Dualar Hedefimizi Belirler!
Dualar hedeflerimizi belirleyen sürecin ilk adımıdır. Önce dua ederiz, bilinçaltımızda olanları vicdanımızın sesi ile birleştiririz.Sonrada bu duayı hedeflerimizden biri olma yolunu tutarız.
Kavlen yapmış olduğumuz duaları, fiilen de tamamlayarak dua sürecini bitiririz. Ancak kavlen söylenen ve yürekten söylenmeyen dualar, fiile de yansımaz.
Öylesine edilen dualar, hedeflerimizden çok zoraki yapılan duaların adıdır. Ve hedeflerimizi belirlemez. “Allah’ım beni doğru yola ilet” diyen biri, doğru yola iletilmek için fiilen yapması gereken şeyleri yapmazsa hedefinden uzak bir istikametin yolculuğunu yapar.
Sadece dua, o kişi için, papağanların söylediği gibi tekrar edilir durulur.
Sadece söylemekle kalınan bir dua samimiyetsizliğin ifadesi olmaz mı?
“Yuva kurmak istiyorum” diyen bir kişinin, yuva kurmak için para biriktirmemesi, evlilik için hiçbir heyecan taşımaması, kız bulduğunuzda gidip bakmaması, sizi kızdırıp, “bu benimle dalga mı geçiyor” dedirtmez mi? Bu durum evlenmek istediğini söyleyen genç için, evlenmek istediği doğrultusunda ki samimiyetini size yansıtmış olur mu? Elbette ki olmaz.
Peki, sizin yapmış olduğunuz dua ne kadar samimi, ne kadar gerçekçi? Dil ucuyla söylenen duanın tesiri ruhunuzda cereyan eder mi? Etmez.
Dualar istikametimizi belirler. Yolumuza ışık tutarlar. Kötülüklere yaklaşmamamızı sağlarlar.
Güzel ahlaklı olmayı istemek, ahlakınızda eksiklik olduğunu, bunun için değişimi istediğinizi, evinizde huzur istemek, eşinizi çocuğunuzu dertten tasadan uzak tutacak davranışlar silsilesine katılmanız gerektiğini söyleyecektir. Demek ki eğer bir şeyi samimi olarak istersek, bu ruhumuza bir enerji olarak yayılıyor. Ve kalbimizden çıkan bu enerji nurlu bir yol alarak istenilen yere doğru şimşek gibi çakıyor.
Muhteşem bir güç ve enerji olan dua, dürüstçe ve samimi olarak kalpten ve gönülden söylenilirse ulaşması gereken yere, bir yıldızın parlaklığı gibi, yaldız yaldız, bir şimşeğin çakması gibi anında ulaşıyor.
Demek ki duanın amaçları arasında, eksik yönlerinizi bulmanız ve buna göre hareket etmeniz gerektiğini pekiştiren bütünler sistemi mevcut.
Olumlu duygularımızı pekiştirmeye, olumsuz duygularımızı engellemeye dua sayesinde kavuşuruz. Hasta olan bir kişinin tek ümidi yaratıcısıdır. Ve bunun içindir ki hastalık hali insana, yaratıcıyla samimi bir halin pekişmesine vesile oluyor.
Hayatımızı kolaylaştırmanın diğer adı dua ise, hedeflerimiz dua istikametiyle birleşmelidir. “Hedeflerimizi dualar belirler” dedik. Bu hedeflerimiz ne olmalıdır?
1- “Allah rızası” derken ne kastettiğinizi,
2- Ne için yaşadığınızı,
3- Ne için ölmeniz gerektiğini,
4- Hayatınızın sizi nelere duçar ettiğini,
5- Kalbinizde asıl olması gereken varlığı,
6- Ruh ile beden arsındaki farkı bilmeniz, asıl hedefiniz olmalı.
Bu tefekkür size “ne için yaşıyorsunuz?” sorusunun cevabını samimiyetle verecektir. Bu sorular gerçeği bulmaya namzetmiş bir insanın ruhunda rengârenk bir dolaşımı sağlayıp, olmanız gereken insan-ı aliyye vasfına sizi sürükleyecektir.
