Dünya Tarım Ekonomisinde Gizli Bir Kahraman: CGIAR
Türk aydını maalesef gıda, tarım gibi geleceğimizi derinden ilgilendiren bazı önemli konulara yeterince eğilmediği gibi, basın da gerekli ilgiyi göstermemektedir. 1960’lardan 2010’lara katlanan dünya nüfusunun nasıl doyurabildiği sorusunu kaçımız cevaplayabilir? İkinci “yeşil devrimin” yaşandığı günümüzde, daralan tarımsal alanlara, iklim değişiminden etkilenen verime rağmen, gelecekte açlık yaşanmaması için tüm olanakları ile savaşan bir çatı örgütü CGIAR[1]’ı ne kadar tanıyoruz? Belki Filipin’lerdeki Uluslar Arası Çeltik Araştırma Enstitüsü IRRI’yi, Meksika’daki Uluslararası Mısır ve Buğday Geliştirme Merkezi CIMMYT’i bazılarımız duymuştur.
İşte bu tip 15 konu enstitüsünü araştırma konularından, eleman teminine, finansmanından, yerel yönetimine koordineli bir şekilde sürdüren üst birim CGIAR’dır. Bu örgüt, Nobel kazanan araştırmacıları ile 1960’larda 183 kg/da olan dünya çeltik verimini 2010’larda 435 kg/da’a ulaştıran yeni çeşitler geliştirmişler ve bu çeşitlerin azami verimini sağlayan su, gübre ve ilaç gibi agronomik parametreleri belirlemişlerdir.
Yani son 50 yılda dünya çeltik veriminde sağlanan%235 bir artışın gizli kahramanı bu kuruluştur.
Gizli açlıkla savaş çerçevesinde, klasik ıslahla bitkilere eksikliği söz konusu vitamini veya minerali kazandıracak gen transferi fikri ortaya atıldığında, Birleşmiş Milletlerin Dünya Sağlık ve Gıda ve Tarım örgütleri CGIAR’ı devreye sokmuşlardır.Biyolojik olarak zenginleştirme (BIOFORTIFIDE) ile, gizli açlığın[2] ana nedenlerinden demir, manganez, çinko gibi mikro besin elementlerince zenginleştirilmiş yeni bitki çeşitlerinin geliştirilmesi amaçlanmıştır.
CGIAR 2004 yılında başlattığı uluslararası “HarvestPlus Challenge” programı ile kısa zamanda beklenmeyen gelişmeler sağlamıştır[3]. ÖrneğinKongo’da vitamin A’ca zenginleştirilmiş kasava ve demirce zenginleştirilmiş bakla çeşitleri, Zambia’da vitamin A’ca zenginleştirilmiş mısır çeşidi, Hindistan’da demirce zenginleştirilmiş cin darı çeşidi, Uganda ve Mozambik tarımı için vitamin A’ca zenginleştirilmiş tatlı patates çeşidi, Hindistan ve Bangladeş için çinkoca zenginleştirilmiş çeltik çeşidi tescil edilmiştir. 2014 yılı içinde de Hindistan ve Pakistan için yine çinkoca zenginleştirilmiş buğday çeşitlerinin tescili beklenmektedir.
CGIAR kendisine bağlı enstitülerin diğer birçok kuruluşlarla birlikte oluşturduğu “İklim Değişikliği, Tarım ve Gıda Güvenirliği” projesi gibi son yıllarda öne çıkan konuları kucaklayabilmektedir.
Söz konusu 15 enstitünün her biri, belirli bitkilere veya farklı tarımsal ekolojik zonlara odaklanmıştır. Örneğin Haydarabat’taki (Hindistan) ICRISAT[4] salt sorgum gibi yağmur dışı sulanmayan bitkilerin ıslah ve yetiştirme tekniği konusunda yoğunlaşmıştır.
Ibadan’da, (Nijer,Afrika) 1967’den beri faaliyet gösteren IITA[5] ise tamamen tropik koşullarda yetişen kültür bitkilerine yönelik çalışmaktadır. Lima, Peru’da faaliyet gösteren CIP(Centro Internacional de la Papa - International Potato Center) de patates ağırlıklı olarak Güney Amerika koşullarına odaklanmıştır. Uluslararası gıda politikaları araştırma Enstitüsü - IFPRI, CGIAR’ın Washington’da kurulmuş bir birimi olarak tarım ve gıdanın ekonomi ve politikaları ile ilgilenmektedir.
CGIAR’ın ana destekçileri G7 ve G20 olsa da uluslar arası birçok vakıf ve World Foor Programme gibi sivil toplum örgütlerinden de maddi yardım almaktadır. Hatta doğrudan hibelere de açıktır. Örgüt, özellikle biyoçeşitliliği koruma konusunda önde gelen kuruluşlardan biridir. Partner enstitüleriyle birlikte sahip olduğu 11 gen bankasında 710.000 örneğe sahiptir.
Kuruluşun Türkiye’yi yakından ilgilendiren bir enstitüsü de ICARDA[6]’dır. 1977 yılında Halep – Suriye’de kurak bölge sorunlarına yönelik tarımsal araştırmalar yapmak üzere kurulan ICARDA Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızla sıkı işbirliği içindedir. 2013 yılında imzalanan protokolle var olan projelere ilaveten kışlık buğday ıslahı, bitki hastalıkve zararlılarıyla entegre mücadele ve kuraklık araştırmalarında işbirliği konusunda anlaşmaya varılmıştır.
Fakat son Suriye krizi nedeniyle merkezini Lübnan’a taşıyan kuruluşun, özellikle tarla denemelerinde çektiği sıkıntılar basında da yer almıştır. “Ürünü direnişçilere bırakmak koşulu ile yalnız verilere razı olmak” zorunda kalmıştır. Söz konusu uluslararası tarımsal araştırmaların birçoğunun ülkemize kaydırılması için gerekli desteğin verilmesi yerinde olacaktır. Unutmamak gerekir ki, mevcut buğday çeşitlerimizin birçoğunun ebeveyni CGIAR kuruluşu CIMMYT kökenlidir.
Nazimi Açıkgöz
Not: Bu yazı https://nazimiacikgoz.wordpress.com’da aynı isimle yayınlanan makaleden özetlenmiştir.
[1]Consultative Group on International Agricultural Research, Uluslararası Tarımsal Araştırma Danışma Gurubu
[2]Genelde yeterli ve düzgün beslenememenin sorun olduğu, görünüşte pek fark edilmeyen fakat yorgunluk ve zaafiyetin yaşandığı bir hastalık. Mineral ve vitamin eksikliğinden kaynaklanan bu hastalık, dünya nüfusunun 1/3’ü için geçerli olup, özellikle çocuklarda körlük ve zekâ geriliği, kadınlarda doğum esnasında ölümlere neden olmaktadır.
[3] https://nazimiacikgoz.wordpress.com/2013/08/06/ilaclar-artik-tarlalardan/
[4] International Crop Research Institute for the Semi-Arid Tropics
[5] International Institute of Tropical Agriculture
[6] International Center for Agricultural Research in the Dry Areas