“Ertuğrul” Bey
Geçen gün Ertuğrul Özkök’ün bir yazısı çekti dikkatimi…
“BÜYÜK PATRON” un yaveri olma rahatlığıyla yazılarını sunduğu açıkça belliydi…
Güzel görüp, beğendiği kadınlara siyaset yolunu açıp, onları milletvekili yapan Berlusconi ve Sarkozy’nin hatırı sayılır beğenisini sunuyordu yazısında. Çek başbakanıyla bekarlığa veda partisi yapan, yüzünü gerdiren, fondoten süren bir başbakanı yazısında yüceltmek ancak o yaverin şiarıdır zaten. Ertuğrul bey bu kadarla yetinmeyip, depremde bile espri yapıyor diye Berlusconi’ ye hayranlığını iki kat dile getiriyordu; acaba o depremi, depremde yaşamını yitiren insanlarla beraber yaşasaydı, aynı evi paylaşsalardı, Ertuğrul “bey” yine aynı duyguları dile getirebilecek miydi…?
İnsanın gülerken 17 adet, sinirlendiğinde ise 41 adet kasın faaliyete geçtiğini çok iyi biliyor ki (herhalde) o rahatlıkla yazılarını yazan,bu yaver beyefendimiz lay-lay-lom yazılarına şöyle devam ediyor: “TSK’ya güvenim böyle andıç-mandıç belgeleriyle azaldı, fakat nasıl olurlarda saklayamadılar diye sevgisinin daha da çok azaldı”ğını dile getiriyor.
Allah allah .., durum gerçekten çok vahim!
Kafalarındaki düşünceyi dile getirenleri yere-göğe sığdıramayan bu “uşak”lar (patronun yaverleri), aykırı bir düşünce de ne de çabuk “demokrasi”yi unutuveriyorlar…
21 defa aynı imzayı farklı devlet kurumlarında, aynı şekilde atanlar, yalnız savunmasında imzasını değiştiriyor ve “bakın! İmzalar farklı!” yorumunu savunuyorlar. Zaten o “medya”tik yazarlarımız haberi yazmazlar, belki kıytırık bir “köşe”den azıcık dokundururlar,fakat haberin yorumunu sür-manşet ten atarlar… Haberi değil de yorumunu başlığa taşıyan başka “medya” yoktur herhalde… Ama burunlarından kıl koparılamayan bu sıra gecesi “köşesi” yazarlarımız bilmeliler ki; bu savundukları insanlar var ya, bir gün kuyruklarına basıldığında (şu anda ekseriyetle gerçekleşiyor) bırakın sizin gibi “değer”li yazarlarımızı, en samimi dostlarını bile tanımazlar. 16 yaşındaki çocuğun eline henüz ne işe yaradığını bile kestiremediği silahı, sopayı verirler de, 30 yıl hapse mahkum ettirirler. En iyisi siz şu kardeşinizden biraz nasihat alın da çok güvenmeyin onlara…
Bakın güneydoğuda, bu senaryolar yazıldı ve oynandı, şimdilerde de İran bu durumdan farksız.
Dış servislerin hazırlayıp, iç servislerinde sunduğu bu “yem”eği siz değerli yazarlarımızda serüvenin nasıl cereyan ettiğini “gözü kapalı” bir şekilde bize gösteriyorsunuz ama gözünüzü biraz açın…
Maymun bile gözünü açtı, bide siz deneyin belki başarabilirsiniz. Hem ne de olsa bazılarınız onların soyundan geldiğine inanıyorlar. Dede yapar da oğul hayli hayli yapmaz mı…
içimizdeki duyguları titreştirmişsiniz tebrikler...
Haziran 29th, 2009 at 16:47"Gözünü açmış maymun" derken başkanım?
Temmuz 2nd, 2009 at 01:16ortada donen dolabi farkina varmak durumunda kullanilan deyim(ekşi sözlük)
Temmuz 3rd, 2009 at 01:27Dış servislerin hazırlayıp, iç servislerinde sunduğu bu “yem”eği siz değerli yazarlarımızda serüvenin nasıl cereyan ettiğini “gözü kapalı” bir şekilde bize gösteriyorsunuz ama gözünüzü biraz açın… gerçekten çok güzel bir tespit...
Temmuz 8th, 2009 at 22:29ilginç... :))))
Kasım 4th, 2010 at 16:46