Derin tefekkür sahibi olmayı başarabilmiş Pascal, matematik ve fizikteki buluşlarının yanı sıra, yaşamış olduğu ağır hastalıklar Pascal’ ı çok düşündürtmüş ve onu Allah’a yaklaştırmıştır. Pascal’a göre hastalık, “insanın kalbini Allah’a yaklaştırmak için vesile kılınmış ilahi bir hediyedir.”
Bu dualardan bir tanesi şöyledir: “Rabbim, sen her fiilinde nazik ve incitmezsin. Senin rahmetin o kadar büyük ki insanların sadece iyilikleri değil, hataları bile senin rahmetine erişmeye vesiledir. Kabul et bu halimde sana Rabb-i Rahim’im olarak yöneleyim. Çünkü benim sağlıktan hastalık haline geçişim sana bir değişiklik getirmez. Sen hep aynısın ve mutlu, hem de acı anlarımda benim Rabb-i Rahimimsin.”
İkinci dua:
“Sana ibadet edeyim diye sağlık verdin, ne var ki ben, çoğu zaman bu güzel sağlık halimi sana ibadet yolunda kullanamadım. Şimdi kendi halimi düzeltmek için bana hastalık verdin.”
“Sağlıklı halimde iken, sağlığımı gururuma ve bencil arzularıma alet etmiştim. Gelsin bu hastalık, gurur ve arzularımı öldürsün. Beni dünyevi lezzetlerden tat alamaz hale getirsin ki sadece senin aşkından lezzet alayım.”
“Hasta yatağımın yalnız sessizliğinde, yalnız sana ibadet edeyim ve lütfet ki… Bedenimin ağrılardan inlediği bu zamanda da ruhani tatlara nail olsun.”
Üçüncü dua:
“Kalp ne kadar bahtiyardır ki senin gibi bir sevgiliyi seviyor, Allah’ım o ancak böyle sonsuz, güzel bir sevgili ile tatmin olabilir zaten…”
“Sen ki ebedisin, seni sevmenin mutluluğu ne kadar kalıcı ve güven vericidir. Ne hayat nede ölüm, seni sevmenin mutluluğundan edebilir bizi…”
“Bütün hatalarım için, her daim senim aşkın haricinde mutluluklar aradığım için, kalbimi pişmanlık duyguları ile beze Allah’ım!”
“Bedenimdeki bu rahatsızlığı ruhumun hidayetine vesile eyle Rabbim! Hazır maddi şeylerden tat alamıyorken mutluluğu yalnız seninle olmakta bileyim Allah’ım!”
Dördüncü dua:
“Rabbim, sen beni nasılsam öyle görüyorsun zaten ve eminim ki, bende seni memnun edecek bir şey olmadığını görüyorsundur. Ya Rabbi, ben kendimde acılardan başka bir şey göremiyorum.”
“Rabbim, bana bak, çektiğim acıları gör, beni dertten derde koyan hastalıklarımı gör. Bak bana, ey Mukaddes Kurtarıcım, senin kudret elinin bende açtığı yaraları gör. Merhametle bak şu bedenime, acılarımı şefkatinle gör. Lütfe de bu acılarım, senin beni hasta yatağımda ziyaret etmene vesile olsun…”
Beşinci dua:
“Ya Rabbi, içimde bencilliği besleyen o kendine acıma duygusunu sök at. Acılarım yüzünden kendime acıma tuzağına düşmekten alıkoy beni. Dünyevi hazların kaybına razı olanlardan eyle beni. Bu hazların asla tatmin edemeyeceğini unutturma bana.”
“Kalbimi acının örtüsüyle ört. Beni ille sağlık, ille de hayat isteyenlerden eyleme. Lütfet de senin bana layık gördüğün her hale razı olayım.”
“Lütfet ki, sağlıkta hastalık ve ölümde, hayat da benim için aynı güzellik de olsun. Senin yalnız senin Rabbim olduğunu huzurla kabul etmemi sağla. Rahmetini üzerime dilediğin gibi ver ya da al.”
