Ege’de Hayvancılık Şap’a Oturdu
ÖNCE yerli besicinin beli kırıldı.
Ürettiği hayvandan zarar edince yok pahasına hayvanını kesti.
Ardından dünyanın en pahalı etini yiyen Türk tüketicisinin cebi yandı.
Şimdi büyükbaş hayvan besiciliğinde yeni ve ciddi bir sıkıntı daha baş gösterdi.
Ege Bölgesi’nde şap hastalığı önü alınamaz şekilde büyüyor.
Ege’deki hayvan pazarlarında hayvan kalmadı.
Aydın, Çine, Dalama, Tire, Afyon, Uşak, Balıkesir, Isparta, Burdur, Kütahya pazarları kapandı. Şap, Ege’nin en büyük pazarlarından Ödemiş’i de etkilemeye başladı.
Saydığımız pazarlar Ege Bölgesi’nin hayvancılıkta en güçlü pazarları.
Sektörün önde gelenlerine göre, besici hayvanlarına şap bulaşmasın diye bu kez elindeki hayvanı kesiyor. Hayvan alımları da eldeki hayvanlara şap bulaşır korkusuyla durdu.
* * *
Öncelikle şunu söyleyelim. Şap hastalığı insana bulaşmıyor bu nedenle tüketici açısından paniğe gerek yok. Ancak büyükbaş hayvanları hızla zayıflatan, öldüren bu hastalık özellikle yerli besiciliğe vurulan son darbe olacak gibi görünüyor.
Türk tüketicisi şimdi bu hastalığın etkisiyle ithal ete uzun süre mecbur kalacak.
İthal ette yaşanan sıkıntılara daha önce değinmiş, yeterli kontrolün olmadığını, eti makbul olmayan hayvanların ucuz olsun diye ithal edildiğini yazmıştık.
‘Yerli besici’ bitiyor derken, artık bu cümle ne abartı ne de siyaset.
* * *
Küçük bir örnek; 2010 yılı başlarında pazardan 12-13 TL/kg arası besilik canlı dana alan büyük, küçük tüm besiciler 7-8 ay besledikleri hayvanı, işçilik, enerji, sağlık vb. giderleri karşıladıktan sonra bugün ithal et fiyatı olan 13-14 TL/kg’la rekabet ederek satmaya çalışıyor.
Mümkün mü ?
Sektörün önde gelen isimleri, kalanı korumak adına yerli üreticiyle bu farkın azalması için yerli üreticiye 1-2 TL/kg arasında desteklemelerin yapılması gerektiğini ısrarla vurguluyor.
İzmir Tarım Grubu sözcüsü , hayvancılık sektörünün tanınan ismi Hüseyin Özşenoğulları ithal kasaplık dana karkas gümrük vergilerinin 20-30 puan yükseltildiği takdirde, yerli üreticiyle ithalat arasındaki bu farkın azalabileceğini belirtiyor.
* * *
Dönelim şap hastalığına... Özşenoğulları bu konuda acil tarama ve denetleme yapılması gerektiğine işaret ediyor. Gece yarısı düzenlenen hayvan pazarları kesinlikle gündüzleri yapılmalı ve veteriner kontrolüne geçmeli.
Ege’de besiciliği yakın takip eden Teta Tarım Genel Müdürü Doç. Dr. Ömer Tömer’le de konuyu paylaştık.
Ömer Hoca, aşıların iyi çalışmaması ve hayvan nakillerinde kurallara uyulmaması nedeniyle şapın yayıldığını dile getirdi. Ömer Tömer, ayrıca yöre pazarlarına başka illerden hayvan getirilmesinin de engellenmesi üzerinde durdu.
Birçok konuda geç kalan Bakanlık, umarız bu kez hızlı ve kapsamlı şekilde harekete geçer.
Ne diyelim..
Hayvancılık sektörü zaten zor durumdaydı, şimdi Tarım Bakanlığı’nın hayvancılık politikaları tam anlamıyla şapa oturdu.
Eti pahalı satan markete “İtibar” cezası işe yaramıyor
TÜRKİYE’NİN yaptığı et itlahatına karşın marketlerdeki et fiyatları hala düşmedi. Özellikle işlenmiş et fiyatları el yakıyor.
Et ve Balık Kurumu’nun depoları tıklım tıklım ithal et dolu. Ancak market ve kasaplarda 25 TL’nin altında neredeyse kıyma yok.
Neden basit, daha önce de yazmaya çalıştık aradaki spekülatörler ve ithalat yapan bazı kuruluşlar trilyonları vurdu. Tarım İl Müdürlüklerinin bazı market temsilcilerini arayarak, ‘fiyatlarınızı düşürmezseniz sizi deklare edeceğiz’ dediğini öğrendik. Böyle bir şey yapacaklarından değil belki ama demek ki ellerinden başka birşey gelmiyor.
Son günlerde borsa coştu, kapasiteler arttı haberleri üst üste geliyor. Keşke bu iyi haberler vatandaşa inebilse. Marketlerde et ve diğer temel tüketim maddelerindeki fiyatlara bakıyor ve tek şey söyleyebiliyorum:
YAZIK BU HALKA...
blog
Ünsal Altınbaş İzmir trafiği için açıklamalarınız beni umutlandırdı. Ben de yıllardır, “Metro gelecek, ulaşım derdi bitecek”in siyasi bir söylem olduğunu düşünüyorum. Bu tezi anlatmaya, açıklamaya devam ederseniz İzmir için çok yararlı bir süreci de başlatmış olursunuz. Sizi desteklemeliyiz. Büyük bütçeli, uzun vadeli imalatlar, araclar sağlanırken, gunluk ulaşım gereksinimi ihmal edilemez,bir yol bulunmalı, kentli gereksinimi karşılanmalı. Bildiğiniz gibi New York, en gelişmiş, yaygın yeraltı treni ağına sahip etropollerdendir. Buna rağmen kentiçi ulaşımın problemleri yaşanır. New York’da 3 binden fazla tekli, iki katlı otobüs vardır. Kentiçi ulaşımda otobüsten vazgeçemezsiniz. Ancak düzen, konfor, eşgüdüm uyum sağlarsanız sorun değil, çözüm yaratabilirsiniz otobuslerle. Üzüntüm, gittikçe daha da çözümsüzleşen kentiçi ulaşım-trafik-otopark sorunlarının Metro’ya bağlanarak uyutulmasıdır