Dünya Her Türlü Savaşı Desteklerken…
BARIŞÇIL BİR DÜNYA YARATILMASINDA BENİM ROLÜM NE OLMALIDIR?
Sözlüklere baktığımızda barış şu şekilde tanımlanır hep:
Barış kelimesi genel olarak düşmanlığın olmadığı bir durumu anlatmak için kullanılır. Başka bir anlatımla kötülükten, kavgalardan ve savaşlardan kurtuluş; uyum, birlik, bütünlük, sükûnet, sessizlik ve huzur içinde yaşamak gibi şekillerde de tanımlanabilir.
Karanlığın ne olduğunu bilmeden aydınlığın ne olduğunu bilemeyiz. Benzer bir biçimde, barışın ne olduğunu anlayabilmemiz için de önce düşmanlık denen kavramı ve bu kavramın uygulama alanını bulmaya ihtiyacımız vardır.
Özelde insanlara, genelde de dünyaya baktığımda herkesin kendisi ve toplumu ve akabinde dünya için barışçıl olduğunu söylediğini görüyorum. Herkes iyiden yana. Peki, herkesin ağız birliği ettiği böyle bir dünyada insan hâlâ neden ağlar? Bence aradığımız şey bu sorunun cevabında saklı.
İnsan hâlâ neden ağlar? Bunun en önemli cevaplarından birisi doğal yollardan ölememesidir.
Her canlı gibi insan da doğar, yaşar ve ölür. Hayatta kalabilmesi için yemesi gerekir. Doğada başka canlılar besinlerini kendilerine yetecek kadar canlı-bitki türü tüketerek yaparlar. Ama insan kendi cinsinden olanla karnını doyuran bir varlık değildir. İnsan, kendi cinsini hayatta kalmak adına vahşi ve ahlâksız bir sistemle yok eder, ve bu nedenle doğal olmayan ölümler insanın gözyaşını hâlâ oluk oluk akıtmaktadır.
Tam olarak burada barışa ihtiyacımız vardır. Hatırlayalım, neydi barış? Düşmanlığın olmaması hali, yani kısaca savaşın olmaması hali.
Peki savaş nedir? Ona bakalım:
Savaş, ülkeler, bloklar ya da bir ülke içerisindeki büyük gruplar arasında gerçekleşen topyekûn silahlı mücadele. Savaşlar genellikle dini, milli, siyasi ve ekonomik amaçlara ulaşmak için gerçekleştirilir. Kullanılan silahlara, amaçlara, taraflara ve gerçekleştiği yerlere göre farklı şekillerde adlandırılırlar. Örneğin nükleer savaş, meydan savaşı, iç savaş, dini savaş (cihad, haçlı seferi), dünya savaşı. Karşı tarafı yıldırmak, maddi ve manevi zarar vermek için gerçekleştirilen silahsız faaliyetler de genellikle savaş tanımına dâhil edilirler.
Görüyoruz ki savaş sürekli bir saldırı hali, güç edinme ve güçlü olma hali. Bu bağlamda barış savaşın karşılığı olamaz, daha başka bir şey olmalı bu barış…
Annem bana küçükken hep derdi ki sakın yaramazlık yapma kızım. Genellikle çocuklar annelerin yaramazlık sevmediğini ve bu yüzden çocuğuna yaramazlık yapma dediğini sanırlar. Hâlbuki işin aslı öyle değilmiş, bunu çok sonra öğrendim.
Yaramazlık demek bıçakla oynamak, kibritle oynamak, açık pencereden sarkmak, buzdolabının üstüne çıkıp aşağı atlamak gibi şeylermiş. Bunlar; öğrenmeye meraklı insan evladı için asla geri dönüşü olamayabilecek hatalar aslında. Yani annem bana yaramazlık yapma derken tamamen öncelikle beni ve kardeşlerimi daha sonra arkadaşlarımı koruma ve kollama amaçlı diyormuş. Ne yazık ki bunu büyüyünce ve anne olunca anladım…
Geçtiğimiz günlerde Japonya’da bir deprem ve akabinde tsunami yaşandı. İnsan doğayı kendine esir ediyor gibi görünsede ne yazıkki doğanın kanunları insanın yaptıklarını çok ta ciddiye almıyor, buna hepimiz üzülerek şahit olduk. Ama benim burada konuşmak istediğim bu deprem ve tsunami değil, bunun akabinde gazetede gözüme ilişen bir manşet.
Şöyle yazıyordu manşette: Esas deprem pazartesi günü Japon borsasında!!! Vay be gözünü sevdiğimin depremi borsanın önüne yine geçemedi, 8,9 şiddetinde olmasına rağmen. Bu borsa dedikleri şeye hiç kanım ısınmadı ve zaten ekonomiden çok anlamadığım için ne olup olmadığı hakkında da ahkam kesecek durumda değilim. Ama bildiğim bir şey var ise borsa ile dünya ekonomisine yön verilir adı altında birileri zengin edilir ama dünyanın kaynakları belli olduğundan ve dünya dışından dünyaya başka bir kaynak girişi olamayacağı nedeniyle bu birilerinin zenginliği, başkalarına fakirlik-zulüm olarak yansımak zorundadır. Ve buda insanların destekledikleri savaş durumunun para ayağını oluşturur bence.
İşte tam burada ben biraz konuşma hakkını kendimde buluyorum. Evet ekonomiden anlamam ama biraz insandan anlarım. İnsanın hırsı ve egosu yüzünden neler yapabileceğini az çok bilirim. Ve bu doğal felakette hayatını kaybeden onbinlerce insanın ölümünün önüne geçen bir borsa varsa bunun adı düpedüz KARA-BORSA’dır. Bu modern!!! dünyanın yeni savaş tekniklerinden biridir. Ve insan hala fütursuzca ve artık büyümüş olarak yaramazlık yapmaya devam etmektedir. Kurandaki bir ayetle ne güzel örtüşür. Derki: İnsan ne zaman kendini yeterli görse fütursuzca azar…
İnsanlara yaramazlık yapmayın diyemiyoruz/diyemiyorum. Neden diyemiyoruz? Çünkü kendi öz evladını gözü kapalı, ölümüne savunan varlık dünyaya analık edememiş… Ömrü boyunca evladını kendi gibi koruyup kollamayan ve bunu yapamayacağını bilen babaya evladını emanet etmeyen kadın, dünyayı erkeğe emanet etmiş. Çocuklarını erkeğe emanet etmiş. Belki erkek zorla almıştır kadının elinden dünyayı bilemiyoruz ama kadın evladını korumadaki gösterdiği cesareti, özveriyi, gözü karalığı dünyayı korurken unutmuş görünüyorsa, unutmuşsa… Ve kadın artık çocukları koruyamıyorsa…
Benim bu barışta bir rolüm olamaz diye düşünüyorum. Çünkü insanlığa yaramazlık yapma diyecek bir erdemi ben henüz kendimde bulamamışken, kalkıp barış adına bir şeyler söyleyip, üstüne üstlük bir de kendime yer edinmeyi barışa haksızlık olarak görüyorum. Ben yaramazlık yapmaktan vazgeçip bir kadın, bir anne olduğumu ve gücümü hatırlarsam, barış adına bu dünyada bir şeyler yapmış olacağım. Çünkü barış savaşın zıddından ibaret değildir. Barış, kötünün hiç uğramadığı, ayak basmadığı yerdeki huzurdur, mutluluktur. Kötünün olduğu yerdeki iyi; ne ahlâklıdır, ne de barıştır.
Öznesi insan olan herkese mahsus selam ederim.