“Lütfet de senin ebedi rahmetine tevekkül edeyim, bana senden ne gelirse, hepsini itirazsız kabul edeyim.” (Çare, S.2)
Pascal’ın bu duaları ne kadar içten ve samimi. Her satırı “Sevgili”ye ulaşılacak burağın adı. Eyleme dönüştürülmesini bekleyen vakarın fiil hali gibi… Bu duayı ne zaman okusam ruhumun göklere doğru yükselip “Sevgili”yi aradığını görüyorum. Ey ihtiyacımız olan sevginin asıl adı, bizleri senin didarından ayırma.
Dua hakkında ne dediler?
* Newsweek`in anketine göre, ABD halkının yüzde 84`ü hastalar için dua etmenin iyileştirici etkisi olduğuna inanıyor.
* Columbia Üniversitesi`nin yaptığı araştırmada üreme sorunları yaşayan kişiler için düzenli olarak dua okundu. Dua okunanlarda, döllenmenin başarı oranı yüzde 8`den yüzde 16`ya çıktı. Embriyonun sağlıklı bir şekilde büyüme şansı ise yüzde 25`ten yüzde 50`ye yükseldi.
* Duke Üniversitesi`nde yapılan bir başka araştırmaya, anjiyo operasyonu geçiren 750 kalp hastası katıldı. Bunların bir kısmı için dua ayinleri düzenlendi. Ayin düzenlenen hastaların ameliyattan sonraki birkaç yıl içindeki ölüm oranları, dua okunmayanlara göre yüzde 30 daha az çıktı.
* San Francisco Hastanesi`nde 393 kalp hastası üzerinde yapılan araştırmada, 150 hasta için düzenli olarak dua edildi. Tanımadıkları kişilerin kendilerine dua ettiği hastaların, ilaç tedavisine daha çabuk cevap verdiği ortaya çıktı.
* St. Luke`s Hastanesi`nde 5 din adamı hastanede tedavi gören 990 kalp hastasının, 466`sına dua okudu. Kendileri için dua okunan hastaların yüzde 11 oranında daha çabuk iyileştiği ve rahatsızlığın belirtilerinin azaldığı görüldü.
İnanmanın pozitif etkileri…
* Son 30 yılını duanın insan fizyolojisi üzerindeki etkilerine adayan Harvard’lı bilim adamı Dr. Herbert Benson, duaların stresi gideren, bedeni sakinleştiren ve iyileşmeyi hızlandıran etkisi olduğuna dikkat çekiyor. İnanmanın hastalıkların yüzde 60-90’ında iyileştirici etkisi olduğunu iddia ediyor.
* Dua ve maneviyatın insan sağlığı üzerindeki etkisini araştıran yaklaşık 1200 araştırmanın sonuçlarının özetlendiği “Handbook of Religion and Health” adlı kitapta, “Tüm çalışmalar, dindar insanların daha uzun ve sağlıklı yaşadığını gösteriyor. İbadetine düşkün ve düzenli olarak dua eden insanlar daha seyrek hasta oluyor. Dindar olmayan hastalar dindar olanlara göre üç kat daha uzun süre hastanede yatıyor. Herhangi bir dini aktiviteye katılmayan kalp hastalarının ameliyat sonrası ölüm riski dindar hastalara kıyasla 14 kat fazla. Düzenli olarak ibadet eden yaşlıların inme riski diğerlerinin yarısı kadar.
* Dindar insanların kalp hastalığı ve kanserden ölme ihtimali yüzde 40 daha az. Dindarlar daha seyrek depresyon yaşıyor, depresyona girince de daha çabuk düzeliyorlar. Güne dua etmekle başlamak, tansiyonun düşmesine yardımcı oluyor.
* Bilim adamları yaşları 25–45 arasında değişen ve kendilerini dindar kabul edip çok dua eden 155 kişiyi inceledi. Deneklerin kan basıncını 24 saati aşkın zaman diliminde ölçen bilim adamları tansiyon değerlerinin düşük” olduğu saptandı.
Yine yapılan araştırmada inanan insanlara nazaran inançsız ve inancı zayıf olan insanların daha çabuk rûhi bunalıma düştükleri ve intihara daha yatkın oldukları tespit edilmiştir.