Entel Maganda Bedri Baykam (I)
BEDRİ BAYKAM TOPHANEDE DOĞSAYDI…!!!
Bedri Baykam 1957 yılında Ankara'da CHP milletvekili Dr. Suphi Baykam ve Yüksek Mimar Mühendis Mutahhar Baykam'ın ikinci çocuğu olarak doğdu. İki yaşında resim yapmaya başladı. Altı yaşında Ankara, Bern ve Cenevre'de ilk eserlerini sergiledi. Harika çocuk olarak tanımlandığı 1960'lı yıllarda Avrupa ve Amerika'nın birçok sanat merkezinde sürekli olarak sergiler açtı. İstanbul Fransız Lisesi'ne devam eden Bedri Baykam 1975 yılında Paris'e taşındı. Sorbonne Üniversitesi'nde işletme ve ekonomi tahsili yapan Baykam, bu fakülteden master aldı. 1970'li yıllar boyunca aynı zamanda Türkiye Şampiyonaları'nda önemli dereceler alan ünlü bir tenisçi oldu. 1980 yılında Amerika'ya taşındı, 1984'e kadar California College of Arts and Crafts'de resim ve sinema eğitimi gördü. 1987 yılına kadar Amerika'da kalan Baykam, bu süre içinde de San Francisco, New York, İstanbul ve Paris'te birçok sergiler açmaya devam etti.
Birçok kısa metrajlı film ve video filmleri çekti, aktörlük yaptı. Baykam'ın yayınlanmış 21 kitabı bulunuyor. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Atatürkçü Düşünce Derneği'nin aktif üyelerinden olan sanatçı, aynı zamanda UNESCO'ya bağlı Uluslararası Plastik Sanatlar Dernegi'nin de kurucularından ve halen bu örgütün Türkiye ulusal komitesi başkanı. Daha önce Güneş, Tempo, Siyah-Beyaz, Aydınlık ve Aksam'da köşesi olan, , , ayrıca Cumhuriyet Gazetesinde siyasi ve diğer sanat dergileri için de sanatsal makaleler yazıyor. Bedri beyin öz geçmişi kısaca böyle.
Peki Bedir bey 1957 yılında Beyoğlu’nun tophane semtinde Siirtli bir ailenin çocuğu olarak doğsaydı. Babası milli nizam partisinin temsilcilerinden biri annesi başörtüsü mağduru olmuş bir üniversite öğrencisi olsaydı… Henüz 2 yaşında hafız olsaydı ve 6 yaşında dünyaca ünlü bir Kuran okuma birincisi olsaydı, muhafazakar camia içinde harika çocuk olarak anılsaydı…. İstanbul Fransız lisesinde değil de falanca imam hatip..! lisesinden mezun olsaydı, ardından dönemin muhafazakar camia içindeki popüleritesi yüksek Mısır el ezher üniversitesinden İslam ekonomi modeli üzerine tahsil yapsaydı Asya, Avrupa gibi kıtalarda cemaat derneklerine konferanslar verseydi… Tenis değil de güreş sporunda dereceler yapsaydı..
21 tane kitabını hadis, fıkıh, akaid üzerine yazsaydı… Hizmet vakfı, İHH gibi derneklerde aktif üye olsaydı, UNESCO’ya bağlı değil de İslam konferansı örgütüne (İKÖ) bağlı Türkiye de ki bir temsilci olsaydı … Siyasete milli görüş tabanında başlasaydı ….. Tempo, aydınlık gibi dergilerde değil yörünge milli gazete, vakit gibi yayın organlarında yazsaydı….. Plastik sanatlar, resim gibi sanat dallarında değil de tezhip minyatür gibi sanatlarla uğraşsaydı… DI DI DI…. Nice bedir Baykamlar var Türkiye cumhuriyetinin kuruluşunda öncülük etmiş bir liderin, dönemin zor şartlarında kurduğu partide sırf ailesi siyaset yapmış diye ailesinin sağladığı döneme göre mükemmel maddi şartlarla hiçbir sıkıntı çekmeden eğitim hayatına devam etmiş, bu ülkenin sadece ve sadece Kemalist bir toplumun malı olduğuna iman etmiş Atatürk gibi tüm halka ait olması gereken bir lideri, sahte orta çağdan kalma bir Kemalizm ile putlaştırarak belli bir azınlığın ilahı haline getirip tapınmış ve sözde Atatürkçülük ile siyasi salvo yapmış. (kendileri halkla bütünleşemediği için Atatürk’ü halktan koparmış.) Bedriler…
Yine nice tophaneli bedirler var tophanenin delikanlı kültürüyle büyümüş, muhafazakarlıkla yoğrulan karakterini tophanenin sert ama saygılı mahalle kültürüyle geliştirmiş, aç kalma tehlikesine karşın hamallık dahil her türlü işi yapmış ve kazandıkları parayla okumak adına adeta çetin bir mücadeleden geçmiş, ikna odalarında karısı bacısı kız kardeşi inandıkları değerler uğruna eğitim hayatına son verirken zihinsel bir şiddete uğramış ve travmanın şokunun kendinden sonra gelen nesillere bile taşımış bedirler. 27 mayısta kanlı faşist darbesine halk tabanından şahit olup 28 şubatı zihinsel bir yaptırım olarak sonuna kadar yaşamış…. Peki ya bedri Baykam tophanede doğsaydı yaşanan olayları nasıl değerlendirirdi, yada tophaneli bedri Ankara’da bir CHP milletvekilinin oğlu olarak doğsaydı o nasıl değerlendirirdi.
