Dünya Süt Günü – Ege Tv
İsmail Uğural’ın sunduğu Ege Tv’nin Dünya süt günü konulu 20.05.2010 tarihinde Tarım ve Ekonomi proğramının canlı telefon bağlantısında konuşma metnim aşağıdadır:
Dünya süt Gününde, proğramınızda süte yer ayırmanızdan dolayı teşekkür ediyoruz.
Proğramlarınızda hayvancılığa ilgi gösterilmesini istemektesiniz. Dünya süt günü ve 14 mayıs çiftçiler günü münasebeti ile çiftçilerimizin ve çiğ süt üreticilerimizin kucağına, maşallah, nur topu gibi bir ET İTHALATI konuldu. Sektör tedirgin ve panik halindedir. Et ithalatı karşısında yatırımcılardan nasıl yeni yatırım istenebilir ve hayvancılık sektöründekilere nasıl << devam ediniz >> denilebilir....
Hepimizin bildiği gibi SÜT:Tüm Dünya’da ekmekten sonra İKİNCİ besin maddesidir. Anne sütünden sonra bebeklerimizin vazgeçilmezidir. Sabahları kahvaltılarımızda peynir olarak ,sofralarımızda yoğurt olarak ,susadığımızda AYRAN olarak yerini almalıdır. Süt ve Süt ürünleri yaşam kaynağımızdır. Yoğurt ve peynir hem katığımız hem de yemeğimiz olmalıdır. Süt ve ayran ise başlıca içeceğimiz olmalıdır.
Yeterince süt ve süt ürünleri tüketiyormuyuzun cevabını diğer konuşmacılar verdiler. Ben bunun sebeblerine temas etmek istiyorum.
Süt ve süt ürünlerini yeteri kadar tüketmeyişimizin yegane sebebi ülke yöneticilerimiz ve süt sanayiicilerimizdir.
Buğday da ve onun işlenmiş hali olan ekmekte belediyelerin halk ekmek fırınları vasıtası ile ,buğdayda da TMO aracılığı ile fiyat düzenleyiciliği var iken maalesef SEK’ in kapatılması ile süt ve süt ürünlerinde hem tüketiciler hem de üreticiler mağdur edilmişlerdir. Asgari ücretlilerimiz, 3,5 milyon işsizimiz,bebeklerimiz, ilköğretim çağındaki çocuklarımız yeterince süt ve süt ürünleri tüketemediklerinden dolayı ,ülkemiz ,maalesef çocuklarımızda beslenme bozukluklarının yüksek düzeyde görüldüğü ülkeler arasında üst sıraları almış vaziyettedir.
Ülkemizde bebeklerin ve çocuklarımızın beslenme bozukluklarını giderecek yegane besin maddesi süt ve süt ürünleridir.
Ülkemiz et ithal eder konumuna düşürüldü. Et ithalatı devam ederse ,hayvancılıkta acil eylem planları hazırlanıp yürürlüğe konulmazsa 2011 yılının Ekim Ayında ülkemiz süt ve süt ürünleri ithal eder hale gelmiş olacaktır.
Çiğ süt fiyatları 0,39 kuruşa 2008-2009 yılında indiğinde biz bunun sonunun et veya canlı hayvan ithalatı ve süt ürünleri ithalatı olacağını söylemiştik. Nitekim et,canlı hayvan, çiğ süt fiyatları yükselince , üretici birlikleri ve sanayiciler zoraki anlaştırılarak çiğ sütün fiyatı indirildi. Yükselen et fiyatlarının sebebi spekülatör denilen sanal insanlara yüklenerek ette ithalat kapısı açıldı. Çiğ süt satın alımında sanayicilerin zoraki –anlaşmalı-rekabet kanununa aykırı fiyat indirme kararları, daha önceden verilmiş olan balans, 2011 in yaz aylarında tutmayacak ve bozulacaktır.
İnsanlarımızın beslenme bozukluklarından kurtulabilmesi için süt ve süt ürünleri tüketiminin olması gereken seviyeye yükseltilmesi gerekir.
Dünya süt gününde çok önemli bir konuya daha temas etmek istiyorum. Kutulanmış sütte gerçek besin değerine en yakın süt PASTÖRİZE SÜT’tür. Çiğ süt üreticisinden satın alınan sıcak süt ile pastörize süt yapılan soğuk süt arasındaki satın alım fiyat farkı 10 kuruş iken market raflarında UHT ve Pastörize süt arasındaki fiyat farkı 10 kuruştan çok daha yukarılardadır.
