Eğitimde Kaliteyi Yakalamak
“ Eğitimde kaliteye ulaşmanın gerekli şartlan yerilmeden başarı elde edilemez.. Kaliteli meslek, kaliteli hizmet ve kaliteli ürüne ulaşabilmenin temelinde eğitimin kalitesi yatmaktadır. Başarılı olma Kaliteli eğitimle başlar, kaliteli eğitimle biter. Eğitim sürecinin en önemli boyutu eğitim kalitesidir. Eğitim kalitesi ise eğitime tabi tutulmuş kişilerin, kendi eğitimleri ile ilgili bilgi, beceri ve davranışlarıyla toplumun ihtiyaç ve isteklerine beklenen düzeyde ve derecede cevap verebilmesidir.
İyi eğitilmemiş, kaliteli meslek sahibi olmamış insan gücüyle kaliteli hizmet ve kaliteli mal üretmek mümkün değildir. İyi yetişmemiş bir teknik personelle herhangi bir fabrikada kaliteli mal üretmek mümkün mü? İyi yetişmemiş bir sağlık personeli ile hangi kaliteli sağlık hizmeti sunulabilir? Buna benzer konularda misaller daha da çoğaltmak mümkündür. Günümüzde bütün dünya eğitimde kaliteyi yakalamak için yoğun bir çaba sarf etmektedirler. Çünkü eğitimde en iyi kaliteyi yakalayan milletler kaliteli gelişmeyi de yakalamış demektir.
Toplam Kalite Yönetiminde hedeflere ulaşmanın ve başarının temelinde eğitim yatmaktadır. Başlangıçtan sonuna kadar kalite yönetimi zincirinin esasisini iyi eğitilmiş personel oluşturmaktadır. İşi doğru ve sağlam yapacak, hatayı ortaya çıkmadan önleyecek, ürünü sıfır hata ile üretecek eğitilmiş insandır.
Eğitim süreci içerisinde öğrencilere bilimsel araştırıcılık, mesleğinde yenilikler kazanma ve kendisini devamlı ilerlemeye iten hamleci bir ruh verilmelidir. Bu hamleci ruh ilerlemenin, eğitim, ürün ve hizmetlerde kaliteye ulaşmanın itici gücüdür.
BAŞARI DA ÖĞRETMEN FAKTÖRÜ
Eğitimde başarının ve kalitenin baş aktörü öğretmendir. Verimlilik öğretmenin niteliği ile orantılıdır. Nitelikli öğretmen yetiştirmek kaliteyi yakalamak isteyen ülkelerin öncelikli işi haline gelmiştir. Eğitimde kalite, verimlilik ve etkinlik profesyonel öğretmen kadrosunda, öğretmenlikte profesyonel meslek kalitesi ise bilimsel esaslara dayalı öğretmen yetiştirme modelinde düğümlenmektedir. Çünkü her alanda hizmet kalitesinin yükseltilmesi, mesleki kalitenin yükseltilmesine bağlıdır.
Öğretmenlik formasyonunu tam alamamış bir öğretmen öğrencinin ruh dünyasına nüfuz ederek kafasına gerekli bilgileri yerleştirmesi mümkün değildir. Bunun için öğretmenin, psikoloji, sosyoloji, eğitim tarihi, eğitim psikolojisi, eğitim sosyolojisi, ölçme, değerlendirme, eğitim metotları, eğitim programlan, eğitim teknolojisi, psikolojik danışma ve rehberlik gibi pedagojik formasyon derslerini yeterince almış olmaları gerekir.
Toplumsal ideali, kültürlü, mesleğinde yeterli, araştırıcı ruhlu ve ahlaklı insan yetiştirmede öğretmen bir numaralı etken kişidir. Fakat bunun için önce öğretmenin kendisi iyi yetişmeli ve mali yönden tatmin edici ücret verilerek kendisini tamamen mesleğine vermesi sağlanmalıdır. Öğretmenin tek düşüncesi eğitim olmalıdır.