Bedri Baykam beyefendi tophanedeki olayların akabinde sıcağı sıcağına tv lere röportaj veriyor, ikinci madımak gibi ifadeler kullanırken madımaktaki 37 kişinin öldüğünden bahsediyor Bedri Baykam gibi bir aydını aydınlatmak adına şu kısa anekdotu yazma ihtiyacı hissediyorum; Sivas katliamında öldürülen kişi sayısının 37 değil 35 olduğunu, 2 kişinin oteli ateşe vermeye çalışan topluluktan olduklarını belirtmeyi görev biliyorum. Kendisini ‘’dahi’’ ve ‘’aydın’’ım diye niteleyen "Sivas katliamında öldürülen 37 kişi..." diye bir cümle kurabilen bilgi fakiri bu beyefendi hakkında söyleyeceklerimin ötesinde basınsa suç bulmak gerekiyor, aydın yaftası altında bu tür insanları hiç ama hiç seçici davranmayarak televizyona çıkarıp konuşturan basını suçlu buluyor ve idama mahkum ediyorum… ''efendim ben sanatçıyım, her yaptığım şey mübah, her şeyi söyleyebilme hakkına sahibim''' düşüncesinde olan bu beyefendi kendisi tophanedeki saldırıları kınarken 27 mayıs 1960 kanlı faşist darbesini 27 MAYIS DEVRİMİ gibi isimlerle anarak ballandıra ballandıra anlatan bir zihniyete sahip, ve yine 28 şubat sürecini de keza aynı şekilde http://www.turksolu.org/ileri/08/baykam8_2.htm Türk solu gibi faşist bir dergi de yazan bu beyefendi nasıl oluyor da şiddete karşı oluyor… Sürekli kurduğu cümlelerde ben Amerika’dayken ben Paris’deyken ibareleri ile aslında Türkiye yaşamaktan duyduğu memnuniyetsizliğini dile getiren ancak yurt dışına dönse kalitesizliğinin anlaşılacağı ve kendi egolarını tatmin edebileceği bir ortam bulamayacağını bildiği için Türkiye de kalıp ortamdan sürekli rahatsız olan bir şahsiyet gibi davranıp aykırı tavırlar sergileyip ben farklıyım imajı vermeye çalışıyor sanırım.
Spermlerini sildiği peçeteyi 35 yıldır saklıyormuş efendi... Ve bunu düşünecek başkası çıkmazmış. çıksa da artık bir anlamı kalmazmış. zira 15 yaşında bir çocuk bunu yapsa 35 yıl saklayabilirmiymiş.. hadi sakladı diyelim o çocuk ilerde kendisi kadar ünlü olabilirmiymiş. Eh oldu diyelim ama bu ilk kez kendisi tarafından yapılmışmış... Bunu o yapmışmış... Bedir efendi sakla samanı gelir zamanı.. gibi tabirleri kulanmanın yanında kendisne gerçek bir özgürlükçü olan sadece kendi özgürlüğü değil tüm özgürlük kısıtlamalarını kınayan bir yorumcunun mısralarını yazmak istiyorum.
ENTEL MAGANDA behey üretme kabızı birazcık efendi ol bırak elinden şu sazı. Merak ediyorum tophanedeki saldırının ardından acaba ağladı mı? Göz yaşlarını 35 senedir sakladığı peçetelerine sildi mi? Eğer öyleyse eyvah 10 sene sonra spermli ve göz yaşlı 45 senelik peçete sergisi açabilir?
Kardeşim, Bedri'ler ile Bedir'ler karışmış... Bir ara, bu ülkenin kurtuluş reçetelerinden birinin Kemalistlerin çok çocuk yapması olduğunu da beyan etmişti. Neresini tutsan elinde kalan bir ibret vesikasıdır kendisi.
Ekim 1st, 2010 at 16:52Sizi tebrik ediyorum Murat bey gerçekten güzel bir konuya değinmişsiniz aydın oldugunu sana bu kişilere diyecek fazla bişey yok zaten sizi tekrar tebrik ediyorum
Ekim 1st, 2010 at 16:58Murat bey yazınızın içeriğine katılmakla beraber Bedri baykam gibi bir aydını aydınlatmak ,cümlesindeki aydın tabirinin gerçek manada aydın olan değerli şahsiyetleri derinden üzeceğini,ve hakaret olarak algılıyabileceklerini hatırlatır,selamlarımı iletiyorum.
