Duyarsızlığımız Alabildiğine Sürüyor
Yıllar yılı yazıyoruz, çiziyoruz, biz söyleyip, sadece biz dinliyoruz.
Ne yazık ki, bir kez daha toplum olarak ne kadar duyarsız olduğumuzu yazacağım.
Her şeye kulak tıkıyoruz. Hep bir başkasının bizim adımıza mücadele sergilemesini bekliyoruz.
Hiç birimiz elimizi taşın altına koymaya cesaret edemiyoruz.
Yani toplumsal duyarsızlığımız, alabildiğine sürüyor.
Bu kaçıncı defadır inanın ben de unuttum, ama Bandırma cadde ve sokaklarında gıda maddeleri hâlâ açıkta satılmaya devam ediyor.
Ekmek... Yıkanamayan, temizlenemeyen en önemli gıda tüketim maddesi.
Ekmeksiz sofraya oturmuyoruz.
Böylesine önemli bir gıda maddesi, bugün çağdaşlaşma yolunda önemli adımlar attığımız iddiasında bulunduğumuz Bandırma’daki satış noktalarında, üst üste konulan iki üç sandığın içerisinde, tozun toprağın arasında vatandaşın midesine gidecek yolculuğun başlangıcında, mikrop yuvası olarak satılıyor.
Hep sormuşumdur, bu kentte böylesine büyük bir duyarsızlığa dur diyebilecek bir Allah’ın kulu yetkili bulunmaz mı?
İnsan sağlığı ile ilgili olarak yetkililer bu kadar mı duyarsız Allah aşkına?
Bu insanların sağlığını böylesine riske atanlarla mücadele etmek çok mu zor?
Ya da ilgili birimler bu kadar mı korkak, bu kadar mı cesaretsiz?
Maalesef, EVET!..
Bakın Bandırma’da ekmeğe hafta başında yüzde 33.33 oranında zam geldi.
İşçiye, memura yüzde 5 zam ya-panlar, yüzde 33.33 gibi yüksek sayı-labilecek bir zamma tepkisiz kalıyor.
Hadi onlar duyarsız kalıyor, ya bizler!.. Bizler yeterince duyarlı davranabiliyor muyuz?
Ne gezer?
Bekledim acaba kaç siyasi ya da sivil toplum kuruluşu tepki gösterecek diye!.. Bir tek DSP’den tepki geldi.
Ekmek zammına vatandaşın tepkisi ne diye, arkadaşlar sokak röportajı yapmak istediler de, vatandaşlar konuşmaktan kaçındılar iyi mi?
Eee, bize de müstehak doğrusu.
Biz böylesine tepkisiz ve duyarsız olduğumuz müddetçe, tepemize de!..