Süt ve süt ürünleri ekmek kadar önemli bir besin maddesi olduğundan insanlarımızın sağlıklı beslenmesi süt sanayiicilerimizin insaf ve merhametine bırakılmamalıdır.
Çünkü süt ve süt ürünleri ,midemizin doldurulduğu bir madde değil, sağlığımızı koruyan ve sağlığımıza kavuşturan bir köprüdür. Süt ve süt ürünleri içerisindeki doğal besin maddeleriyle çocuklarımızı ,bebeklerimizi büyütmektedir.
İsmail bey,
Biz sadece problemleri konuşan ve problemlerin parçası olan insanlar değil çözümün de bir parçası olmak durumundayız. Ülkemiz şartlarında hayvancılığımızı, süt üretimini ,süt tüketimini nasıl olması gereken seviyeye getirebiliriz sorusunun cevabı bizce çok basittir. Burada bir tesbit yapmak isterim. Hayvan başına, litre başına çiğ süte ,yem bitkileri üretimine yıllardır destek verilmesine rağmen ülke olarak et ithalatına başladık. Çözüm önerimizin ayrıntılı gerekçelerini sizler bildiğiniz için tekrar tafsilata girmeyeceğim.
Atılması gereken adımlardan birincisi;
-Damızlık Sığır Yetiştiricileri ve süt üreticileri gibi iki çiğ süt üreticisi sivil toplum örgütünün tek çatı altında birleştirilmesinin yasal düzenlemesinin yapılması ve ikincisi
- Hayvancılık sektörüne ayrılan ödeneklerin yeni kurulucak Marmara birlik ,çukobirlik benzeri kooperatifleştirilmiş hayvancılık örgütlerinin işletmelerine transferlerinin sağlanarak ,üretici birliklerinin kontrolünde ve yönetiminde süt ve süt ürünleri işletmeleri kurulmalıdır.Bu işletmeler toplam süt ve süt ürünleri üretiminin % 20 Pazar payına sahip olmalı ve pastörize süt ve süt tozu tesisleri şeklinde ülkemizin coğrafi alanlarına göre dağıtılarak kurulmalıdır. Süt tozunu ise fiyat istikrarı için gerektiğinde üretmelidir.
Kamouyunun bilmediği sadece bizim ve bir kaç entellektüel veteriner hekimimizin bildiği bir husus var onu bildirmek istiyorum:
2009 yılında süt tozu teşvik tebliği yayınlandı.
2009 da 30 trilyonluk süt tozu teşviğinin şubat 2010 da yarısını süt sanayiicisi kullandı. Tamamını kullanmayışının sebebini kamuoyu bilmiyor. Çünkü sanayiici süt tozu teşviğinin tamamını şubat ayına kadar kullanmış olsaydı piyasadan süt tozu üretimi vasıtası ile çiğ süt çekilmiş olacak ve 4 şubat 2010 da süt sanayiicisi çiğ sütte fiyat indirme kararı alamayacaktı. Sanayiiciden bindiği dalı kesmesini beklemek ya saflık ya da iş bilmemezliktir. Çiğ sütün fiyat istikrarı için süt tozu teşviği batı ülkelerinde de verilmekte ama bizdekinden farklı uygulanmaktadır.Bunların tafsilatlarını anlatmaya bana verdiğiniz 5 dakikalık sürenin yetmeyeceğini düşündüğümden kısa kesiyorum.
Sonuç olarak az önce iki maddelik acil eylem planımız hayata geçirilmediği ,et ithalatına devam edildiği takdirde ülkemiz et ve canlı hayvan ithal eden ülkeler konumundan kurtulamayacak, 2011’in yaz aylarında süt ve süt ürünleri ithalatına başlanacaktır.
Bu sözleri söyleme fırsatı veren şahsınıza ve bizi dinleyenlere teşekkür ediyorum .
Turkiye artık Gıda-Süt-Endüstri girdileri ve mamulleri için ucuz degildir.Pek çok yatırımcı, Bu bakımdan ticari ve tarımsal faaliyetlerini, hem girdilerin( Mazot 1.95, işcilik,kredi faizleri(%8 yıllık) ve hem de vergilerin(%10) olan ve bu konuda AB destekleri ve hibeleri olan Bulgaristan'a aktarıyorlar.
Mayıs 21st, 2010 at 18:55İlgi duyanlara AB vatndaşı-Kıbrıslı Mühendislik ve danısmanlık firması olarak hızmetimiz vardır.
ATOMER YONEY(ODTU)
00905552198946
İthal et yemek itemiyoruruz. İthal süt içmek istemiyoruz.
Mayıs 23rd, 2010 at 09:23