Eksik Değil Farklı!
Bugün benim için çok farklı bir gündü. Bir gün içerisinde farklı duyguları yaşadım. İçimde tarif edemediğim bir enerjim vardı. ama bu enerjiyi; dışarıya çıkıp gezmek, dolaşmak,koşmak yerine sıkılmak için harcamayı tercih ettim. İç dünyama yöneldiğimde mutluydum. Fakat dış dünyamda sıkılmakla meşguldüm. Hiçbir şey yapmak istemiyordum. Kendimi zamanın akışına bırakıp aylak aylak dolaştım ortalıkta. En son uyumayı seçtim. Uyandım rutin işlerime devam ettim. Her işim bittiğinde kanepeme uzanıp, televizyonun kumandasını elime aldım. Son zamanlarda fark ettiğim şeyi içim sıkılarak yeniden fark ettim: Televizyonda izlenecek hiçbir şey yok!!! Annemle birlikte anlamsız şekilde kanalalar arasında gezmeye çıktık. En son NTV'nin Biri Bana Anlatsın Özel programın da takıldık. Programın özel olmasının nedeni ise OTİZM'li çocuklara yardım amaç olmasıydı.
Üstelik bize otizm hastası olan ama annesinin çabası ile başarılı bir hayat yaşayan Temple Grandın'in hayatını anlatan film izleteceklerini söylediler. Peki Temple Grandın kim? Hemen küçük bir alıntı yapıp sizinle paylaşıyorum: Hayvan bilimi üzerine Illinois Üniversitesi'nden doktorası olan ve Amerika'daki hayvan çiftlikleri idare tesislerinin üçte birini ve diğer bazı ülkelerde yine bu tarz tesisleri tasarlayan kişidir. Şu anda kendisi, Colorado Eyalet Üniversitesi hayvan bilimlerinde profesör asistanlığı yapmakta ve sıklıkla Amerika'nın dört bir yanındaki otizm toplantılarına konuşmacı olarak katılmaktadır. Şu anda Fort Collins, Colorado'da yaşamaktadır.
Yuvarlak masa etrafında dizilmiş doktorları, uzmanları dinlemek istemedim. Zaten onların isteği de hemen filmi izletmekti. Film bir anda etkisi altına aldı beni. Mutfağa gidip su içmeme engel olacak şekilde etkiledi. Belki bir çok kişi izlemiştir. Makalelerini okumuştur. Belki de sırf otizim ve Temple Grandın hakkında bir çok yazı yazılmıştır. Ama ben otizm ne demek yeni öğrendim, Temple Grandıni anlatan filmi ise yeni izledim. Beni filmde etkileyen otzimli bir hastanın hayata başarı ile tutunması ya da ailesinin ona olan desteği olmadı. Evet bunlarda es geçilmeyecek büyük etkenler. Fakat beni asıl etkileyen Temple'nin insanları sevmemesi oldu.
Sürekli olarak insanları anlamadığını, onların yanında mutlu olmadığını söylüyordu. İnsanlara sarılmak yerine, hayvanlara sarılmayı tercih ediyordu. insanları anlamak yerine, hayvanları anlamak için çabalıyordu. Sonun da bir vahşet olsa bile onlara hayatı kolaylaştırmaya çalışıyordu. Hani hep söyleriz ya: 'İnsanları tanıdıkça hayvanları seviyorum diye'. İşte bu onun açık bir örneğiydi. Sırf bu nedenden dolayı film bittikten sonra durdum ve düşünmeye başladım. Temple'yi anlamaya çalıştım. İnsanlardan kaçıyordu, insanları anlayamıyordu. Çünkü insanlar onunla dalga geçiyorlardı. Ona acı veriyorlardı....
Zaman yüzleşme zamanı. Bizler özürlü ve bir takım rahatsızlıkları olan insanlara karşı duyarsız insancıklarız. Onları anlamak yerine, onlarla dalga geçiyoruz ( genellikle bu çocuk yaşlarda olur ), sağ duyulu davranmak isterken bile onlara acıyoruz. Onlara acımaktan kendimizi alamıyoruz. Çok şükür elimiz kolumuz var, okuduğumuzu anlama, düşüncelerimi rahatça anlatma yeteneğimiz var. Özgürce istediğimizi yapıyoruz. Fakat dünyayı anlamıyoruz. Bizlere göre onlarda eksik olan şeyler onlar için hayatın anlamı oluyor. hayatı anlıyor, yaşama amaçlarını biliyor ve hayata sımsıkı tutunmak için, hayattan zevk almak için çaba harcıyorlar. Onlara göre biz her şeyi tam olan insanlar ise hayatı anlamıyor, hayatı kendimize zindan etmek, zorlaştırmak, mutsuz etmek için çabalayıp duruyoruz. Ve sırf bu nedenlerden dolayı asıl bizler EKSiĞiZ, ONLAR TAM... Ve Temple'nin dediği gibi onlar EKSİK DEĞİLLER, FARKLILAR...
Filmi izleyince kendimden özellikle de bugünkü halimden utandım. Hayatı hızlı, es geçerek, hiç bir şeyi, hiç kimseyi anlamadan yaşayarak geçirdiğim için. Ufak şeyleri gözümde büyütüp korktuğum için, yine ufak şeylerden mutsuz olabildiğim için. Vs...
Filmden sonra bilgisayarımın başına geçtim. Temple Grandınle ilgili bir iki tane makale okudum. Ve birini sizinle paylaşmak istiyorum. Onu, otizmi daha rahat anlamak için...
Saygıyla
Temple Grandin, otistik kişiliği olan Amerikalı veteriner bir kadın. İki buçuk yaşında iken annesinin, ters giden bir şeyler olduğunu, anladığını yazıyor. Kendine dokundurtmazmış. Konuşmuyormuş ve sese karşı aşırı duyarlıymış. Göz teması yokmuş ayrıca kokulara karşı aşırı ilgi gösteriyormuş.
Grandin de pek çok otizmli çocuk gibi bu konuyla ilgili ilk muayenesini kulak-burun-boğaz doktorunda olmuş ve muayene normal sonuç vermiş. O zaman doktorlar otizmli çocukları bakım yurtlarına gönderirken onun doktoru konuşma terapisi önermiş. Annesi, Grandin'i normal çocukların gittiği bir yuvaya göndermiş ki bu yuvanın sahibi konuşma terapistiymiş. Terapist eğitimci yuvadaki tüm çocuklara her gün bireysel konuşma terapisi uyguluyormuş. Sağlıklı bir eğitim veren bu yuvaya başlamakla Grandin yaşam çizgisinin değiştiğini söylüyor..Selvi Borazancı Persson Ph.D
Özel Eğitimci
Not:Yazının devamı var ama ne yazık ki bir sınır olduğundan ve adres eklemek yasak olduğundan ekleyemedim. Kusura bakmayın