Ermeni Mezalimi ve Dâhili Bedhahlar
Yüz yıllık kuyruklu yalan, kirli iftira ve iğrenç furya! 24 Nisan 2015 günü de menfur bir kör iddia, inkâr maskesi ve timsah gözyaşları numarasıyla tam bir hayâsızlık, ahlâksızlık ve mürailikle “hepimiz
Ermeni’yiz” ilenmeleri ile necip Türk Milletinin sinesi, memleketin Şüheda toprağının barış ikliminde “ihanet çığlıkları atıp ve tehditler savurarak” sökün etti.
Aynı gün Çanakkale’de anlamlı bir zaferin 100. yılı, ezeli baş düşman büyük Britanya İmparatorluğunun iştiraki ile anılmakta... Günlerden Cuma. Bütün Camilerde üç aylar konulu hutbeler irad ediliyor; Bilumum vahşi batılı vampir, yarasa, kene ve sülük (emperyalist) illeti, İblis, Ebu Cehil, Şeytan şürekası, fetret anıtlarında kin kusar; Alçakça uydurulmuş yalanlarla kirletilmiş meydanlarda tehditler savurur, bazı haçlı Kiliseleri ve işbirlikçi Havralarda hamasi merasimler icra edilirken.; Bizim ‘merhametten maraz doğar’ kabilinden zincirleme ihanetlere maruz, kalleşlik, alçaklık, cinayet, şeamet ve plânlı soykırımlardan mağdur ülkemizde, ibadet şuuru konulu vaazlar ve Çanakkale’de tören var!.. Şu hale bakınız:
Bir yanda soykırım yalanı; Nefret, fetret, baskı, tehdit ve haçlı çığlıkları;
Öbür tarafta bedhah gafleti, Endülüs Rehaveti ya da dönme-devşirme muhabbeti!..
1937’de, malum diaspora eskileri İngiliz dolduruşuna gelip, sinsi düşmanlarının kalleş tuzaklarına düşerek, benzer söylemelere cüret etmek gafletine düşmüşlerdi. Dönemin Türkiye Cumhuriyeti Cumhur Reisi Mustafa Kemal ATATÜRK derhal derslerini verdi. Etkisi ta 27 Mayıs’a değin sürecek bir büyük kudret karşısında korkuyla sinip, seslerini kestiler. Lâkin 27 Mayıs kalkışması ile Atatürk’ün Anayasası ilga, Cumhuriyeti imha edildi. Hak, adalet ahlâkı, demokrasi, lâiklik ve hukuk rafa kaldırıldı. Devleti isyan, ihanet, kan ve kalleşlikle ele geçiren “karşı devrimci” Cumhuriyet karşıtı halk partisi ve şürekâsı, ilk önce, CHP içinde yuvalanan koza, kripto, dönme, devşirme, mason ve misyoneri legalleştirip ortalığa salıverdi.
Sonra, insan hakları, adalet-hukuk, huzur ve barış mabedi Türkiye Cumhuriyeti, Sivas Kampı ile birlikte ‘Kürt Sorunu’; Akabinde, sözde hak ve özgürlük istemlerine dayalı anarşi; Paralelinde ise, gerçekte 1921 Kars Antlaşması ile halledilmiş olmasına rağmen tam bir yalan, iğrenç furya ve iftira kampanyası biçimi hortlatılan (uyandırılan) ‘Ermeni soykırımı’ rüzgârı yaratıldı!.. Yetmedi, sinsice geliştirilip, CHP’nin makûs rahminde nevzuhur “anarşi, terör ve tedhiş” sorunumuz oldu. Arkasından Asala. İhanet, şer ve şeamet (siyaset) ortamı olgunlaşıp-uygunlaşınca, dönem istihbaratı kullanılarak PKK eşkıyası teşkil ve dönme-devşirme politik ACI’lar tarafından eğitilip-donatılarak teşekkül ettirildi!..
Bu zaman zarfında Ermenistan okullarında Türk Bayrağı’na sürekli hakaret ediliyor, Şanlı Bayrağımız dünyanın gözü önünde cadde, sokak ve okul meydanlarında ayaklar altına alınıyor, şerefsizce, soysuzca çiğneniyor ve 20’ye yakın İslâm ülkesinde “Ermeni soykırım” anıtları; Utanç, yalan ve iftira abideleri dikiliyor; Çoğu ülkede Türklere atfedilen soykırımlar yalanları ders olarak okutuluyor.; Başta Ermenistan olmak üzere, Suriye, Rusya, Yunanistan, Bulgaristan, İran, Irak, Lübnan, Suudi Arabistan ve Mısır’da “Ermeni soykırımı” dâhil, Türk ve Osmanlı hakkında bin türlü hakaret, yalan, fesat, iftira ve uydurma metinler okutuluyordu.
Hem de Türk hükümetlerinin gözünün içine baka, baka…
Ta ki, 16 Şubat 1976 günü Beyrut B. Elçilik Başkâtibi Oktar Cirit, keleşçe, hunharca bir cinayete kurban gidinceye dek! Bu hain cinayetle birlikte ASALA ortaya çıktı. Bu Ermeni örgütü, Türkiye’de huzursuzluğun zirve yaptığı 1979’dan itibaren, 21 ülkenin 38 kentinde 110 saldırı gerçekleştirdi. Alçakça katliamlarda 42 Türk diplomatı ile 4 yabancı hayatını kaybetti. 15 Türk ve 66 yabancı yaralandı. 1980’de ASALA taktik değiştirerek, PKK’nın öncü kuvveti oldu. 1984’de PKK çıktı. Bekaa ve Zeli kamplarında ASALA, PKK militanlarını eğitiyordu!
NETİCE OLARAK; Kamu Vicdanı ve Türk Milleti Soruyor:
24 Nisan’da niçin? Camiler, Okul ve meydanlarda Ermeni, Yunan, Rus ve Sırp zulmü kınanmadı? Katledilen Türk diplomatlarının intikamları niye alınmadı? Soykırım kurbanı iki milyona yakın korumasız, mağdur, masum ve müsemma Türk-Müslüman toplu mezarlarında niçin birer anıt/abide yok?, Nihayet; 1963’den bu yana Ermeni, Yunan, Rus ve diğer ihanet şebekeleri tarafından Türk Milletine yapılan katliamlar, soykırım ve mezalimler “Neden ve Niçin” (Bazı AB ülkeleri, Ermenistan, Yunanistan, Bulgaristan, İran-Irak, Suriye, Lübnan gibi) Türkiye Cumhuriyetinin her derece ve düzey okulları ile Üniversitelerinde ders olarak okutulmuyor? Bu korkaklık, pasiflik, çekince ve sinme niye? Dış politikanın esası mukabele-i bil misil iken; Yoksa bu milletin idarecileri hakikatten gafil veya “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” akidesini “sıfır sorun” karinesi kabilinden “ver kurtul” siyaseti mi sanırlar?..
Bırakın millet düşmanından nefret etsin!.. Mezalimi unutmasın, acıları gömmesin.
Çünkü Türk Milletinin düşmanları çok kalleş, alçak, ikiyüzlü, sinsi ve haindir.
Namerde MERT yaraşır. Domuz kurduna karşı BOZKURT gerektir, mankurt değil!..