Hep ısrarla vurguladığımız şudur;
Türkiye ekonomisinde döviz de faiz de önemlidir.
Ancak bunlar dışsal göstergelerdir, daha önemlisi; üretimde, sanayide verimlilik artışlarıdır.
Üretkenlik kavramı ekonomilerin, gelişmenin, kalkınmanın kalbidir.
Ekonomilerin gücü, yapısındaki üretkenlikten gelir.
Az zamanda hem çok üreten, hem kaliteli mal ve hizmet sağlayan, hem de büyümesini, istihdama, üretime, teknolojiye dayandıran ülkeler hep önde olmuşlardır.
Bu tez hem tarihsel hem de akademik olarak (teorik ve pratik olarak) doğrulanmıştır.
Sanayide verimliliğimizi arttıracağız.
Nasıl?
Burada çiftçinin rolü son derece önemlidir.
Çiftçi refah içinde olmalıdır ki, sanayinin hammaddesi olan ürünleri çok üretsin, kaliteli üretsin, Ar-Ge yapsın, doğal potansiyelleri keşfetsin, geliştirsin.
Yerel kaynakları harekete geçirerek, çevre illere örnek olsun...
ABD ile AB arasında yapılacak bir görüşme var;
Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı.
Bu yüzden de tarımda rekabet çok önemlidir.
Sanayide rekabet ancak tarımda rekabetin artmasıyla mümkündür.
Bu noktada kırsal kalkınma için politikalar gözden geçirilmelidir.
Tarıma verilen teşviklerin refah etkilerini tam bilmiyoruz.
İktisadi etkinliğin birçok göstergeleri vardır. Yüksek çiftçi refahı bunlardan biridir. Düşük emtia fiyatları da önemli göstergedir.
Piyasaların etkin olması için, başta tarımsal yapılar olmak üzere, emek piyasası, ürün piyasası, mal ve hizmet, para ve maliye politikaları, yatırım, istihdam, üretim, verimlilik gibi tüm reel ekonomi kavramları arasındaki bütünselliği sağlamak zorundayız.
Sanayi-tarım ve hizmet sektörleri arasındaki işbirliğini düşünmek zorundayız.
Toplumsal kalkınmanın esasında kırsal kalkınma ile başladığını hatırlamalı ve gelir politikalarında “çiftçi refahı” üzerine yeniden durmanın önemine işaret etmeliyiz.
Sevgiyle ve üretkenlikle kalın..