Öğretmenlik mesleği cazip bir meslek haline getirilmelidir, öğretmen yetiştirme düzeni lisans sonrası eğitim akademileriyle mesleki eğitimleri verilmek üzere yeniden yapılandırılmalıdır. Öğretmen ve öğretim üyelerinin sayı ve nitelikleri artırılarak, başarılı ve üstün yetenekli öğrencilerin bu alana yönlendirilmesi sağlanmalıdır.
Öğretmenin kendini tamamen eğitime verebilmesi ve mesleği ile ilgili yayınları temin edebilmesi için yeterli bir ücret alabilmelidir. Aynı zamanda yeterli ücret öğretmenin toplumdaki sosyal statüsünü de koruyacaktır. Geçim sıkıntısı nedeniyle ek işler peşinde koşan öğretmen mesleğine kendisini tamamen veremediği gibi toplumdaki saygınlığım da yitirmektedir. Buna dayalı olarak zeki ve öğretmenliğe kabiliyetli öğrencilerin meslek seçiminde öğretmenlik mesleğine tercih edilmeye zorlanması şarttır.
EĞİTİM MİLLİ VE İNSANİ OLMALI
Ayrıca öğretmen eğitimdeki yenilikleri takip etmelidir. Dünyada eğitim konusundaki yenilikler hizmet içi eğitimlerde öğretmene tanıtılmalı ve bu yeniliklere adaptasyonu sağlanmalıdır. Ülkelerin öğretmen yetiştirme politikası ile uygulama arasında köprü görevi yapan öğretmen eğitimi programı ayrıntılardaki bazı farklılıklara rağmen başlıca üç boyutta yoğunlaşan derslerden oluşmalı. Bunlar sırasıyla genel kültür, alan kültürü ve öğretmenlik meslek eğitim bilgisidir.
Gerçek bir eğitim programı, çocuklara milli birlik duygusu ve ideal vermelidir. Bu duygu ve ideal çocukta bir hamleci ruh meydana getirerek, eğitim kalitesini artıracağı muhakkaktır. Bunun için eğitim ve öğretim programları milli kültüre uygun olmalı ve bulunduğu toplumun bünyesine, örf ve adetlerine ters düşmemelidir. Her millet, çocuğunu kendi değerleri içinde yoğurarak geleceğe hazırlamaya çalışır. Milletler varlığının korunmasında eğitimin değerini ve yerini çok iyi bildiğinden genç nesilleri tarihine, kültürüne ve kendi aslına yabancılaştıracak zararlı etkilere karşı büyük bir duyarlılıkla korumaya önem verir.
Türkiye'de geleneksel okul anlayışı otorite kaynaklı ve öğretmen-yönetici merkezlidir. Bu durum, bu anlayış içerisinde okutulan kitapları ve oluşturulan programları değişmez harfi harfine uyulması ve uygulanması gereken bağlayıcı ve baskıcı unsurlar haline getirmektedir. Bu şekilde eğitim anlayışıyla yetişen bireyler, her türlü orjinallik ve yenilikçilikten uzak, taklitçi ve takipçi bir birey haline gelmektedir. Öğretmen, öğrencilere kendi kendine araştırma tekniklerini öğretmeli ve araştırıcılık, yenilikçilik ruhunu sürekli aşılamalıdır. Araştırıcı ve yenilikçi olmaya alıştırılmalıdır.
Devamlı değişen dünyada eğitim program ve metotları da yeniliklere uygun hazırlanmalıdır. Bilimin kural ve kanunlarına aykırı düşen bir eğitim programı kişileri istenilen hedefe ulaştıramaz ve çağdaş olmaktan uzak kalır. Teknolojik gelişmelere ayak uydurmalıdır. Eğitim Programı kişinin yetiştirilmesinde bir hedef tayin etmiştir. Kişiyi ne yapma istiyorsa o bilgileri verir. Kişinin hedeflenen yetişmesine katkıda bulunmayan lüzumsuz ve faydasız bilgiler, eğitim programlarından çıkarılır. Böylece öğrenciler, faydasız ve lüzumsuz bilgilerin hamalı yapılmamış olur. Bunun için Hz. Muhammed: "Allah'ım, fayda vermeyen bilgiden sana sığınırım” diye dua etmiştir.
