Ekonomik Kriz Teğet Geçse De İlaçta Tasaruf Şart
Tüm tedbirlere rağmen ekonomik krizin etkileri her geçen gün daha da belirginleşiyor. İşlerinden olan, parasız kalan, borçlarını ödeyemeyen insanlar gezmede tozmada, eğlenmede, giyim kuşamda, yeme ve içmede yaptıkları kısıntılar yeterli olmayınca artık hayatlarını tehlikeye atmak pahasına sağlık harcamalarında da tasarrufa gitmeye başlıyorlar. Amerika’ da bu hafta yayınlanan Tüketici Raporu olayın vahâmetini tüm boyutlarıyla ortaya koyuyor. 15-19 0cak tarihleri arasında 18 yaşından büyük 2004 kişi ile yapılan anket araştırmasına katılanların yüzde 30 kadarının ilaçtan tasarruf etmek için çok tehlikeli denemelere kalkıştıkları anlaşılıyor. Bunların kimi ilaç dozlarını azaltıyor; günde 3 sefer alması gereken hapı günde 1 veya 2 kere alıyor. Kimi ilaçlarını bir gün alıyor bir gün almıyor. Kimi haplarını ikiye bölerek alıyor. Hatta içlerinde bırakın doz azaltmayı hiç ilaç alamayacak kadar kötü durumda olanlar bile olabiliyor.
Ekonomik kriz ilaçlarını sağlık sigortalarından alanları da etkiliyor. Sigorta şirketleri ilaca ödedikleri paraları azaltmak için yan çizmeye başlıyorlar. Meselâ, 2002 senesinde ilaçların yüzde 65’ i sigorta kapsamında iken 2008’ de bu oran yüzde 33’ e kadar geriliyor.
Tüketici Raporu’ nun önemle vurguladığı bir gerçek de her yaştan insan giderek daha çok ilaç tüketmeye başlaması ve ilaca ödenen paraların her geçen gün katlanarak artması. Bu şüphesiz ki dünyanın her ülkesi için olduğu gibi bizim için de geçerli.
Amerikalıların 2007 senesinde ilaca ödedikleri para 287 milyar dolara çıkmış. Oysa bu miktar 1993 senesinde bunun ancak beşte biri kadarmış.
Amerika eşdeğer ilaca ağırlık veriyor
Amerika’ da son günlerde gazeteler, dergiler… insanlara ilaca daha az para harcamanın yollarını yöntemlerini anlatan tavsiyelerle dolu.
Bu tavsiyelerin başında ise orijinal ilaç yerine eşdeğer ilaçların tercih edilmesi geliyor.
Bilindiği gibi yeni çıkan bir ilaç belirli bir süre sadece onu keşfeden firma tarafından üretilebiliyor ve bu yüzden de fiyatı çok yüksek oluyor. Ancak patent süresinin dolmasıyla beraber o ilacın başka ilaç firmalar tarafından üretilip satılması mümkün oluyor ve böylece de fiyatı çok düşüyor.
Meselâ… Lipitor yerine Lovastatin aldığınız zaman bir senede bin dolar kârınız oluyor. Mide ilacı Nexium için bir ayda 215 dolar öderken bunun eşdeğerinin fiyatı sadece 15 dolar.
İlaç firmaları tüm dünyada reklâmlarla, promosyonlarla ve başka pazarlama taktikleri ile eşdeğer ilaçları alabildiğine kötülüyorlar. Her zaman ve her şartta eşdeğer ilaçların az etkili veya etkisiz olduğunu ileri sürüyorlar, doktorların da hastaların da kafalarını karıştırıyorlar.
Gelelim neticeye
Tüm dünyada olduğu gibi bizde de çok büyük boyutlarda ilaç israfı ve pahalı orijinal ilaç kullanımı var.
Ekonomik kriz bizi teğet geçiyor olsa ilaçta tasarruf çok önemli. Gereksiz ilaç kullanımını önlemeye yönelik tedbirler artırılmalı, doktorlar ve ilaç endüstrisi arasındaki ilişki ortadan kaldırılamaz ama en azından çok sıkı denetlenmeli, eşdeğer ilaç tüketimi teşvik edilmeli. Burada en büyük görev tabii ki Sağlık Bakanlığına ve doktorlara düşüyor.
Meslektaşlarımın çoğunun büyük ilaç firmalarının oyunlarına gelemeyeceklerine inanıyorum.
Ama Sağlık Bakanlığından o kadar emin değilim. Meselâ, aylardır eczanelerde bulunmayan Eritromisin, Laroxyl ve Deksamet isimli çok önemli, çok etkili ve aynı zamanda çok da ucuz ilaçlar için ne gibi girişimlerde bulundular merak ediyorum. En azından bir açıklama yapsalar da ne olup bittiğini öğrensek.