Ekim 1st, 2010 at 18:04Yani, Bedri Bey'in aydınlığı, fazlaca kavuruyor diyorsunuz Turan bey...:)
Ekim 1st, 2010 at 18:57Elhâk doğrudur, bize bir kaç gömlek fazla geliyorlar Bedri Bey ve şürekası. Ne yaparlarsa yapsınlar, bir türlü akıllanıp oyumuzu CEHEPE'ye vermiyoruz. Yok yok bu milleti hepten değiştirmek lazım!
murat bey kıyaslama çok güzel olmuş.gerçekten çok beğendim.insanın içinde bulunduğu ortama göre nerelerde ne şekilde bulunabileceğini net bir şekilde gösteriyor.
Ekim 2nd, 2010 at 13:19Allah bu ve bunun gibi olan insanlara da hidayet versin diyorum..Memleketin aydın geçinen bu yüzünü yıllardır görüyoruz. inşallah gerçekten aydınlanan diğer yüzünüde bundan sonra görürüz..
Ekim 2nd, 2010 at 16:55Hidayet isteği bünyede belirmezse hidayet olmaz kurbanım..
Ekim 2nd, 2010 at 18:46evvela yazınız içinteprik ederim.Derli toplu bir yazı olmuş.Bu aydın geçinen zavallılar bu mileltin değil, mensup oldukları ne idiüğü belirsiz topğlulukların aydınlarıdır. Aslında dış dünyada bu gibilere metelik bile vermezler ya neyse. Öyle sayalım.Hakaret etmişsin gardaş.Bunu pek beğenmedim. BUnun gibi köksüz,dipsiz, medeniyetsiz meymenetsizler için bu hakaret az bile olmuş. Bu memleketi bunlar bu hale getirdiler. Bunlar bu memlekette ne haysiyet bıraktılar ne şahsiyet.Sözde bunlar Müslüman Türkü temsil ettiler dış dünyada. Ancak bunların müslüman Türk milleti ile uzaktan yakından alakaları yok. dedim ya ne idüğü belirsiz devşirme bunlar.Bunlar ancak yedikleri herzeler ile övünürler.akılalrıda uçkurlarından yukarda çalışmaz olur. Ama yinede diline sağlık güzel bir yazı.
Ekim 3rd, 2010 at 00:14yazı çok ağır olmuş bence , iki yaşam tarzını karşılaştırdıkdan sonra empati kursaydınız daha şık olurdu.... bedri bey bunları hak etmiyor...
Ekim 3rd, 2010 at 00:28Arkadaşlar,
Ekim 3rd, 2010 at 13:10Birinin fikirlerini beğenmiyorsanız onun fikirlerini eleştirin Ama hakaret etmeyin! Ben de yorum yazdım ama sanırım hakaretvari değildi. Ama maal-esef bazı arkadşlar, meseleyi şahsa teşmil ediyor. Ayrıca Bedri Baykam, hiçbir zaman kendine müslüman Türk'ü temsil etme gibi bir vasıfla vasıflandırmadı, kimse de onu öyle görmedi. Üslubu beyan,ayniyle insan (yani kişinin üslubu,kişinin aynasıdır)
Sevgili Murat,
Yazını önce ön yüzden, ardından düzenleme sayfasından devam ederek kızgınlıkla okudum. Çünkü yazını ön yüzden keyifle okumak isterdim. Çünkü kurgun ve anlatımın ve betimlemelerin karşılaştırmaların, bilgi derinliğin oldukça gelişmiş. Kişisel hakarete girmediğin sürece yenilerini bekliyoruz.
Lütfen imla noktalama hatalarına dikkat eder misin. Yazını ön sayfadan keyifle okumak istiyorum. Sanırım yazın editörlerimizin yoğun olmasından dolayı teknik incelemeden geçmeden yayına girmiş. Allahtan pazar günü zamanım vardı da gözüme görülenleri düzelttim.
Tebrikler. Teşekküler. Doyurucu içerik için, teessüfler, imla hatalarıyla dolu yazın için.
Ekim 3rd, 2010 at 14:22Bazı yazılar vardır, yazar tarafından 'bugünü doldurma' anlamında yazılır ve arşive kaldırılır orada kalır... Bazıları da yine bugünü doldurur ancak hakkını verir, üzerine eleştiriler yapılır,kamuoyunda üzerine konuşulur hatta içerisinde geçenler o yazıyı çekemezler ve ne yapsakta çıksak içinden diye kara kara düşünürler... Bizlere 2.kategoriden yazılar sunan Murat KUŞ'a teşekkür ediyor,tebriklerimizi sunuyoruz.
Ekim 3rd, 2010 at 17:17