Ekonomi Politik Sorunlar İçin Toplumsal İşbirliği
Ekonomi Politik Sorunları Toplumsal İşbirliği İle Aşarız…
Türkiye’nin bugün en önemli sorunu işsizliktir. Yoksulluktur.
Siyasal ve sosyal sorunlar da çok önemli olmakla beraber ekonomik problemlerin arkasından gelmektedir.
Türkiye’nin çetin sorunlarıyla birlikte potansiyellerinin çokluğunu da herkes bilmektedir.
Potansiyellerimizi biliyoruz. Güçlü yanlarımızı, fırsat ve olanaklarımızı yazıyoruz.
Peki, zayıf ya da eksik yönümüz ne?
O da toplumsal işbirliği yapmayışımız..plan ve programlarımızın toplumsal uzlaşmaya dayandırılmaması..
Örneğin, 1.1.2000 tarihinden beri IMF destekli ekonomik programlar uyguladık. Üretim cephesi ve reel sektör bu programlarda yoktu. İstihdam, üretim, verimlilik, teknoloji olmadan nasıl güçlü ekonomi olacağız?
Zaten bu programların amacı da gelişme-kalkınma değildir. İç ve dış açıkların azaltılmasına ve borçların ödenmesine yönelik bazı uygulamalardır.
Hükümetler önemli projelerde sosyal uyum ve anlaşma desteği aramalıdırlar.
Siyasi irade, işçi ve işveren kesimleri temel üçlü anlaşma tarafları olarak çok yakın bir işbirliği içinde olmalıdırlar.
Sivil toplum kuruluşları da bu işbirliğinde yer alıp, uzmanlıklarıyla yol gösterici olabilirler.
Bugün çağdaş dünyada diyalog, işbirliği ve uzlaşmanın ürünü olan üçlü anlaşmalar sorunları aşmakta güçlü bir araç olarak kullanılmaktadır.
Örneğin İrlanda üçlü işbirliği modeliyle yüksek büyümeyi, ekonomik istikrarı, istihdam artışı ve sosyal barışı sağlayabilmiş bir ülke olmuştur.
İkinci Dünya Savaşından sonraki dönemde ABD ve Avrupa Devletlerinde üretim, istihdam, verimlilik, ücretler, yatırımlar hep birlikte dengeli artışlar içinde olmuştur. Reel ekonomi ön planda tutulmuştur.
Kesimlerin sosyal işbirliğinde uygulanacak büyüme yaklaşımı, baştan beri önerdiğimiz verimlilik odaklı büyüme modelidir.
Bu modeli Finlandiya, Güney Kore gibi ülkeler başarmışlardır.
Bu modelde teknolojik gelişme üretim ve verimlilik artışı yaratacak, bu artışlar da adil bir bölüşümle toplumsal kalkınmaya katkı verecektir.
Yine bu modelde üretim, istihdam, verimlilik, ücretler ve yatırımlar hep birlikte artacak, işsizlik azalırken çalışma süresi de azalacak ve tam istihdam olamasa da işsizlerin çoğu iş bulabilecektir.
Böylece daha insancıl bir çalışma düzeni sonunda sosyal barış ve refah yükselecektir.
Ülkemizin ekonomik ve sosyal gelişimine katkıda bulunacak çözümlerin mutlaka ortak üretilmesi sizce de zorunlu değil mi?
Modeli ve araçlarını yukarıda yazdık. Peki, bize düşen ne?
Olmaz mı..Biz; sivil toplum kuruluşları, platformlar, dernekler aracılığıyla yazarak, konuşarak, anlatarak, sunuşlar yaparak uzmanlığımız veya yeteneklerimiz doğrultusunda katkı verebiliriz..
Sağlıklı, sürdürülebilir, insancıl, adil bir gelişme modeli bu değilse, ne olduğu konusunda kendi fikrimizi geliştirip tartışmaya açabilmeliyiz.
Türkiye’nin insanına, kaynaklarına ve potansiyellerine inanan, güvenen bir kişi olarak sizleri ilerde bir “verimlilik platformu” etrafında gönüllü olarak birlikteliğe davet etmek isterim.
Kaynakların tam ve etkin kullanılmasında uzman olacak bu platform hızlı hizmet sunma, esnek olma ve maliyetlerde tasarruf sağlama olanağına sahip olacaktır.
Oluşum; toplum ve ülke sorunlarının daha hızlı, adil, en az bedelle ve kalıcı biçimde aşılmasına katkı verecek bir çalışma ve yapılanma içinde olmalıdır.
Ülkemiz önce kendi değer ve birikimlerine yöneldiğinde gerçek kalkınma sürecine girmiş olacaktır.
Bunu toplumsal uzlaşmayla ve halkçı bir ekonomi temelinde başaracaktır.