Dünya Bilimler Akademisinde Türkiye Yok
''Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir doğma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır. Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur... Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.'' Bu sözler, şu günlerde yok edilmeye çalışılan, onun devrimlerinden, düşünce anlayışından, fikirlerinden, kurduğu cumhuriyetten, çağdaş düşünce anlayışından rahatsız olanların, diktatör ya da soykırımcı ilan ettikleri Atatürk' ait.
Şimdi Tüm bilimsel kurumların kapatıldığı, sanatın kültür ve edebiyatın yok sayıldığı, değer bulmadığı bir ülke durumuna gelmiş Türkiye'de, çağdaş bilimden akıldan söz etmek mümkün mü? Bu gün yılda kaç bilim adamı geliyor ülkeye, ya da yurt dışında kaç bilim adamı uluslararası etkinliklerde söz sahibi olarak kürsüye çıkıyor.160 dan fazla üniversite var ülkede, yılda kaç bilimsel proje, ya da makale üreterek yolluyorsunuz, uluslararası bilimsel kurumlarla bunları paylaşıyorsunuz acaba? Çok değerli bilim adamlarımız var,(TÜBA)' nın bugün saygın bir noktaya gelmesinde emek vermişler, ancak ne hikmetse, nasıl bir anlayışla, bu güzide kurum ve kurumlar adeta yok edildi, peki bunları yaparken, uluslararası kamuoyunun bakışını hiç mi dikkate almıyoruz? Batı bize nasıl bakıyor, bizi nasıl izliyor, kimsenin umurunda değil. Türkiye nasıl bir tıkanmanın ortasında kalmış, bu kimsenin umurunda değil, sadece inanç siyasetinin getirisinde uçuruma sürüklenen bir Türkiye resmini görmek mümkün.
İLERİ DEMOKRASİ YALANI...
Türkiye özde ve dolaysız bir demokrasiyi hala yaşayamazken, siz adının içinde çağdaş değerlerin olmadığı ''İleri demokrasi' ‘diye bir masaldan söz ediyorsunuz. Edebiyat, sanat, eğitim ve kültürel değerler, bu masalın içinde neden yok? Türkiye hiçbir zaman yaşayamayacağı bir önemli erkinliği başaramadı. İstanbul geçen yıl uluslararası kültür başkenti olarak başarılı değildi, uluslararası birbirinden önemli sanat etkinliği var, edebiyat fuarları var, bunların kaçında yer alıyoruz? Düşünce adamını, yazarını, gazetecileri, kitap yazdığı için tutuklarsan, Batı bize nasıl bakıyor dersin? ''Bugün Türkiye'de, kitap yazdığı için tutuklanan bir yazar ve gazeteci yok' ‘diyor Bakan. Bu nasıl bir çelişkidir ki inkâr edilebiliyor.
Bir yazar gazeteci sistemi eleştiriyor diye hapsedilirse ülkede demokrasinin varlığından söz edilebilir mi? İleri demokrasinin içinde demek bu değer olmayacak, yani ileri demokrasi çağdaş düşünceye kilit vuruyor demektir. İleri demokrasi anlayışının içinde, İslami model var, Atatürk yok, cumhuriyet, çağdaş düşünce, sanat ve bilim, akıl ve eğitim, tüm değişimsel değerler asla olmayacak bunu biliyorum. Türkiye Atatürk ve onun düşünce anlayışını, tüm bu çağdaş değişimi istemiyor unutacak, istenen sadece Türkiye'yi safahata kaydırılan dönemin yaşandığı, her şeyin satıldığı, ülkenin yabancılara teslim edilme noktasında yaşananların içinde çizilen döneme dönüştürülmüş, Osmanlıyı yaşamaya hazırlanıyor.
TÜBA VE YIKILAN DEĞERLER...
Türkiye Bilimler Akademisi artık yok, akademiye bugüne kadar çağdaş bir anlam kazandırmak için çalışan bilim adamları yok, hepsi istifa ettiler, şimdi akademiye yeniden 100 bilim adamı seçilecek, peki nasıl ve kim seçecek? Başbakan seçecek, böyle şey olur mu? Bilimsel bir kurumda üyeler kendi aralarında seçme seçilme yetkisine sahip olmalı, yoksa evrensel değerlerin yansıtılmadığı bir ilmi kurumda, nasıl çağdaşlıktan söz edebiliriz. Bugün Fransa'da Bilimler Akademisi, devletten her dönemde destek alır, devlet akademinin uluslararası saygınlığını her dönem koruması adına her türlü desteği vermektedir.
