El Parasıyla Düğün Çari Açıkla Çılgınlık
Bir süredir bu gidişe, kimin itirazı olacak, kimin sesi yükselecek diye bekliyordum.
Başka bir Türkiye’ye kim itiraz edecek, kim uyaracak?
Yaklaşık bir yıldır Türkiye’de ekonomi toz pembe görünüyor, gösteriliyor. Fabrikalarda kapasiteleri yüzde 40’lar seviyesine indiren global krizin ardından jet hızıyla iyileştik.
Öyle güven geldi ki, milyarlarca liralık çılgın projeler havalarda uçmaya başladı. Hükümet, yarın İzmir’e 35 milyar dolarlık proje açıklayacağını müjdeledi.
Biz ekonomi dünyasına, üretim dünyasına yakın olanlar sevindirici gelişmeleri de vurgulamakla birlikte, yaşamaya başladığımız”çılgınlıkla” paralel bir gelir sağlanamadığını fark etmiyor değildik. Ancak, işler o kadar yolunda görünüyor ki, şimdi seçim sürecidir, her itiraz siyasi olarak algılanacak diye biraz da iyimserliğin simidine tutunduk.
Beklediğim itiraz, İstanbul Sanayi Odası Başkanı Tanıl Küçük’ten geldi. Küçük’ü uzun yıllar tanırım.
Objektif analizler yapar. Net söyledi Küçük; “Yılın ilk çeyreğinde cari açığımız 22 milyar dolara ulaştı. Bu da 2011 için öngörülen 42.2 milyar dolarlık cari açığın yarısından fazlasının daha yılın ilk üç ayında gerçekleştirdiği anlamına geliyor ki; böyle devam ettiği takdirde yıl sonu itibarıyla, ifade etmekte zorlandığımız 80 milyar dolarlar civarında rakamlara ulaşılması söz konusu olabilecek. Ekonomide seçim sonrası önlem alınmazsa büyük bir kırılganlık bizi bekliyor. “ diye yorumladı gelişmeleri...
Global kriz öncesi 2008 başında ihracatta 150 milyar dolarlara koşarken şimdi 120 milyar dolara yakaladığımız için neredeyse mutluluktan uçarken, 80 milyar dolarlık bir cari açığa doğru sürükleniyoruz. Ülkenin ihracatta gelir çuvalına, tüm teşviklerle ve zorlayarak 120 milyar dolar koyduğumuza sevinirken, çuvalın dibi delik, 80 milyar doları aşağıdan akıtıyoruz.
Bir örnek daha verdi Küçük: “Almanya’nın 2010 yılındaki ihracatı 1 trilyon 268 milyar dolar. 2010’da Türkiye’nin bir yılda yaptığı ihracatı Almanya neredeyse bir ayda gerçekleştiriyor. Dolayısıyla her ne kadar kendi geçmişimize kıyasla önemli başarılar sağlasak da daha çok yolumuzun ortada” dedi. Küçük, sanayinin gücünün giderek zayıfladığı uyarısında bulunmayı ihmal etmedi. Küçük’ün teşhisleri o kadar çarpıcı ki, geçmişte sert analizleriyle tanıdığımız son bir iki yıldır uslubu yumuşayan Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Ender Yorgancılar’ın bile eleştiri dozu yükseldi. Yorgancılar, ekonomide ciddi kırılganlıkların biriktiğini söyledi.
Cari açığı küçültmenin yolu, daha çok döviz kazanmaktan, daha az ithalattan geçiyor. Bu sağlanamayınca suni çözümler devreye giriyor. Şimdilerde Merkez Bankası daha az günlük dolar satın alma kotası uygulayarak doların fiyatını suni olarak yükseltmeye böylece cari açığı daha düşük göstermeye çalışıyor.
Bu arada ekonomide yerli üretimin ve ihracatın payını artırmak yerine kamu eliyle, kamu bütçesinden milyarların harcanacağı çılgın projeler ortaya atılıyor.
Sevgili Hocam, mesleğimde izini sürebildiğimde mutlu olduğum gazeteci yazar Güngör Uras’ın meşhur bir Ayşe Teyze’si vardır. Karmaşık gibi görünen ekonomik konuları Ayşe Teyze’ye anlatarak basitleştirir Güngör Hoca. Ben de, onurlu, dürüst ev kadını modelini severim.
Bu ev kadınımızın, eşi dar gelirli ama iyi para harcamayı, herşey yolundaymış, zenginmiş gibi yaşamayı seviyor.
Eve elleri dolu dolu geliyor, sonuçta herkesin karnı doyuyor. Üstelik bir gün eşine kocaman bir pırlanta getiriyor, “çılgın” büyüklükte.
Sorun yok, kocamın potansiyeli yüksek, gelecekte iyi bir iş bulur borçlarını kapatır, diye mi ? Ya da, bu değirmenin suyu nereden geliyor biz daha mutevazı geçinmeye razıyız yeter ki hep birlikte çalışalım, üretelim diye mi...
Bazen karmaşık olaylar bu kadar basit örneklere daha iyi sığıyor...