini besleyemeyeceği gerçeği ile ülkemiz karşı karşıya kaldığında; o zaman et fiyatlarını uzaylılar indirmez. Türkiye kendi hayvanını, kendi etini üretme gücüne sahiptir. Bu gücün ‘’ ufku daraltılmış ‘’ veya hayvancılığımızı katline sebep olan süt sanayicilerinin emrine girmiş resmi kafalar tarafından görülmesi imkansızdır!
Ülkemizin et, canlı hayvan,kasaplık hayvan, besilik hayvan, deli danalı hayvan ithalatına sebep süt sanayicilerinin çiğ süt fiyatlarını rekabet kanununa aykırı bir şekilde aralarında anlaşarak fiyatları indirmeleridir. 2008 yılından bu yana çiğ süt fiyatları düşürüldükçe süt hayvanları kasaba gitmekte hayvan sayımız azalmaktadır. Sıfır faizle yapılan yeni yatırımlar, bu yatırımlar için ithal edilen damızlık düve ve süt inekleri de çiğ süt fiyatları zarar ettirdiğinden yatırımlar boşa gidecektir.
https://groups.google.com/group/cigsutureticileri