EĞİTİMDE KALİTE ESAS OLMALI
Her toplum kalkınmak ve sosyal refaha kavuşmak ister. Kalkınmak ve sosyal refaha kavuşmak ancak eğitimde kaliteyi yakalamakla olur. Bunun için eğitim programları kaliteyi hedefleyerek hazırlanmalıdır. Eğitim programları kaliteli eleman yetiştirmeyi amaçladığı takdirde üretimde kalite ve verim de artacaktır. Bunun için öğretim programları öğrencilerin kabiliyet ve kapasiteleri ölçüsünde mesleklerinde geliştirilmelerini, böylece istihdam alanlarına kaliteli eleman yetiştirmeyi amaçlarlar.
Öğrenciler, kabiliyet ve kapasitelerine göre sınıflandırılmalıdır. Öğretim programları gruplanan kabiliyetlere uygulanmak üzere hazırlanmalıdır. Böylece öğretim öğrencilerin kapasitelerine de uygun olacaktır. Kabiliyet, eğilim ve kapasitelere uygun yapılan eğitim ekonomik ve verimli olacaktır.
Eğitimde fırsat eşitliğini sağlayarak toplumun her kesimini eğitim hizmetlerinden yararlandırmak, demokratik rejimlerin temel hedeflerinden birisidir. Her fert, yeteneklerinin geliştirilmesine imkân sağlayacak bir eğitim düzeninden yararlanmalıdır. Eğitim görme sadece bir grubun, bir sınıfın hakkı olmamalı, batıdan doğuya, şehirden köye kadar bütün yurt kadını, erkeği, çiftçisi, hamalı ile her birey eğitimden payını almalıdır. Fırsat eşitliğinden uzak bir eğitim sistem ve programı adaletli olmadığı gibi toplumun genelini kaliteli bir eğitime kavuşturması da mümkün olamaz.
EĞİTİM BEŞİKTEN MEZARA KADARDIR
Öğrenciler hür ve bilimsel bir düşünce ile yetiştirilmelidir. Bilimsel düşünce öğrenciyi yalnızca bilgiyle donatan, ona bilgi yükleyen değil, bilgilenme sürecinde öğrenciyi öğretmenin otoritesinden bağımsız kendi başına düşünmeye, eleştirmeye, yorumlamaya, yani okuduğunu, söyleneni anlamaya yönlendiren bir eğitimle gerçekleşir. Ezberci öğretimden modern eğitim sistemleri hızla kaçmaktadırlar. Bu öğrenme tarzına eğitim programlarında da yer verilmemelidir. Öğrenciye öğretmen rehberliği ile kendi başına öğrenme alışkanlığı kazandırılmalıdır.
Mevcut eğitim sistemleri sınavı öğrencinin önüne bir gayeymiş gibi getirip koymuştur. Bazı öğretmenlerin bunu öğrenciye esas hedefmiş gibi göstermeleri de yanlıştır. Öğrenci sınavı değil kendi hayatında kullanabileceği faydalı bilgileri öğrenmeyi amaçlamalıdır. Eğer öğrenmeyi amaçlarsa sınavda da kendiliğinden başarılı olur. Öğrenci ye esas amacın öğrenme ve beceri kazanma olduğu öğretmenlerce aşılanmalıdır. Müfredat programlan da ezberciliği değil, öğrenmeyi hedeflemelidir.
