Düşünme Etkinliği Üzerine Düşünmek!
Düşünme etkinliğini ya da düşünmenin kendisini düşününce, kişiye felsefe yapma diyoruz. Bir anlamda, düşünme üzerine düşünen kişiyi gizlice alaya alıyoruz.
Düşünme; düşünürlerce üç ana kategoriye ayrılmış. İnanç Çağında düşünmek, yani inanç kalıpları içinde düşünmek.
Daha sonra Akıl Çağı gelmiş, inanmanın dışında, salt aklın kurallarına göre düşünme dönemi olmuş. Daha sonra aklın da, akıl ile eleştirileri olmuş, bu dönemin de, bir anlamda sonu gelmiştir.
Bundan sonraki üçüncü aşama ise; Yorumlayarak Düşünme etkinliği dönemine girilmiştir.
Düşünce, bir şekilde, inanç yolu, akıl yolu ve yorumlama yolu ile gelişirken, düşüncenin dil ile olan birlikteliği, felsefecilerin yol göstericisi olmuştur. Bu felsefe anlayışında, dil ile düşünce bir anlamda özdeş kılınmıştır.
Sözcük dağarının artması, daha fazla düşünme kalıplarıyla düşünme imkânını vermiştir. Dili geliştirmek; yani insanı daha eğitimliyken düşünür hale sokmak, düşünce etkinliğinin serüveni olmuştur.
Liberal düşünce, yukarıda ortaya koymaya çalıştığım yolları izlerken, ortaya bambaşka bir düşünce etkinliği çıkmıştır. Adına da, Sınıfsal Düşünme denilmiştir.
Çatışmaların, çelişkilerin içinden dünyaya bakarken yeni düşünce kalıpları oluşmuştur.
Zaman zaman liberal düşünme sözcük dağarıyla, sınıfsal düşünme sözcük dağarı iç içe geçmiş, zaman gelmiş çatışmış, zaman gelmiş örtüşmüştür.
Bu iki düşünme etkinliği bir biri ile çatışarak, yeni düşünme yolları ortaya çıkarmışlardır.
Bu iki düşünme etkinliği ister çatışsın, ister örtüşsün hep akıl kazançlı çıkmıştır.
Dünya çıkar çatışmalarının dünyası olduğuna göre, biz istesek de, istemesek de, düşünce etkinliğimiz bu çatışmaların içinde süzülerek gelmiştir.
Çıkar çatışmaları üzerinden sürdürülmeyen “düşünce etkinliklerinin” hep ikincil kalacağı kesindir.
Her düşünce kalıbının önderliğini yapan hem doğulu, hem batılı felsefeciler, düşünürler olmuştur.
Osmanlı dönemimiz, “inanç kalıplarıyla” düşünme dönemi olarak yaşanmıştır. Cumhuriyet’in kurulmasından sonra, Batı düşünürlerinin düşünce dünyamıza ekili olması sonucunda, düşünme kalıplarımız, inanç yolu ile düşünme kalıplarından bir ölçüde kopsa da, inanç dünyası düşünce dünyasını egemenliği altında tutmaktadır.
Bir anlamda, inanç çağı, akıl çağı ve yorumlama çağı dediğimiz düşünce merdivenlerinin, hala birinci basamağında, durduğumuz kesindir.
Bu yazıyı yazarken, çok istedim, yazının içinde siyasi bir içerik olmasın diye…
Ama ne çare, dünya çatışmalar dünyasıdır. Aklın eleştirisini bile yaparken, çatışmaların içinde süzülerek düşünüyoruz.
İstediğimiz gibi düşünmek, bizim elimizde olan bir şey değil. Sözcük dağarımızda ne varsa onunla düşünüyoruz.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com
ulusalkanal.com.tr