Ebed Müddet Devlet; Adalet, Hukuk ve Demokrasi
Adalet ahlâkının hâkim ve hukukun üstün olduğu medeni ve muasır ülkelerde siyaset; sadece müesses nizamı idame, kurum, kural ve ilkelerine sadık olarak, devlet ve milleti idare sanatıdır. Yegâne tanım ve anlatım budur. Zira kurucu unsur (milli mücadele kahramanları) devleti ebed-müddet yaşayacak biçimde ilkeli, onurlu ve ilmî temeller üzerine inşa etmiş;
Savaş görmüş, ıstırap ve zulmün her türlüsünü bizzat nefslerinde yaşamış, acının her türlüsünü iliklerine kadar tatmış insanlar olarak (Aziz Atalarımız, Şehit-Gazî Ceddimiz) Ülke ve milleti birlik, beraberlik, karşılıklı uyum (ahenk/tesanüd), anlayış, barış içinde, en iyi, ileri, çağdaş ve modern esaslarla yönetilip, huzur, özgürlük, güvenlik, refah, zenginlik ve mutluluk düzeyini yükseltecek norm ve kurumlar üzerine teşkil etmişlerdir.
Dolayısıyla sonra gelenlere düşen görev:
Rejimi, “doğru, dürüst, saydam ve adaletle” sürdürmek; İnsan hakları, adalet ahlâkı ve hukukun üstünlüğünü, yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığını mutlak surette korumak; Ayrıca, Millet İradesinin Devlet İdaresinde, “Hâkimiyet Kayıtsız ve Şartsız Milletindir” düsturu doğrultusunda devamını sağlayacak tedbirleri almaktır. Bu nedenle, bazı devletlerde seçim zamanlarında “iyi olan kazansın” denilir. Bu söylem kanaat önderleri tarafından açıklanıp yorumlandığında ortaya, (daha kapsamlı olmak koşuluyla) şöyle bir talep/tanımlama çıkar: “İyi, doğru-dürüst, namuslu, onurlu-sorumlu ve demokrat olan kazansın”!..
Küresel Adalet ve Evrensel Barış’ın temel şartı budur.
Bu temel kriter, başta “kuvvetler ayrılığı” umdesinin beher birey muhatapları olmak üzere; Seçimle gelen veya atanmış olan ve fakat millet adına, devleti idare makamında iştigal eden herkes için geçerlidir. Geçerlilik, erklerin karşılıklı ilişki, irtibat ve teatilerinde, bu kural ve “hayati kaideyi” her şeye rağmen gözetmelerine bağlıdır.
Evrensel gerçek ve siyasette uyulması zorunlu kaide odur ki;
Kifayetsiz muhterisler; Mağrur ve mütehakkimler; Denetim, takip, kontrol ve teftişten kaçanlar; Hesap vermekten kaçınanlar; Sadık/samimi, iyi, dürüst görünüp, gerçekte üçkâğıtçı, sahtekâr, riyakâr, yalancı-talancı, din tüccarı ve misyon taciri olanlar; Amansız hak gaspçısı, halk düşmanı ve şahsiyetsiz-haysiyetsiz ihanet yatkını, emanet hainleri olup; Bu ve benzeri güruhtan devlet memuru, millet temsilcisi ve emanet erbabı çıkmaz.
Emanete hıyanet kriptoların, dönme ve devşirmelerin karakteridir.
Şu halde: Devlet cihazında yedi gün 24 saat denetim, daimi teftiş, dikkat-takip, sürekli kontrol ve ilkeli koordinasyon şarttır. Demokrasi, hak, adalet ve hukukun gereği budur. Bunu ifa ve icra etmekle: Birinci derecede ana muhalefet, tarafsız ve bağımsız Yargı ve aynı şekilde “tarafsız ve bağımsız” TBMM memur ve mesuldür. Tamamı millet adına hareket eder, millete hesap vermeye mecburdurlar. Sadece ve ancak bu şekilde: “Hâkimiyet, kayıtsız ve şartsız Türk Milletinindir” emir, “kurucu unsur tarafından emanet/vasiyet” ilke hayat bulabilir.
Fakat 17 Aralık tarihinden itibaren ülkemizde (yargı, yasama ve yürütme arasında) yaşanan utanç verici olaylar açıkça göstermiştir ki; Türkiye’de kuvvetler ayrılığı ilkesi artık yoktur. Bunun yerine kaim (De’fakto) koyu diktatörlük rejimi ikame edilmiş olmakla; Cari erkler meşruiyetini yitirmiştir. Acilen Türk idare ve siyaset sisteminin demokratikleşmesi ve “Egemenlik kayıtsız şartsız Türk Milletinidir” düsturunun fiilen hayat bulması elzemdir.
Zira bu büyük, köklü ve şerefli milletin tarihinde insanlık dışılık, yolsuzluk, hak gaspı, rüşvet, iltimas ve hırsızlık yoktur. Dolayısıyla, benzer iddialar karşısında yargıya dur demek, Polisin elini tutmak ve adaletin yolunu kesmeye yeltenmek yanlış. Doğrusu halk adına hareket eden ve kuvvetler ayrılığı ilkesinin en önemli unsuru sıfatıyla “tarafsız ve bağımsız” hüküm ve hikmet sahibi Yargıya, Savcıya inanmak, itimat etmek, saygılı olmak ve güvenmek esastır.
Adalet Mülk’ün Temelidir; Mülk Devlet; Mutlak Malik ise: Adaletle, eşit haklar ve objektif hukukla yönetilen millettir. AKP’nin suçluluk sendromu'nun; "Ebed-Müddet Devlet" ilkesi, ideal amaç ve ülküsünü zedelemesine asla ve kesinlikle izin verilmemelidir!..