Öğrenilin şeyler uygulama sahasına geçirilemediği takdirde öğrenci beceri kazanamaz ve öğrendiğini unutur. Bilhassa meslek eğitiminde öğrenilenlerin pratik sahada uygulanması gereklidir. Bunun için okulda öğretilenin uygulaması labratuvarlarda ve işyerlerinde öğrenciye yaptırılmalıdır. Staj adı altında yapılan uygulamalara daha çok yer vermelidir. Bilgisayar, Internet, bilgi erişim ve işleme araçları ve benzeri teknolojiler modern eğitimin vazgeçilmez araçları haline gelmiştir. Öğrenmede teknolojiye kapıların açılması ezberi ve sınav amaçlı öğrenmeyi de önler. Teknolojinin amacı öğrenciye öğrenme hedeflerini vermek, onu kullanılan teknoloji ile bilgiye ulaştırmak ve öğrencinin bilgiyi işleyerek kendi ihtiyacı olan formlara dönüştürebilmektir.
Eğitim sürecinde okul idaresi ve öğretmenler öğrencilerin eğitimleri konusunda sürekli işbirliği yapmalıdırlar. Bu işbirliği başarıyı ve eğitimdeki kaliteyi yakalamada önemlidir. Okullarda psikolojik rehberlik ve danışma birimleri yeterli değildir. Bu sebeple öğretmenin ve idarenin bu boşluğu doldurması lazımdır. Başarıya ve isabetli meslek seçimine iyi bir rehberlikle kavuşulabilir. Öğrenci sorunları tespit edilip çözümlenmelidir.
Artık dünyada "hayat boyu eğitim" slogan haline getirilmiştir. Çünkü bir insanın sadece gençlik çağında öğrendiği bilgi ve becerilerle mesleğini hayatının sonuna kadar götürmesi mümkün değildir. Ömür boyu eğitim , Hz. Muhammed'in "Beşikten mezara kadar ilim tahsil ediniz" tavsiyesi ile daha o zamanlar dinde ki yerini almıştır.
EĞİTİM HAYATLA BÜTÜNLEŞMELİ
Eğitim-İnsan gücü-istihdam ilişkisinin sağlıklı bir dengede olabilmesi için okullarla işyerlerinin işbirliği yapması şarttır. Sanayinin ve işyerlerinin hangi çeşit ve hangi standartlarda meslek mensuplarına ihtiyacı olduğunu okulların işyerlerinden tespit etmesi ve ona göre, ihtiyaç ölçülerinde okullarda elemanları yetiştirmesi lazımdır. Uygulamalı eğitimin işyerlerinde yapılabilmesi için de bu işbirliğinin yapılması şarttır.
Meslek seçiminin kabiliyet ve yeteneklere uygun olması başarı, verimlilik ve kaliteyi artırır. Kabiliyet ve yeteneğine uygun meslek seçimi yapamamış kişilerin sevmedikleri mesleklerin eğitimini alması insan gücü israfı olduğu kadar eğitimde başarısızlığa, kalitesizliğe ve mezuniyetten soma da kendi mesleğinde çalışmama gibi kötü neticelere yol açar.
Çocuğun doğumundan itibaren bir gelişim dosyası tutulmalıdır. Bu dosyada çocuğun fiziki ve ruhi gelişimi, kabiliyetleri, yetenekleri, başarıları, eğilimleri, hangi mesleğe yatkın olduğu gibi hususları sürekli izlenerek tespitler belgeler halinde bulundurulmalıdır. Bu tespitlerde aile, okul ve sağlık kuruluşları işbirliği yapmalıdır.
Zamanı iyi kullanmak, boş zamanlan eğitici faaliyetlerle geçirmek, hobi alışkanlığım elde etmek eğitime önemli bir katkıdır. Zamanı faydalı işlerle değerlendirmek sürekli eğitim ve yetişkin eğitiminde de çok önemlidir. Boş zamanlarını okuyarak geçirmek, güzel sanatlarla uğraşmak, mesleki gelişimim sağlamak veya üretici faaliyetlerde bulunmak eğitim kalitesine en Önemli katkıdır.”
( Araştırma ve Alıntılar: Prof. Dr. Fahri Kayadibi- Kaliteli Eğitimin Üretime Katkısı)