content
24 Ara

Enerji Küfesi

Neredeyse bütün dünya sathına yayılmış çatışma ve huzursuzlukları hep birlikte okuyoruz, duyuyoruz. Bu çatışmalara şimdilik doğrudan taraf olamasak bile sanırım, dolaylı olarak bizim kadar etkilenen başka bir ülke yok. Bir kısmı sınırımızda veya yakın çevremizde cereyan ettiği için; gerek siyasi ve askeri bakımdan teyakkuzda olma zaruretinden, gerekse sayıları milyonlara bâliğ olan göçmenlerden kaynaklanan ekonomik ve sosyal külfetlerimiz var. Asya'nın doğu ucundan Afrika'nın içlerine kadar nisbeten daha uzak bölgelerde nerde bir huzursuzluk, çatışma, zulüm varsa onlara bile ya dini hassasiyetle, ya ırkdaşlık nedeniyle, o da olmazsa insani saiklerle olan bitene gözümüzü kapatma lüksümüz yok. Her hâlukarda ya kesemiz ya içimiz ya da ikisi birden sızlıyor, bîgâne kalamıyoruz.

Tabii bu kavgalar durup dururken çıkmıyor, hepsinin görünüşte bir veya daha fazla sebebi var. Ama benim okuyabildiğim kadarıyla pekçoğunun temelinde yatan esas sebep; genelde değerli doğal kaynaklar, özelde de enerjidir. Ülkeler geliştikçe enerjiye olan talepleri sürekli artıyor, dolayısıyla enerji kaynaklarına erişimi ve bunu uygun fiyata ve kesintisiz temin edebilmeyi hayat-memat meselesi olarak görüyorlar. Gördüğümüz kavgalar da ilgili devletlerin, enerji kaynaklarının bulunduğu bölgede ve ulaşım güzergahında kendi kontrollerinde yapılar oluşturma çabalarının sahaya yansıyan çatışmasıdır.

Malumunuz, bu ay içinde Rusya devlet başkanı Putin Türkiye'ye geldi ve bir dizi anlaşma yapıldığı açıklandı. Bu ziyarette öne çıkan husus şu oldu; bundan böyle Türkiye toprakları enerji tedarik eden(ler) ile alıcı ülkeler arasında önemli bir köprü olacak. Yazılıp çizilenlerden yola çıkarak, Türkiye ile milli gelirinin yaklaşık yarısını enerji satışından tahsil eden Rusya'nın bu konuda ciddi ciddi bir "çözüm ortağı" olmak için el sıkıştıklarını, bir taraftan da Avrupa'ya bir takım el hareketleri yaptıklarını söylersek herhalde yanlış olmaz!.

Bu bize ne getirir? Bundan rahatsızlık duyanlar olur mu? İkinciden başlayalım, elbette olur. Uluslararası çok taraflı ilişkilerde atılmış hiçbir adım yoktur ki aynı zamanda basılmış bir kuyruğa da tekabül etmesin!. Tüm tarafların menfaatinin aynı anda karşılanması mümkün değil. Bize muhtemel faydasına gelince; işin detaylarını uzmanlarına bırakarak genel çerçevesi bakımından bir örnek üzerinden kanaatimi belirteyim. Çok yıllar önce bir büyüğüm mealen şunu söylemişti: "Ortadoğu'nun bütün petrolü Amsterdam'a akar ve buradan dünyaya sevkedilir ve bu sayede petrol üreticisi olmadığı halde petrolden dünyanın parasını kazanır". Bu örneği de gözönünde bulundurarak sözü edilen iş birliğinin Türkiye'ye ciddi getirisi olacağı kanaatindeyim.

Yukarıda belirttim, bu durum aynı zamanda uluslararası arenada birilerinin kuyruğuna basıldığı anlamına gelir ve onlar hiç şüpheniz olmasın ellerinin armut toplamasına razı olmayacaklardır. Bu da; bu kirli savaşın açık ve doğrudan muhatabı olur muyuz; bu bahane ile ekonomik yaptırım ve başka 'manipülasyon'lara maruz kalır mıyız; şâkülümüz kayar mı v.s. gibi yeni sorulara kapı açar. Kendi halimize bırakılmayacağımız kesin ama ne ölçüde hırpalanıp hırpalanmayacağımızı zamanla göreceğiz.

Hani zaman zaman, çetin bir imtihandan geçtiğimizi ve tarihin görünmez elinin Türk Milletini rüştünü yeniden ispata zorladığını ifade ediyorum ya; belki de sınav sorularından biri de budur, kimbilir!.

Benim kanaatim; her ne kadar bir takım belirsizlikler ve riskleri beraberinde getirse de bu işbirliğinin netice itibariyle Türkiye'nin hayrına ve menfaatine olacağı yönündedir. Eğer kapitalizmin kafasına aniden bir saksı düşmezse daha çok uzun süre enerjiye olan talep artarak devam edecek demektir. O saksının düşme ihtimali var mı ya da düşerse ne olur; bu da ayrı bir meçhul..

Son birkaç yılda dünyadaki güç dengeleri bakımından, soğuk savaşın bitiminden bu yana hıfzettiğimiz ezberleri bozacak nitelikte gelişmeler yaşanıyor. Öyle görünüyor ki, içinde bulunduğumuz coğrafya ve tabii bizim topraklarımız daha bir süre bu çalkantının etkisinde kalacak. Bu itibarla karşılaşmamız muhtemel olan bir takım tatsız gelişmeler olduğunda soğukkanlılıkla değerlendirip gözümüze değen en uç noktasına göre değil derin arkaplanını görmeye çalışarak hareket etmemiz önem arzetmektedir. Yoksa tam da kuyruğuna basılanların istediği gibi davranmış oluruz. Bu devirde sırtında enerji küfesi taşımak kolay değil azizim!..

 

Etiketler : , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank