“Eğri Ağacın, Doğru Gölgesi Olamaz”
Geçenlerde avukat bir dostla sohbet ederken şöyle dedi: “on kişinin sekizi doğru değil…”
Asrın hüsranında, hepimizin konuştuğu, şikayet ettiği önemli bir konu: Doğruluk, doğruların aramızda az kaldığı gerçeği…
Büyük bir iddia ve karamsarlık gibi olsa bile, bu yazıyı yazmam gerekti.
Bizi biz yapan, değerlerimizi yaşatan, birleştiren, sevdiren/saydıran, hata yapmaktan, günah işlemekten alıkoyan birbirinden güzel ata sözlerimiz, deyimlerimiz, şiirlerimiz, hikâye/masallarımız, menkıbelerimiz ciltler dolusu hazineler olarak Ecdattan miras kalmış, asırlardan beri hayatımızda yaşamaktadır.
Asrın kaosunda gerçek kurtarıcıyı bekleyen, karanlıklardaki feryatların Arşa çıktığı bir zaman dilimi içinde eğri ile doğru, et/tırnak gibi birbirine girmiş, ayırt edenlere hor gözle bakılmaktadır.
Doğruyu, doğruları anlatırken “Elif” gibi tabirini kullanırız. Nokta kadar menfaat için, virgül kadar eğrilme sözü ne güzeldir.
Eğri ağacın, doğru gölgesi olmaz’ın “Kırkambar” dağarcığımızda önemli bir yeri vardır. Gül desteleri arasındaki yeri de büyüktür.
Eğri ağacın doğru gölgesi olur mu? Bir eğriyi doğrultmak için zorlanırsanız, anında kırılır.
Dinimizin getirmiş olduğu ölçüler, insanın günahlarla kirlenmiş gönlünü tertemiz hale getirir, dünyaya dalmış ruhunu uhrevi hayata döndürür, dünyayı Âhiret’e Âhiret’i dünyaya tercih etmeden her ikisini de Yaratanın razı olacağı bir yaşantıya çevirir. Bu sebeple bize sunulmuş olan bu ilkeleri benimsemeli, hayat düsturu haline getirmeliyiz. Bu düsturlardan biride doğruluktur.
Doğruluk yalancılığın zıddıdır. Doğruluktan kasıt, söz söylemede, söz vermede, yaşantıda, iş hayatında, aile hayatında vs. doğru olmak, yalancılıktan beri olmaktır. Doğruluk kişiyi iyiliğe sevk eder, yalancılık ise kötülüğe sevk eder.
Peygamber Efendimiz bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır.
“Şüphesiz ki sözde ve iş de doğruluk hayra ve üstün iyiliğe yöneltir. İyilik de cennete iletir. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğrucu) diye kaydedilir. Yalancılık, yoldan çıkmaya (fücûr) sürükler. Fücûr da cehenneme götürür. Kişi yalancılığı meslek edinince Allah katında çok yalancı (kezzâb) diye yazılır.” (Buhari-Edep)
Doğruluk ne kadar önemli ise doğru insanlarla beraber olmakta o kadar önemlidir. Hayat yalnız başına geçirilebilecek tarzda yaratılmamıştır. Birliktelik kaçınılmazdır. Bu birlikteliklerin en güzel şekilde devam edebilmesinin yolu ise doğruluktur.
Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerimde bizlere şöyle emretmektedir.
“Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğru söz söyleyin.” (Ahzab,-33/70)
“Ey inananlar! Allah’a karşı saygılı olun ve özü-sözü doğru olanlarla beraber bulunun.” (Tevbe,-9/119)
“İste bu Kitap, Allah'ın doğruluk rehberidir, onunla istediğini doğru yola eriştirir.”- Zümer Suresi/23
"Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra da dosdoğru yaşayanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.”(Ahkâf Suresi/13 )
Doğruluk hayatın temel ilkesidir. Dünya hayatının güzel bir şekilde geçirilmesine vesiledir. Doğru sözlü olmayanların, işlerinde doğru çalışmayanların aile yaşantısında doğru davranışlar sergilemeyenin sonu hüsranlıktır.
İş hayatında doğruluk ilkesi ışığında çalışmamak kul hakkını ihlal etmek demektir. Bizlere verilmiş olan memuriyet, bütün milletimizin bir emanetidir. Yine ister devlet müesseselerinde, ister özel sektörde iş imkânı bulmuş isek bu bize verilen bir emânettir. Doğruluk ilkesi çerçevesinde çalışmamak ise emânete hıyanetlik etmektir.
Ticari hayatta doğruluk ise ticari canlılığın devam etmesinin en önemli sebebidir. Yalan üzerine bina edilmiş ticari hayatta, ne esnaf nede müşteri bir fayda elde edemez. Müşteriyi aldatan esnaf aslında kendisini aldatmış demektir. Aldata aldata en sonunda müşterisi kalmayan esnaf elbette iflas edecektir. Esnafı aldatan müşteri ise yine kendini aldatmış demektir. Özellikle borçlu olunan yerlere zamanında borçların ödenmemesi sebebiyle esnaflar mağdur olmakta ve nice küçük müesseseler bu şekilde kapanmak zorunda kalmaktadır. Buda küçük esnafın yok olmasına sebep olmaktadır. Peygamber Efendimizin bir hadisini hatırlamakta fayda var. Efendimiz “bizi aldatan bizden değildir” buyurmaktadır.
Arkadaşlık ilişkileri ise yine doğrulukla sürdürülebilmektedir. Yalancılarla arkadaş olmak istemeyiz. Doğru sözlü olmayanların zararlarının mutlaka bir gün bize dokunacağını çok iyi bilmekteyiz. Bu sebeple bizde arkadaşlık ilişkilerimizde doğruluktan asla taviz vermeyeceğiz. Çünkü, Müslüman kendisi için istediğini Müslüman kardeşi için isteyendir
Doğruluk emin olmak ve güvenilir olmak demektir. Yalancıdan emin olunmaz, yalancının asla güvenirliği yoktur. Efendimiz bir hadislerinde Müslüman’ı şöyle tarif etmektedir. “Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.”
“Budur benim hayatta beğendiğim meslek, sözün odun gibi olsun doğrun tek.- M.Akif Ersoy
“Cümleler doğrudur sen doğru isen, Doğruluk bulunmaz sen eğri isen.”- Yunus Emre
“Doğru olan şeyi görmek, fakat bunu yapmamak cesaretsizliktir.”- Konfiçyus
“Doğruluk, hertürlü şartlar altında meyva verir.”- Schiller
“Eğri olanın gölgesi de eğridir.”- Hz.Ali r.a.
“Hiçbir miras, doğruluk kadar zengin değildir.”- Shakeaspeare
“Yanlışlık fare deliğinden geçer, doğruluk kapılardan sığmaz.”- Bernard Shaw
Gibi daha nice binlercesi edebiyat ve güzellikler dağarcığında bizlere hitabe der.
Yazımızı yine Kemâli’nin birkaç dörtlüğü ile bitirelim:
•Eğri ile doğru, ayrı iki kutup,
Haktan gelen çağrı, rehber olan kitap,
Yanar garip bağrı, feryat ile hitap,
Sînede ki ağrı, insan kalır bîtap.
•Eğriden medet bekleme,
Günaha günah ekleme,
Yalan söyleyip tekleme,
Hesap günü emekleme.
•Eğri olan tez kırılır,
İkaz edersen darılır,
Menzile nasıl varılır,
Yalanlarla yer yarılır.
SEN DOĞRU OL, EĞRİ BULAMAZSIN!..