Eleştirenlere Bakın!
Esip gürlüyorlar. Pişkin pişkin, sırıtarak gerçekleri tersyüz edebiliyorlar. Eleştiriyorlar.
Kimi? yandaş, candaş ya da yoldaş olmayanları!.
Kendileri kim mi?
Hergün gazetelerde, TV ekranlarda aşina olduğunuz ağızları salyalı nemalandırılan tipler.
Devleti biliyorlar mı, iş dünyasını biliyorlar mı? Sorular çoğaltılabilir. Ama uzman oldukları bir alan var mı yok. Ya neyi var? Bilen varsa söylesin!
Ya ne diyelim?
Devleti yönetiş biçimleri mi?.
Hükümet etme, hükmetme tarzları mı?
Terörle mücadele anlayışları mı ve icraat mı?
Askeri yetiştirme ile sevk ve idare yöntemleri mi?
Anladığınız kadarıyla diplomatlıkları mı?
Komşularla ilişkilerdeki halleri mi?
İşgalcilerle sadece toprakları değil ruhları da işgal edilenler arasındaki yalpalamaları mı?
ABD ile koalisyon ortağı filan olup sonra da yakınmaları mı?
Büyük devlet diye konuşurken büyüklükten kastettikleri mi?
Birlik, beraberlik, bütünlük, kardeşlik derken bunların içini dolduruş şekli mi?
Değerlendirme, yorumlama, manalandırma alışkanlıkları mı?
Kendilerini bu bölgede İsrail çıkarlarına yakın konuşlandırmaları, askeri, istihbaratı, silahları onlara bu kadar kanka kılmaları mı?
Kendi toprakları süratle mayından, ölümden arındırmamaları, toprakları binlerce yoksul köylünün kullanımına açmamaları mı?
ABD'ye yıllarca üsleri açıp oradan komşuları bombalatmaları, orada şimdi karşı çıktıkları oluşumların güç kazanmasına yataklık edişleri mi?
Demokrasi ile terörü birbirine karıştıranlara köpürürken, öyle bir karışıklık, karşıtlık yaratmaları mı?
Bölünme tehlikesinden bu kadar çok bahsederken, devletten başlayarak ülkeyi sürekli cephelere ayırarak kafalarda ve ruhlarda bölme çarpmaları mı?
Büyük Ortadoğu projelerine yamak, ABD'nin en şahin ve tilki ve de kurt, Ortadoğu halklarını birbirine kırdırmaya adanmış yeni muhafazakarlarına ortak yazılmaları mı?
Şimdi kalkmışlar yüksek diplomat edasındalar. Asker, sivil yıllarını mesleğine vermiş saygın asker, gazeteci, akademisyen kişilere utanmadan, dil uzatıyorlar.
Bir akademisyene, aydına, yöneticiye yakışıyor mu?
Hani bunu söyleyen, taşıdıkları unvan ve statüye sahip olmasalar, neyse...
Ne diyorlar? Daha dün demiyorlar mıydı?
"Haksızlıklar karşısında susmayın!", "Seslerinizi yeterince çıkarın!", "Bağırın, çağırın, sesinizi duyurun!"
Kime söylüyorlar bunları? Bilim adamlarına, sanatçılara, entelektüellere söylüyorlar.
Cesaretten, yürekten yüksek sesle tepki göstermemekten yakınıyorlardı, yakınıyorlar.
Ya şimdi! Şimdi ise konuşanları eleştiriyor.
İnsaf ki insaf! Tavsiye edenlere bir bakın. Yüzlerindeki iki yüzlülüğe, yalancılığa, riyaya, utanmazlığa bakın.
Bir memlekette haksızlıklar ve yanlışlıklar karşısında bilim adamları, sanatçılar, aydınlar, askerler, gazeteciler susarsa, kim konuşur?...
Kapalı kapılar ardında verilen sözleri yerine getirenler mi, işbirlikçiler mi konuşacak?
İnsaf! Türkiye'de, insafın namı yok mu? Dürüstlük doğruluk, samimiyet, yardımlaşma, dayanışma unutuldu mu?
Günün Sözü: Tarih hainlerle kahramanların aynasıdır.