Duvarın İki Yanı…
Çeşme’nin yeni mahallesi Alaçatı’da…
En çok tartışılan pazaryeri cami ve duvarı dibindeki işyerleri oldu.
Geçmişten kilise olarak gelen…
Cumhuriyetin ilanından sonra cami olarak hizmet veren bina paylaşılamadı.
Valilik, “ Maliye ve diyanete devredildi” dedi.
Belediye, “ Veremezsiniz, bize bırakın” diye diretti.
Küçük eylemlerle…
Karar protesto edildi.
Sonuç değişmedi.
Sükûnet buldu, kimse gerisini getirmedi.
***
Dikkatimi çeken mesele…
Cami duvarına bitişik restoranlar.
Birden fazla.
Tamam, turistik bölge ama…
Buralar nasıl ruhsatlandı?
Kim, nasıl verdi?
Yönetmelik ortada.
Duvarın bir yanı ibadethane, diğer yanı meyhane!
***
Diyecekler ki…
Bu sorular kime hizmet?
Hangi düşünceye hareket?
Restoranlar kapansın, yıkılsın mı?
Alaçatı sakinleştirilsin mi?
***
Cevabım;
Hak, hukuk, adalet arayışıdır.
Eğer…
Caminin karşısındaki turistik otel ve tesislere içki ruhsatı verilmiyor da…
Cami duvarın dibindekine ruhsat kıyağı çakılıyorsa, bir yanlışlık var demektir.
Ayırma, kayırma, torpilden söz etmiyor…
Bunun nasıl olduğunu çözmeye çalışıyorum.
Dükkânların ruhsatı hakkı müktesep ( kazanılmış hak) midir?
Yoksa hatayla mı verilmiştir?
***
İster misiniz, bu yazıdan sonra…
Soruşturma açılsın, ruhsatlar iptal edilsin.
Kabak bizim başımıza patlasın.
Ama sormayalım mı?
Duvarın dibindekine evet.
Karşısındakine hayır.
Neden?
***
Adaleti birkaç cümleyle hatırlatalım:
Adalet eşitlik demektir.
Adalet ya vardır, ya yoktur.
Adalet herkese hakkını vermektir.
Adalet olunca yiğitliğe lüzum kalmaz.
Adalet haksız olana zulüm gibi gelir.
Adalet devletin sarsılmayan temelidir.
Adaletin olmadığı yerde ahlaktan söz edilemez.
Adaletsizliği işleyen, çekenden daha sefildir.
Adalet medeniyetin ilk şartıdır.
***
Hani, biz de medeniysek…
Hatırlamak, hatırlatmakta fayda vardır!
Di mi değerli büyüklerim!
**********