“Ego” cuğum! Sen Bir “Köle” sin…
Ego sadelik sevmez. Mütevazı olmaktan nefret eder. Başkalarını ötekileştirmeye niyetlenen, her konuşmayı hakaret bilen, ikna olmayan, kibirli, gururlu, kendisini sevdiğini zanneden bir bilinçtir. Aynı zamanda haksız görülmeyi nefsine yediremeyen, baş kaldırışı asice, savunduğu ise sadece nefsidir, kibridir, gururudur…
Kurduğu arkadaşlıklar menfaat içerikli, sahtedir.
Ne kabullenmeye yeltenir hatalarını, nede ötekinin hatasını kabullenir. Ego mükemmeldir, hata yapmaz, hep onay alır, önemsenmek ister ve onay almak, sevilmek, beğenilmek için iletişim kurar. Ben buyum demeyi çok sever. Yalancıdır aynı zaman da.
Olmayanı olmuş gibi göstermekten zevk duyar. Daha çok olmak istediğinin hayalini anlatır aslında. Ne olmak istediği odur, ne de istediği olmaktır gerçek bilinci. İki anlamda kaybolur ego için. Yorulmayı sevmez, rahatına düşkündür.
İç sarsıntıların merkez üstünde deprem olurken de korkusundan ölür. Ne teslim olur duygularına, ne teslim eder duygularını.
Mutlu görünür ama içi kan ağlar. Kendisine ve duygularına yabancıdır bu yüzden. Kendisine güvenen, ama güvendiğine(!) hiçbir zaman inanmayan bir yığındır. İç çatışması “artık kendine güven” dir.
Sadece kendisine değildir güvensizliği, kimselere güvenmez şişirilmiş benliği.
Hele olumsuz düşünmesi stresin hayatına yadsımasına davetiye çıkarır. Sisli bir şuuru vardır. Genç bir delikanlı gibi görünür ama çok yaşlıdır. Ama kendisi buna ne inanır ne inanmak ister.
Ego; köleliktir aslında. Nefsin köleliğidir.
Başarıyla, malla, şan ve şöhretle mutluluk satın almaya çalışır. Hep daha fazlasını ister, elde ettikçe de mutsuzlaşır.
Acizdir bu yüzden. Zaten en acizler bu güruhtan çıkmaz mı?
Kötü duygularını kendisine tanrı edinen kimseyi gördün mü? Şimdi ona sen mi vekil olacaksın? (FURKAN/43)
Öteki bende hep mütevazıdir. Nefsi erimiştir benliğinde.
Ne nefsine köledir, ne de kimseyi köle eder kendisine. Büyük âlimler ve büyük zatlar “ben bilinci” ni en alt seviyeye indirmek için uğraşırlar. En çok sevilenler, kendi nefislerini başka kişilerin nefsine tercih ettiği için sevilirler. En önce insan, sonra ben derler ve değer görürler.
Ahlaki değerleri yüksek olan insanlar, yüksek bilinç ile özdeşleşmiş insanlardır. “Ego bir buzdağıdır. Onu erit. Onu derin sevginin içinde erit, böylelikle o kaybolsun ve sen okyanusun parçası haline gel” demez mi zaten Osho.
Aslında ego bize lazımdır. Hayatta ilerlememiz egoya bağlıdır. Egoda gurur vardır özsaygı vardır. Bizi biz yapan egolarımızdır. Makul sınırlarda egomuzu eğebilirsek insanları anlamamız ve onlara yardım edebilmemiz daha çok kolaylaşır. Yanlız kişilerin egosuna saldırmak gibi hatalara düşmemeliyiz.
İkili ilişkilerde ki iletişim kanalları egolar yüzünden tıkanır. Ve kimse kimseyi anlamaz. Kişilikler hedeflendiği için sorunlar çözülemez. Egonun merkezi kendisi ve kendine ait dünyası olduğu için herkesin kendi merkezinde olmasından hoşlanır ama karşısındakinin hoşnutsuzluğunu düşünecek hoşnutluğa da sahip olamaz. Bundan yola çıkarak da egolarımızı eğitmeliyiz.
Aslına bakılırsa ego insan için yükten başka bir şey değildir. Ego;
1) Başkalarına daima güceniktir.
2) Övgü ve onay almak için enerji harcar.
3) Kendisini savunmak için enerji harcar
4) “En iyisi ben olmalıyım” der, strese girer.
5) Hayatı tam anlamıyla yaşadığını zanneder ama yaşayamaz.
6) Hep özlem duyar huzura, ama bulamaz.
Ego ne zaman şandan şöhretten, onay almaktan, ben üstünüm demekten, ben haklıyım demekten vazgeçerse, işte o zaman benliğini benliğinde eritir ve bu dünyada var olan nefsini ölmeden önce öldürür...
Emegine ve Yüreginize Saglik Hasret Kardesim,rabbim kaleminize kuvvet versin,begeni ile okuyorum Makalelerinizi,selam ve dua ile.....
Ocak 2nd, 2011 at 00:33