Ertelemek
Ertelemek kelime anlamı; sonraya bırakmak, tehir etmek, tecil etmek, anlamına geliyor.
Erteliyorsunuz, erteliyorsunuz sonra gün geliyor ertelediğiniz her ne ise sizin için ne kadar önemli olduğunu anlıyorsunuz… “Keşke daha önce” ile başlayan cümleler... Yaşamı kaçırıyorsunuz farkında veya farkındaolamadan bunu yapıyorsunuz… Yarın, öbür gün, bir gün!… Nereye kadar sonra…? Ufak, tefek şeyleri erteliyorsunuz… Yaşamınızın en yoğun kelimesi sizi zaman kronolojisinde nakavt ediyor, çoğu şeyin peşinden bakakalıyorsunuz ve ardından su gibi akıp giden koca bir ömür...
Erteliyorsunuz!…
-Cümleleri dile dökmeyi erteliyorsunuz,
-Saygıyı, sevgiyi erteliyorsunuz,
-Birbirinizin gözünün içine bakmayı erteliyorsunuz,
-Düşünmeyi erteliyorsunuz,
-Evinizi temizlemeyi erteliyorsunuz,
-Çocuğunuzla vakit geçirmeyi erteliyorsunuz,
-Araştırmayı, bilgi edinmeyi erteliyorsunuz,
Ertelemek = Vazgeçmek = Üşengeçlik
Ertelemek kimi zaman da heves kaçıran bir şeydir. Birisi yanınıza gelir ‘’Bugün bunu yapalım mı’’? Der ‘’Hayır olmaz’’ der ve hevesiniz kırılır, omuzlarınız çöker, ricat yoluna bakar gözleriniz… Bu yazı çok güzel okumak ister misiniz? Dersiniz arkadaşınıza, dostunuza çok yoğunum sonra ben bakarım der. Siz bilirsiniz, bunun da önce ertelemek sonra da vazgeçmenin nazik manevraları olduğunu anlarsınız...
Dünya üzerinde genel geçer bir durumudur bu hal? Zaman geçiyor ama hayat kalıyor… En çok ta yapmaktan hoşlanmadığınız şeyleri erteliyorsunuz.
Ertelemek; mutsuzluk getiriyor çünkü vaktinde yapılmayan iş akabinde bambaşka şartlar altında başınıza bela oluveriyor… Yaşam biçimi haline getirenler vardır bir de bu da alışkanlık olsa gerek.
Bazen de haksız olduğunuzu bilip özür dilemeyi erteliyorsunuz. Özür dilemekten bile acizse insan, ne önemi kalır gururunuza yenik düşüyorsanız eğer… Sağlığınızı erteliyorsunuz ki en çok koro halinde yapılan şey doktora gitmektense sağdan, soldan duyduğunuz bilgilerle ilaç kullanıyorsunuz… Doktora gitmeyi erteliyorsunuz!… Komşunuza “iyi akşamlar, günaydın’’ demeyi erteliyorsunuz daha doğrusu üşeniyorsunuz. Akraba ziyaretlerini erteliyorsunuz.
Aslında ertelemek değerleri yitirmektir kimi zaman… Sabah işe gitmek için kurduğunuz telefonunuzun saatini beş dakika, beş dakika erteliyorsunuz her gün işe gitmeyi erteliyorsunuz daha doğrusu sabah uyanmaya üşeniyorsunuz… İşe giderken bile, elinizdeki cep telefonunda oyun oynarken, etrafınıza bakmayı erteliyorsunuz çevrenizde neler olup bittiğinden habersiz yaşamak neredeyse size zevk vermeye başlıyor. Farkında olmadan duyarlı olmayı erteliyorsunuz... Hayallerinizi erteliyorsunuz, üstelik ertelediğiniz kendinizin ta kendisi olduğunu bile bile. Sonra ertelediğiniz şey karşınıza çıktığında kıvırıyorsunuz "unuttum, alzaymır (alzhaimer) hastası oldum’’ kurtarıcı ve sığınma kelimeleri cümleleri…
Ertelemek çoğu zaman da kaçmaktır içsel sıkıntılarınızdan.
