Düşündüren Anekdotlar!
KIRBAÇ!
Suudi Arabistan’da kendisine ekmek getiren iki erkeği evine aldığı için 75 yaşındaki bir kadına 40 kırbaç ve 4 ay hapis cezası verilmiş. Suriye doğumlu, Suudi Arabistan’lı biriyle evli olan 75 yaşındaki Hamize Zevadi, kendisyle aynı kanı taşıyan, iki erkeği evine almak suçundan 40 kırbaç cezasına çarptırılmış. Bu hanım evine ekmek getiren, iki erkeği evine buyur etmekten de 4 ay hapis cezası almış.
Ayrıca bu kadın, hapis cezasını çektikten sonra da yurt dışı edilecekmiş. Kadının evine giden bu iki erkekte hapis ve kırbaç cezası almış. Biliyorum, burada bu haber bizlere ters, saçma, uçuk-kaçık geliyor. Ama bu doğru. Onlar orada bir mezhebin kurallarını uyguluyorlar. Eğer bizdeki mezheplerde, laik anlayış yıkılıp o tür ülkelerde olduğu gibi uygulansa, bundan daha trajediği görülür. Bunları ne diye anlattım? Aman diyorum dikkat edelim. Bizleri din adıyla avlamasınlar.
Bilirsiniz, avcılar, benzeri benzerle avlarlar. İşte, kekliği keklikle, balığı balıkla, aslanı aslanla. Bizleri de konuştuğumuz dille, inandığımız dinle avlarlar. Bu, tarih boyunca hep böyle olagelmiştir. EŞEĞİN HAZİN SONU! Televizyonda doğa-belgesel yayını yapan kanallar vardır. Örneğin; National Geographic gibi.
Hayvansever örgütlerin Ortadoğu’ya gidip eşekleri korumaya çalıştıklarını görüntülerle veriyorlardı. Bir eşeğin üzerine, İsrail bayrağı çizmişler, eşek kızgın kalabalığın tam ortasındadır. Bu kızgın kalabalık, eşeğe, el-kol hareketleriyle, küfrediyor, yumrukluyorlardı.
Sonra mı? Sonra korkunç bir şey başlıyor. Eşeği, zavallı eşeği taşlıyorlar, eşek şaşkın, eşek çaresiz, bir o yana bir bu yana dönüp kaçmak istiyor, ne ki, kaçamıyor. Eşeğin dört bir yanı, kara sakallı, kocaman adamlarla kuşatılmış.
Bunlar, o kadar çoklar ki, çıldırmışçasına, eşeğe, ellerine ne geçerse, tekme, yumruk vurdukça vuruyorlar. Eşek, çaresiz, eşek kanlar içinde, eşek inildeyerek, linç edilmenin umarsızlığıyla oraya, oracığa yığılıveriyor. Oysa oraya giderken yani İsrail’i telin meydanına giderken, ne de çok mutluydu. Bu meydana, kuyruğunu sallaya sallaya, dörtleye dörtleye gelmişti. Ama o artık yoktu. Ölmüştü… KERTENKELE! Olay Japonya’da yaşanıyor. Adam evini yeniden dekore ettirmek istiyor. Bunun için duvarın birini yıkıyor. Japon evlerinde genellikle, iki tahta duvar arasında, çukur bir boşluk bulunur.
Duvarı yıkarken, orada dışarıdan gelen bir çivinin, ayağına battığı için, sıkışmış bir kertenkele görür. Adam bunu böyle görünce kendini kötü hisseder. Bir süre sonra merakı gitgide artar. Bu çivi bu kertenkelenin ayağına nasıl batar diye. Muhtemelen bu çivi, daha önce evi yaparken batmış olmalıydı diye düşünür. Fakat bu kertenkele, ayağında bu çiviyle 10 yıl nasıl olmuş da yaşamıştı? Bunu nasıl başarmıştı? Karanlık bir duvar boşluğunda, koskocaman bir 10 yıl! Böylesine yaşamak çok zor olmalıydı. Çivili ayakla, on yıl! Adam, çalışmayı bırakıp oraya oturur ve bu kertenkeleyi izlemeye başlar. Ne yer ne içer diye bakarken, oradan bir başka kertenkele ağzında bir yiyecekle gelmekte. Adam, adeta şoke olur.
Hayret ve hayranlık duyguları içinde kalır. Evet, dostlar, bu ne sevgi? SONUÇ Ayağı çivili bir kertenkeleyi bir başka kertenkele 10 yıldır besliyor.. Eskiden kıssadan hisse derdik! Şimdi yaşanmışlıklardan bile ders çıkaramıyorsak, kıyameti beklememize gerek yok! Kıyamet kopmuş denmektir..
ATATÜRK KÖŞESİ Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur… DÜŞÜN-TAŞIN Yolarına kurban olduğum memleketim derdi yollarına kurban oldu..(Y. Evsen) AFORİZMALARIM 40 yıldan bu yana oruç tutup-namaz kılıyorum şöyle bir tüm hücrelerimle trans halinde odaklanarak bu ibadetleri yerine getiremedim…NEDEN? yukselmertoglu@hotmail.com
