Egemen Güçlerin Savaş Psikolojisi
Bazıları insanların kuzu, bazıları da kurt olduğuna inanır, hatta daha ileri giderek kendi görüşlerini destekleyecek uygun kanıtlarda bulabilirler. İnsanların kuzu olduğunu ileri sürenlerin şunları belirtmeleri yeter:kendileri için zararlı olsa bile, insanlar onlara söylenenlerden kolaylıkla etkilenebilirler; belli bir inançla söylenen, kaba kuvvetle desteklenen her şeye inanırlar. Bu durumdaki insanların çoğu,kendilerini kandırmak için korkutucu yada tatlı bir sesle konuşanların karşısında kendi isteklerinden vazgeçmeye hazır,kolaylıkla etkilenebilen,yarı uyanık çocuklara benzerler.
Diktatörler kendi düzenlerini oluştururken insanların kuzu olduğu fikrine inanmışlardır,
dahası insanların kuzu yada koyun olduğu, bu nedenle kendileri adına karar verecek önderlere gereksinme duydukları inancı yüzünden önderler de şuna inanmışlardır: Kendileri,
insanlara istediklerini verdiklerinde-acı olsa da- ahlaksal bir görevi yerine getirmekte,
insanların omuzlarından sorumluluk ve özgürlük yükünü almaktadırlar.
Katiller,yaptıklarının soylu bir davranış olduğunu kanıtlamak için masallar uydurmak zorunda kalıyorlar.Koyunların çoğunun kendileri gibi davranmalarını sağlamak için kurtlar,özgürlüklerinin tehdit edildiğini,mayınlanan kendi insanlarının çocuklarının,ırzına geçtikleri kendi kadınlarının,çiğnenen onurların öcünü aldıklarını söylüyorlar.
Ulusların düşmanlarını yok etmek için en yıkıcı güçleri kullanmayı tasarladıkları,
kendilerininde bu yıkımda yok olacaklarını bilmelerine karşın vazgeçmedikleri günümüzde,bu sorunların yanıtları büyük bir önem taşıyor.
Savaşlar,siyaset ve iş alanındaki önderlerin toprak kazanmak,doğal kaynakları ele geçirmek,ticari çıkarları sağlamak amacıyla aldıkları kararların sonucunda çıkar.
Sivil yaşamda bunlar olsa olsa kendi rakiplerini yok edebilecekken,güçlü ve ahlaksal bağı olmayan egemen devletlerden oluşan dünyamızda tüm insan ırkını ortadan kaldırabilirler.
Savaş açmak için nasıl silahlar ve donanım gerekliyse,milyonlarca insanın yaşamlarını tehlikeye atmaya ve katil olmaya sürükleyebilmek için de nefret,öfke,yıkıcılık ve korku gibi tutkular gereklidir.Özellikle egemen devletler, stratejilerinde yer alan bu tutkuları kullanmayı alışkanlık edinmişlerdir.
Ölüm sevgisi,hastalıklı narsisizim ve birlikte yaşayan insanlar arasındaki kandaşla cinsel ilişki saplantısı insan eğilimlerinin en kötü ve en tehlikeli temelini oluşturan üç olgudur.Bu üç eğilim birleşerek insanı yıkmak için yıkmaya,nefret etmek için nefret etmeye götüren çürüme belirtilerine götürür.
Tehdit edilme duygusu ve bunun yol açtığı tepkisel şiddet çoğu zaman gerçeklikten değil,insanın zihninin bulandırılmasından doğar;siyasal ve dini liderler düşman tarafından tehdit edildiklerine inandırarak yandaşlarında tepkisel düşmanlıktan doğan öznel bir karşı koyma duygusu oluştururlar.Bu tür bağımlılık olduğu sürece güç kullanarak ve kandırma yoluyla sunulan her şey gerçek kabul edilecektir.İnsanlar kendilerini tehdit altında hissederlerse,kendilerini savunmak için öldürmeye,yok etmeye hazırdırlar.Paranoya kuruntularından doğan öldürülme korkusunda da aynı mekanizma işler;
Engellemeden doğan saldırganlığa bağlı olan gıpta ve kıskançlık tan doğan düşmanlıklarda olanlarda farklı değildir.öç alıcı şiddet,göze göz dişe diş kuralına göre öç almak.
Sanayileşmiş ulusların ençok ezilen alt-orta sınıfları,ırksal ve ulusal duyguların odaklandığı
Sınıflar oldukları gibi,öç alma duygularının da toplandığı sınıflardır.Ağır ruh hastalıklarında öç alma duygusu yaşamın en yüce amacı olur.Üretme yeteneği körelir,inancın yıkılmasından doğan yıkıcılık da çok büyük düşmanlık duygusuna sebebtir.
Böl ve yönet,kaynakları sömür,yukarda arz ettiğim ,insan ırkına yakışmayacak bir şekilde,ırkını katlet, sömürgeci ahlak dışı Egemen güç olma arzun için!Önce Ülkeyi karıştır,sonra ülke halkını kurtarmaya geliyorum de,sonra o kurtarmaya çalıştığın halkı da katlet..Bu yöntem bence,Büyük Ortadoğu Projesinin Uygulama yöntemidir .
Ahlak dışı egemen devletlerce, bilinçaltı fütursuzca kullanılan , yok etmeye endeksli ülkem dahil diğer ülke insanlarını, güçsüz kılacakları savı ne kadar doğrudur?
Bu kadar değerli bilim adamının olduğu ülkemiz dahil diğer ülkelerde,ülke insanlarının içinde olduğu travmaları görecek bu travmaları tedavi edecek yöntemleri ve kullanılacak kitlesel teknolojileri gündemin ilk sırasına oturtan kurumlar varmıdır?
İnanmıyorum,ırkına ihanet etmiş,insanlığa işlenen suçların hiçbir gelişmiş sömürgeci ahlak dışı egemen devlete ve insanlarına mutluluk getireceği düşüncelerine inanmıyorum.