Ertelemenin bir çok sebebi olabilir aslında yapmaktan hoşlanmadığınız bir şey dayatma gelebilir size… O halde bir öneri nacizane önce sevmediğiniz şeyleri yapın sonra yapmaktan hoşlandığınız şeyleri… Belki ertelemezsiniz o zaman hayatı…!
Her gün koparıyorsunuz takvim yapraklarını yaşamınızdan. Bir daha asla geri gelmeyecek günleri, ayları, yılları erteliyorsunuz, koparıyorsunuz yaşamınızdan farkında olmadan. Koşup yakalayayım deseniz hayatı olmayacak o yüzden farklı bir yol tutturuyorsunuz kendinize bir umut ucundan kıyısından yetişirim diye sonrası yine malum hayal kırıklıkları. Yeni insanlar, yeni hayatlar, yeni konular… Sonuçta “insan yedisinde neyse, yetmişinde de aynı’’ yani huylu huyundan vazgeçmiyor…
Yaşam bir tecrübedir. Tecrübeli yaşanmışlıkları fazla olan insanlar hep şu cümleleri kurarlar hayatta yaşarken üşenmeyin gittiğiniz yoldan vazgeçmeyin…’’Ah ben genç olsaydım şimdi şunu şunu yapardım.’’ Dememek için aklınızdan geçen tüm güzellikleri gerçekleştirmeniz, ertelememeniz dileğiyle…
Fırsatlar bulut gibidir, az bir gayret eder uzanırsanız, yakalar ve onlarla birlikte çoğu şeyi aşarsınız, uzanmazsanız, önünüzden süzülüp gider siz de peşinden bakakalırsınız.
ERTELEMENİN ÇEŞİTLİ NEDENLERİ OLABİLİR. SADECE TEMBELLİK, ÜŞENGEÇLİK DEĞİL DE BAZEN GERÇEKLERLE YÜZLEŞMEME KORKUSU, ŞÜPHE VE ENDİŞE. BAZEN DE YETERSİZLİĞİ OLAN İNANÇSIZLIĞIN GETİRDİĞİ BOŞVERMİŞLİK DUYGUSU.
YAZI İYİ OLMUŞ. BİR KAÇ YAZIM HATASI VAR AMA EN ÖNEMLİSİ CÜMLELER FARKLIDA OLSA ÇOK FAZLA AYNI ŞEYİ TEKRARLAMIŞSIN. HER NE KADAR YAZININ SONUNDA BUNDAN KURTULUP SONUCU İYİ BAĞLAMIŞ OLSAN DA GELİŞME BÖLÜMÜNÜ YA DAHA KIS YA DA KARŞI TEZ SAVUNARAK YAZABİLİRDİN BENCE.
Ağustos 9th, 2010 at 09:21Nurdan Hanım çok güzel bir yazı olmuş defalarca okudum ve şu cümleniz;''Bazen de haksız olduğunuzu bilip özür dilemeyi erteliyorsunuz. Özür dilemekten bile acizse insan, ne önemi kalır gururunuza yenik düşüyorsanız eğer''…
Ağustos 9th, 2010 at 09:39Ertelediğimiz şeylerin ardından bakakalmamak dileğiyle...
ertelemek yeryüzünde insanoğlunun belkide en iyi yaptığı şeydir. Bir gün olabilecekleri gördüğünde keşkelerle oluşmuş bir pişmanlık ağnın içinde bulur kendini. Hayat insana o kadarda kötü davranmayabilir. İsteklerin önüne geçmenin alemi yoktur. Yolların götürdüğü, yılların yeşerttiği şeyleri hiç bir zaman kopartmayın. Ertelenmiş bir hayat, hayat değildir...
Ağustos 11th, 2010 at 20:03Nurdancım, çok iyi bir kalem.Çok beğendim..
Ağustos 14th, 2010 at 12:51tebrikler,teşekkürler,başarılar...