Duy Sesimi Gül Kokulu Muhammed
Bismillahirrahmanirrahim... Rahmet ve sevgi peygamberi, çağlar üstü örneklik, evrensel rahmet, gönüller fatihi, insanlığın iftihar tablosu, ahlak abidesi, hicret süvarisi, alemlere rahmet, merhamet ehli, yetimler yetimi Efendiler Efendisi gül kokulu Muhammed (sav) duy sesimi. Sıfatların saymakla bitmez, saymaya çalışsam ömrüm yetmez. İnsanların içindeki insan üstü varlık neler yaşıyoruz bize bıraktığın dünyada haberin var mı? Neler çekiyoruz? Dünyevi menfaatlar sarmış her bir yanımızı, gözümüzü hırs ve iktidar arzusu bürümüş. Unutmuşsuz kimin ümmeti olduğumuzu? Şimdi düşünüyorum da sana layık olmadığımızı, olamadığımızı yüreğim yanıyor. Evet hiçbirimiz senin gibi olamayız. Zaten imkansız dedikleri de bu olsa gerek. Ama sana layık olabilirdik, en azından bunu başarabilirdik. Yapamadık. Şimdi kalemimden kağıdıma dökülen her cümleyi, her kelimeyi, her harfi duyacağını ümit ediyor ve içimdekileri senle paylaşarak hem sahabelerin gibi senle biraz dertleşmek istiyorum hem de bir gönül borcunu ifa etmek.
Sen peygamberlikten, bu davadan vazgeçmen istendiğinde "Vallahi bir elime güneşi, bir elime ayı koysanız ben davamdan vazgeçmem." diyen biriydin Efendim. Şimdilerde bırak inandığı değerlere saygı duymayı, insanlar kendilerine saygı duymayı unutmuş. Bir ecnebiyle evlenildiği ve o dinimize kazandırıldığı için sevineceğimiz yerde bir müslüman daha kaybettiğimiz için en azından bazılarımız ağıtlar yakıyoruz. Gerçi o bu yaptığıyla "La ilahe illallah Muhammeden Resulullah" dediği zaman dahi ne derecede, hangi ölçekte bir müslüman olduğunu ya da olamadığını açık ediyor Efendim.
Yine sen bir bir Hadis-i Şerifinde "Birbirinizi seviniz, birbirinizi sevmedikten sonra iman etmiş sayılmazsınız, böylece cennete de giremezsiniz." buyurmuştun. Ne denli yerinde ve doğru bir cümleydi bu. Bugün tüm bu kargaşa ve kaos ortamının, savaşların, cinayetlerin, katliamların sebebi senin bu Hadis-i Şerifini bilmemek ya da aldırış etmemek. Efendim bırakınız insanların birbirini sevmesini, müslüman müslümanı sevmiyor günümüzde ne acıdır ki. Herkes menfaatçi, herkes çıkarcı olmuş. Bir müslüman ülkeye saldırıldığında elimiz kıpırdamıyor artık, ah-ü vahlar edip geçiştiriyoruz. Son çare cihat çağrısı yapan müslüman ülkeye, din kardeşimize yardıma koşmuyoruz. Ancak Batılı ülkeler bizden asker istediğinde karşılarında el pençe divan duruyoruz. Halbuki Efendim müslüman kardeşimize gönderdiğimiz yardım erzaklarını nereye gönderiyoruz biliyor musun? Asker gönderdiğimiz ülkenin düşmanına.
Yine sen değil miydin "Komşusu aç olduğu halde kendisi tok yatan bizden değildir." diyen. Biz ne yaptık peki? Birtakım bahanelerle, sığındığımız mazeretlerle komşuyu aç bıraktık. Bunun daha da ötesinde aynı mekanda, aynı apartmanda bulunduğumuz komşularımızı tanımaz olduk. Simalarını flu bir biçimde hatırlamaz olduk. İnsanlığın buluştuğu en önemli ortak paydalardan olan komuşuluk kültürünü ne yazık ki yokluğunda unutur gibi olduk Efendim.
"Cennet anaların ayağı altındadır." dedin, biz annelerimize yapmadığımızı bırakmadık. 'İnsan beşer elbette şaşar.' dedik yürüdük gittik. Ama sana göre onlar o kadar kutsaldı ki, yaptıkları iş o kadar yüce idi ki bu bile onları Cennete götürmeye yeterdi. Bize bu sözünle onlardan aldığımız hayır duasının bizi de Cennete götüreceğini haber verdin, müjdeledin. Biz yine başaramadık, en azından çoğumuz başaramadı.
Benim sana yazdığım bu mektubun, bugüne kadar yazdığım tüm şiirlerden, hikayelerden, makalelerden, denemelerden daha önemli, daha değerli olan bu mektubun önceki satırlarında saydığım, dünyamızın, insanlığımızın nereye gittiğini acı bir biçimde gözler önüne seren tüm bunların tam tersine dönmesi imkansız değil. Çünkü sen insanlığın bitmek tükenmek bilmeyen ümidisin.
Ey Allah'ın şaheseri, mahlukat ağacının soylu meyvesi, yaratılmışların zirvesi Efendiler Efendisi Efendimiz. Bize de bir hadisinde söylediğin gibi öyle anlar ver ki dünyayı unutalım, yaşadığımızı unutalım bir an için. Yüce Rabbimizle aramıza Cebrail bile giremesin.
Ey Gönüllerin Gülü... Ya Resulullah... Ya Habiballah... Ya Nebiyyallah... Ya Kerimallah... Gel de karanlığı aydınlığa çevir, gel de sinelerimize muhabbet eyle, gel de şu karanlık gece bir son bulsun. Bu yağmur, bu fırtına, bu kış sona ersin.
Ey Sevgili huzurlarından ayrılırken bizi şefaatine nail eylemen dileklerimi ve dualarımı sunuyor, seni bir kere daha rahmetle anıyorum. Umarım sesimi duymuşsundur.
Çok güzel.... çookkk... samimi.. Tebrik eder, alnından öperim...
Nisan 22nd, 2009 at 14:17Sevgilerimle,