Er Utku’yu kurtarmak
Utku’yu şahsen tanımıyorum. Fotoğrafını bile daha yeni görebildim.
Öyle bir askerin, insanın varlığından haberimiz, Redhack’in attığı bir Twitter mesajı ve aynı anlarda, devlet yetkililerinin açıklaması ile oldu…
Biraz daha geriye gidersek; Hatay Reyhanlı’da patlayan bombaların ardından -resmi kaynaklara göre- 50’nin üzerinde vatandaşımız hayatını kaybetmiş, hükümet yetkilileri olaydan Suriye hükümetini sorumlu tutmuştu. Ancak günümüzün modern Zorro’ları Redhack sosyal medya üzerinden paylaştığı belgelerle, bu açıklamaları çürütecek bir iddia ortaya attı. Grubun paylaştığı belgeler, sınırımızdan içeri sokulan bomba yüklü araçların varlığına ve arkalarındaki örgüte işaret eden Jandarma istihbarat raporlarıydı. İstihbarat notlarına göre, Hatay’da patlayan bombalar Suriye’deki isyancıların işi… (Eğer değilse, hala ülkemizde patlamayı bekleyen iki kamyon dolusu bomba var…)
İşte Utku, yani Jandarma Ulaştırma Er Utku Kalı, bu istihbarat raporlarını Redhack’e sızdırdığı iddiasıyla apar-topar gözaltına alınıp, daha sonra tutuklanan asker…
Dün, Utku Kalı’nın ailesi bir basın toplantısı düzenledi. Toplantı öncesi de aileyle tanışma imkanı buldum. Öncesinde ve sonrasında, kendi kaynaklarımdan elde ettiğim yeni bilgiler de var.
Durum özetle şöyle; istihbarat notlarının ortaya çıkmasının ardından, devlet ve Genelkurmay ivedi bir biçimde suçlu avına çıktı. Söz konusu belgeler, bir merkezden tüm Türkiye’deki jandarma birliklerine, karakollarına dağıtılmıştı. Yani ülke çapında binlerce askerin, bir o kadar rütbelinin haberi oldu. Hepsinden sızmış, her hangi bir yerden yayılmış olabilir. Ancak bir şekilde -bunun tam olarak neye dayanarak olduğunu aile bilmiyor, edindiğim bilgiye göre dosyada da açıklık yok- bir ya da bir kaç noktanın üzerinde duruldu. Bu noktalardan biri, Utku’nun görev yaptığı birlikti. Ne tesadüf ki, belgelerin sisteme girdiği saatte Utku nöbetçiydi. Ulu Manitu kurban istiyordu ve o kurban Utku oldu.
Utku Kalı ve bir başka er daha apar-topar gözaltına alındı. İhale Utku’da kaldı, jet hızıyla tutuklanmasına karar verildi. Tutukluluk sebebi; kuvvetli şüphe. Bunun haricinde dosyada -henüz- ne bir sübut somut delil var, ne bir ifade, ne bir tanık… Sadece şüphe… “Yapsa yapsa bu yapmıştır.”
Alpay Erdem’in bir anektodunda olduğu gibi; komutanları Utku’ya “Seni hapsa atmasak, bizi hapse atacaklardı. Düşündük, seni atmaya karar verdik.” demiş olabilirler…
Tutukluluk gerekçelerinden biri olan, yedi aydır hali hazırda asker -ve “zaten” bir nevi tutsak- olan şahısa “kaçma şüphesi var” denilmesinin komikliğine girmiyorum bile.
Bu arada, askerlik yapan okurlar ne dediğimi “şıp” diye anlayacaklardır; Utku Kalı “Ulaştırma Er” idi… Şoför yani. Muhabere falan değil.
Gelelim şu anki duruma; aile fertleri Utku’nun delil, kanıt, şahit hatta kendi ifadesi bile olmadan tutuklanmasının hala şokunu yaşıyor. Suça uygun suçlu yaratıldığına inanıyorlar. Kamuoyunun bir kesiminden yayılan “Kahraman Utku” söyleminden de rahatsızlar, Utku’nun peşin hükümle adeta mahkum edilmesinden de… Tek dilekleri oğullarının, kardeşlerinin bir an önce “özgürlüğüne” kavuşması.
Bir de şu var; tahmin edebileceğiniz gibi Utku Kali cezaevinde yoğun bir biçimde fiziksel ve psikolojik işkence görüyor. Buna dair raporlar var ancak şu an herkesin eli-kolu bağlı…
Arkadaşlarından bir grup, Utku’nun durumuna dikkat çekmek için bir de imza kampanyası başlatmış. www.change.org/utku adresinden destek olabilirsiniz.
**
Hamiş : Radikal Blog’ta bir süre yazmamaya karar verdim. Uğradığım sansüre karşı kişisel bir tepki sadece… Neyse ki sosyal medya, bloglar vs. bize böyle şeyler yapma lüksü tanıyor… Biraz buradan paylaşalım yeni yazıları, baktık oluyor devam ederiz, olmazsa yazacak yeni bir mecra buluruz.