El Atma Faturaları…
Artık çok geç.
Anlaşma, uzlaşma zamanı geçti.
Yargıtay’ın bazı kararları geldi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, “Kamulaştırmasız el atma” davası nedeniyle milyon TL’ler ödenmeye başladı.
*
“Konu neydi?” diyene kısa bir hatırlatma.
Belediye, Bornova’da buz pisti salonu, dinlenme yeri yaptı.
Arazinin ölçüsü karıştırılınca, vatandaşın özel mülküne girildi.
Dava açıldı, mahkeme belediyeyi 82 milyon 156 bin TL ödemeye mahkum etti.
Tesis, aydınlatma, ağaç, çiçek, böcek hepsi 23,5 milyon TL’ye çıkmıştı.
Bir hata, “Astarı yüzünden pahalı” hale getirdi.
*
Öğreniyoruz ki…
Bir değil, birçok dava açılmış.
Söyleniyor ki…
Hepsi toplandığında belediye aynı bölge için 200-250 milyon TL’ye varan rakamları ödemek zorunda kalacakmış.
Nitekim…
Geçen hafta aynı yerde mülk sahiplerine ilk davanın mahkûmiyeti 8 milyon TL ödenmiş.
İkinci davanın kararı 5 milyon TL de icraya yatırılmış.
Yani belediye kasasından çıkmış.
*
“Neden bu duruma gelinmiş?” diyenlere…
Bornova’daki mülk sahipleri, defalarca belediyeye başvurmuş.
30 yıldır kullanamadıkları arazileri için…
“ Ya satın alın, ya imar verin” demişler.
Sonuç alamamışlar.
Şimdi ardı ardına dava sonuçları gelince Başkan, mülk sahiplerini davet etmiş.
Onlar da “Geçti borun pazarı…” misali kabul etmemişler.
Vatandaşın avukatı ve belediye hukukçuları şimdi uzlaşı turundalar.
Üç aşağı, beş yukarı mahkemenin verdiği rakamları tartışıyorlar.
*
Yargıtay’dan gelen ilamlar, yerel mahkemenin kararını ne onaylıyor, ne de bozuyor.
Düzeltilerek onanmasına hükmediyor.
Fakir bakış açımla…
Mülk sahibi ile belediyenin anlaşması için süre tanıyor.
El sıkışmazlarsa…
Yeni bilirkişi tespitine göre yeni kararını verecek.
Belediyede bu parayı” ödemem” diye diretemeyecek.
*
Bir tesis yapıldı.
Bedelinin belki de on katına yakın ödeme yapılacak.
Zaten bazıları ödeniyor.
Yaşamda “keşke” sözü geçerli olsaydı…
Arazi milimetrik ölçülür, planlar defalarca gözden geçirilirdi.
Salonu, amfi tiyatrosu yerli yerinde yapılırdı.
Biz de “Hesapsızlığın faturasını” yazmak yerine…
Hesaplı, planlı güzel şeyleri anlatırdık.
*
“El atma” davası, elini taşın altına koyma meselesi değildir.
Hakkın korunmasıdır.
Haksızın cezalandırılmasıdır.
*
Nasıl bir ceza?
Önce ‘vicdani’.
Sonra…
Onu da zamanla göreceğiz!
***************