Engel Aşıyor Sizi Aşamıyoruz
Sürpriz davetti, Adım Adım filminin galası.
Çarpıcı aksiyon sahnesi, kazada öldü sanılarak üzeri gazeteyle örtülen gencin ambulansa alınışı, dikkat çekici kadrajlarla başladı film. Yedi gün sonra komadan çıkan Gökhan, babasının “Kaza yaptın ve hayatın boyunca bacaklarını hissedemeyeceksin, bunu hakettin,” sözleriyle başka yaşama uyandığını öğreniyor. Bir balet ve henüz kariyerinin başında.
Eski balet olan Şevket’in (Haldun Dormen) ise hayatı oğlunun görme engelli kızı Ayşen’i ona bırakmasıyla değişiyor. Herşeyi tepetaklak olan Gökhan ve engellini kabul edemeyen Can, Şevket Hoca’nın çabasıyla, başlarda ölmeyi denedikleri hayata en iyi bildikleri dille, dansla dönüyorlar.
Konu müthiş, Haldun Dormen, Asuman Dabak gibi profesyonellerle yarışan oyunculuklar var.
Asıl başroller beş engelli gençte. Mehmet Sefa Öztürk, Bora Acar Zöngür, Can Fîliz, görme engelli Ümran Sevinç, down sendromlu Can Ayan ana kastı oluşturuyor. Bilhassa Öztürk ve Zöngür standartların üzerinde performans sergiliyor.
İzmir’de konservatuarı kazanan görme engelli genç kız Ümran Sevinç’e de bayıldım filmde. Duru sesi dinlendiriyor.
Sonradan ‘Adım Adım’ın genç yönetmen Sinan Uzun’un ilk uzun metrajlı filmi olduğunu öğreniyorum. Kurgusal hataları, bütünsellikten kopuk sahneleri ve itinasız replikleri gizleyecek değilim. Ancak ajitasyona bulanmama çabası, acıya ve umuda dokunuşu bu aksaklıkların üzerine çıkıyor.
Filmi detaylı anlatıp sürprizlerini hiçlememek ve şüphesiz film eleştirmeni olmadığım için bu kadarı yeterli.
Asıl anlatmak istediğim gerçeği...
MEMET SEFA VE BORA
Filmin iki genç kahramanı, trafik kazasıyla yürüyemez hale gelen baletler. Kimse onlar kadar başarılı oynayamaz diyordum ki, doğruymuş kendilerini oynamışlar.
Film boyunca hafızam ‘tanıyorum’ dedirten kıvılcımlar çaktı.
Tabii, ikisine de kaza geçirdiklerinde kahrolmuştum. Memet Sefa, konservatuardan mezun olduğu gece eve para almak için motosikletiyle giderken virajı alamamış ve bir daha bacaklarını hiç hissetmemişti. Hatta filmdeki gibi babası onu hasta yatağında terk etti. Tek kişi hep yanında kaldı ve bugün “Engel tanımayan Balet “ olmasında arkasında duran güç o.
Bora Acar, İzmirli olunca yakın takip etmiştim başına gelenleri. Devlet Opera ve Balesi’nin Antalya’daki gösterisinden dönerken kaza geçiren daha 24 yaşındaki gence içim yanmıştı. Kazayı you tube’dan belki onlarca kez izlemiş, ‘ayaklarımı hissetmiyorum, lütfen yardım edin çığlıklarından’ sonra yürüyemeyeceğini öğrenmek içimi eritmişti
Sonra unutmuşum, unutmuşuz.
Utandım.
Bu arada ne acılar çekmiş Bora.
Hastanenin en üst katından kendini atmaya çalışmış. Bugünse yaşam sevinci dolu, yeniden başarılı bir adam var. Hemşireye “İki yaşına kadar altını hep ben temizledim, bugün de ben temizleyeceğim” diyen yine bir kadın sayesinde.
O iki anneyi de kucaklıyorum.
Tüm engellilerin hayata ‘Adım Adım’ dönüşümlerini anlamayan, empati kuramayan, acıları bile iki günde tüketen bir toplum olduk.
Ezcümle bu iki karakterin sözlerinden çıkıyor; “her engeli aşsak da sizlerin koyduğu engelleri aşamıyoruz”
O araçları ile yolları tıkayanlar, sarı şeritlerin üzerine basa basa yürüyenler, saygısızca davrananlar, iş arayan engelliye ‘ne yapabilirsin ki’ gözüyle bakanlar, keşke bu filmi seyretseniz belki ‘Adım, Adım’ insan olursunuz.