Düşünün, Bir Daha Düşünün…
O anı düşünün.
Demir kütle, gürültüyle üzerine hızla geliyor.
Ayakların yok; kolların zayıf, çaresiz.Oturduğun yerden kalkamıyor, kaçamıyorsun.
Korkuyla gözünü kapattığın an yaşıyorsun…
Acıyı duyduğunda, ölüm seni alıp gidiyor.
Birkaç saniyede…
* *
O kişiyi düşünün.
Abdullah Şahin, yıllarını eğitime verdi.
Çok sevilen öğretmendi.
Her öğrenciyi, üç çocuğundan ayırt etmez, hepsinin sıkıntısını paylaşırdı.
Emekliliği geldiğinde, ayrılmak istemedi.
Ama yaşı ilerlemiş, sağlığı bozulmuştu.
Yüksek şeker ayaklarına vurdu.
Tedavisi ise kesilmek oldu.
* *
O çileyi düşünün.
Yatağa bağlandı.
Dört duvar sırdaşı oldu. Gecesi ile gündüzü karıştı
Eski günleri özlüyor, bazen TV izlerken gözyaşı döküyordu.
Yakınlarına mırıldanıyordu; “Her şeyi çok özlüyorum amaaa…”
Özlemi dışarı çıkmaktı, bir tekerlekli sandalye istiyordu.
Mahalleden bir hayırsever bunu öğrendi
Akülü bir araç aldı.
* *
O mutluluğu düşünün.
Artık çocuklar gibi şendi. Sokakları gezecek, arkadaşlarını görecekti.
Aracı kullanmasını öğrendi.
Düğmeye basıyor gidiyor; kolu çekiyor dönüyordu.
Başka ne isteyebilirdi ki?
* *
O ihmali düşünün.
Yalnız unuttuğu bir şey vardı.
Oturduğu mahalleden artık hızlı tren geçiyordu.
Bildiği eski bekçili tantan kaldırılmış, geçit duvarla kapatılmıştı.
Mahalleli eylem yapmasına rağmen geçiş yolu yapılmamıştı.
Bir duvar aralığı vardı, orası kaçak kullanılıyordu.
* *
Sabah erken neşeyle tıraşını oldu.
Birkaç dostuna kahveye geleceği haberini göndermişti.
Evden çıktı, tren yoluna geldi.
Geçitte, aracın tekerleği sıkıştı.
Vücuduyla yüklendi çıkaramadı, bağırdı sesini duyuramadı.
Tren geldi, altına aldı.
O bir yana, aracı bir yana savruldu.
* *
Şimdi, hepsini düşünün.
Abdullah öğretmen neden öldü?
Düşünün… Bir daha düşünün…
*************************
Olay yeri ve Emekli öğretmen Abdullah Şahin