Düyun-u Umumiye Dönemi…
AKP iktidarı, ekonomimizi tam anlamı ile batırmıştır. Cumhuriyetten ve hatta Osmanlı’dan bu yana sahip olduğumuz varlıkları, haraç mezat (ve genellikle yandaşlara) satmıştır. Şimdi de, geri kalan varlıklarımızı; daha rahat satabilmek ve (zorlukla kredi bulabildiği için) rehin etmek için, Varlık Fonu’na devretmiştir. Yeni bir Düyun-u Umumiye dönemini başlamıştır.
1- Önce, Türkiye’nin içine düşürüldüğü, vahim tablo ile ilgili bazı bilgileri hatırlatmak istiyorum;
- a) 2002 ile 2016 arasında, kredi borçları 147 misli, kart borçları da 19 misli artmıştır. Takipteki borç tutarı 65 milyar TL olmuştur.
- b) Bankaların 2016 yılı faiz gelirleri toplamı 195 milyar TL’dir.
- c) İşsizlik zirve yapmıştır. 7 milyonu aşmıştır. (OECD içinde 39 ülke içinde 5’inciyiz.)
- d) Doğalgazda, dışa bağımlılık oranı yüzde 99; petrolde yüzde 93 olmuştur. Tüm enerjide oran yüzde 76’dır. Enerji üretiminde kamu payı, yüzde 70’ten yüzde 25’e düşmüştür.
- e) 141 yılın toplam ithalatı 2,4 trilyon dolar; ihracatı ise 1,6 trilyon dolardır. Açık, 773 milyar dolardır. Ödenen faiz tutarı 433 milyar dolardır. Bu yılın açığı da (2016) 33,7 milyar dolardır. Dış borç 417 milyar dolara yükselmiştir. Bu arada 80 milyar dolarlık özelleştirme yapılmıştır.
- f) Yolsuzlukta 176 ülke içinde 75’inci sıradayız. TOPLUMSAL İNOVASYON liginde 38/15; kadın erkek eşitliğinde 130/144; hukukun üstünlüğünde 99/113; Bloomberg’in araştırmasına göre, yatırımda, en riskli ülkeyiz.
- g) Bugüne kadar, Suriyeli mültecilere, (kendi ifadelerine göre) 25 milyar dolar harcanmıştır.
- h) Reklamı yapılan tüm büyük yatırımlar (Osman Gazi ve Y. Sultan Selim Köprüleri, Avrasya Tüneli, 3. Havaalanı vs.) birer kara delik olmuştur. Her gün, milyonları yutmaktadırlar.
2- İşte “Varlık Fonu” diye yutturulmak istenen Düyun-u Umumiye Fonu’nun gerekçesi; bu vahim iflas tablosudur. Ve bu yolla, 80 milyonun hakkı, tek bir kişinin keyfine bırakılmaktadır. Sarayın “örtülü fonu” haline sokulmaktadır;
- a) Fon hiçbir denetime (TBMM, Sayıştay, Hazine ve diğer denetim birimleri) tabi değildir. İhale mevzuatına, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrolü Kanunu’na, Kamu Yönetimi ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’a, uyulmayacaktır.
- b) Bir gelir girişi yoktur. Sadece, rehin ve satış işlemlerine konu edilecektir. Bütçe açığını daha da artıracaktır.
- c) Yönetim, Sarayın danışmanlarına bırakılmıştır. Bunların ne kadar başarılı oldukları (?) THY ve Türk Telekom bilançolarından bellidir. Astronomik zararlara sebebiyet vermişlerdir.
- d) Özelleştirme kapsamında, 21 devlet kuruluşu; 606 gayrimenkul; 49 tesis; 2 liman; 10 otoyol; 2 Boğaz köprüsü; şans oyunları lisans hakkı vs. mevcuttu. AKP bunları satamadı. Şimdi Varlık Fonu yutturmacası ile borçlara karşılık gösterecektir. Böylece; Ziraat Bankası, Halkbank, Çaykur, Türkiye Petrolleri, PTT, BOTAŞ, Türkiye Jokey Kulübü, İzmir Limanı, Borsa İstanbul, Türksat, Türk Telekom hisseleri, Eti Maden vb. çok önemli kurumlar, denetim dışı kılınmıştır. Savunma Sanayi Destekleme Fonu’nun 3 milyar TL’sına el konulmuştur. Ve bunların yönetimi; sadece yandaş ve saray danışmanı oldukları için, 5 kişiye, “sınırsız sorumsuzlukla” verilmiştir. Tüm kurumlar, devre dışı bırakılmıştır. Çiftlik gibi yönetme düzeni kurulmuştur. Korkarım ki, “İşsizlik Fonu’na da” el atılacaktır.
Görülüyor ki, Ülkemiz iflas durumundadır. Ekonomi çökmüştür. Dış borç bulunamamaktadır. Buna rağmen; hala Kanal İstanbul gibi, fizibilitesi yapılmamış projelerin peşinde koşulmaktadır. Yeni kara delikler üretilmektedir.
Şüphesiz, bu arada, referandum kampanyaları için de para gerekmektedir. Bu kadar pahalı ve çok sayıda miting için, ciddi rakamlar bulunmalıdır.
Nasıl olsa, OHAL var. Tüm hukuk yolları kapanmış, keyfi yönetime zemin hazırlanmıştır. Ülkenin geleceği, evlatlarımızın varlıkları satılacakmış? Ne gam? Yeter ki EVET çıksın. Tek Adam Yönetimi gerçekleşsin...