Siyasal etkileşimi devlet bu kuruma sokmaz. Âmâ şimdi Türkiye'de Başbakan yine söz sahibi olacak, konuşan tek adam, Türkiye'nin tüm kaderini elinde tutan tek adam. Batı için gelişmiş uygarlığın içinden Türkiye hızla uzaklaşmaktadır, ama bu kimsenin umurunda değil. Olası bir anayasa içinde bu değerlerin hiç birisini bulamayacağız, hazırlanacak anayasa, yine bu sistemin kendini koruduğu bir anayasa olacaktır. Batı'da Türk felsefesi ve bilimsel değerler, hala Osmanlı'da kafesin içinde tıkalı kaldığı gibi duruyor. Batı bu gözle bakıyor Türk bilim ve kültürel değerlerine. Büyük bir düşünür olan İbni Haldun (1332-1406) bir istisnadır dönemim bilimsel değerlerini korumak adına savaşmış bir dehadır. Düşünce tarihinde dünya piyasasına çıkan, ARİSTO, MUHAMMED ABDUH, RAŞİT EL-HİKMA, SALERMO, TOLEDO, GERBERT, KONSTANTİN, GERARD, HERDER, TAKÖYYİDDİN,
Ve dünyanın en büyük düşünürleri arasında çok ayrı bir yeri olan GOTTFRİED WİLHELM LEİBNİZ (1446-1716) Tanrıyı her dönem savunan, ''Tanrı insanların özgürlüğü için vardır' ‘diyen NEWTON (1710) Aynı zamanda hesap makinasını icat eden bir dehadır. Dünya bugün bu değerleri tartışamıyor, tartışılan, kazandırdıkları bilimselliğin, hala o döneme ait saygınlığını önemini, insanlık adına ne kadar büyük bir önem taşıdığının korunamamasıdır.
17.Yüzyıl yazarlarımız: Filozof ve bilim adamlarımız: Evliya Çelebi Kâtip Çelebi, FARABİ, EL KİNDİ, İBNİ SİNA, İBNİ RÜŞT, BİRUNİ, HAREZMÎ, RAZİ, İBNİ HAYSIM, HAYYAM, ULUĞ BEY, HAREZMÎ. Osmanlı bilim tarihinde hala unutulmaz bir yeri olan değerlerdir, bu günlere nasıl bir miras bıraktıklarını, bunu da toplumla paylaşmaktan uzakta olmak, Batı'nın bilimsel değerlerinden çok gerilerde kaldığımızı ortaya koymuyor mu? Âmâ biz şimdi kalkmış, bilim ve aklı yok sayan bir anlayıştan söz ediyoruz. Özgürlük anıtına ''UCUBE'' demek. Sanatçıya ''MÜSVEDDE'' demek gibi.
Bugün Avrupa Kültür Akademisi (Academia Europaea) Avrupa kültür varlığı ve bilimsel değerlerin dünyaya yansıtıldığı bir kurum, her ülke den bilim adamlarının çağrıldığı bu akademi de olmak, ülkesi adına her bilim adamının farklı bir değer taşıdığını göstermektedir. Peki, bu önemli akademi de kaç Türk bilim adamı var dersiniz? Sadece 4 Türk üye burada kalıyor.2228 üyesi bulunan akademi de, bugün 4 Türk bilim adamının üye olarak bulunmasının cevabını kim verecek acaba? Akademi başkanı Prof. Dr. Lars Walloe. Oslo'da 2010 yılında yaptığı bir konuşmada, Akademi üyeleri arasında ''Türk bilim adamlarının fazlalığını görememek üzücü, akademinin amaçları arasında, tüm ülkeler arası bilimsel çağdaş politikaların paylaşılması önemli, âmâ bunun yansımasında Türk motiflerini göremiyoruz'' işte Türkiye'nin içine düştüğü durum. Biz ne yapıyoruz, siyasetin tam ortasına bilimi koyarak onu yakıyoruz yıkıyoruz. Türkiye bunu hak etmiyor.