Dua Kapıları Açıldı…
“Bazen susmak daha mı iyi?” diye düşünüyorum. Asla “sükût ikrardandır.” değil bunun anlamı...Babil’in kulelerindeki insanlar gibiyiz. Her konuda konuşuyor, karşılıklı yazıyor ve birbirimizi anlamıyoruz. Herkes kendi inandığını, ezberlediğini, ezberletileni söylüyor, yazıyor. Karşı tarafın ne söylediğini, ne yazdığını duymuyor, okumuyor bile...
Eskiden mektup yazma alışkanlığı vardı. Benim yurt içinde ve yurt dışında yazıştığım birçok arkadaşım vardı. Mektuba “cevap” yazarken, paragraf paragraf ilerlemekten çok hoşlanırdım. Bir soru sorulmuş ise, sorulanın cevabını verir; yorum yapılmış ise kendi anladığımı ve onun anlatmak istediğinden ne anladığımı birebir yazardım.
Eskiden münazaralar da vardı. Üretilen tezi çürütmek için, sunulan tez üzerinden tarihten, edebiyattan, sanattan ve bilimden orotite kabul edilen kişilerin fikir ve teorilerini kullanarak neden, sebep ve sonuç ilişkisi içinde ilerlerdiniz.
Şimdi işler biraz karışık. Olayları anlatıyoruz ama yalan ve yanlış haberlerden, onun bunun söylediklerinden toplayarak inandığımız bilgilerle karşı tezleri çürütmeye çalışıyoruz. Sorulara sorularla cevap veriyoruz. Muhatabımızın ne anlattığını anlamaya çalışıp, o göre davranmak yerine kendi görüş ve yorumlarımızı ısrarla ona kabullendirmeye çalışıyoruz. Sürekli niyet okuyuculuk yapıp karşımızdakini şucu bucu olmakla suçluyor ve bunu yaparken de adab-ı muaşeretten giderek uzaklaşıyoruz. Bunu hem Türkiye’deki hem de dünyadaki gelişen olaylar için ve her zaman tek taraflı bilgilerle yapıyoruz. Ama bazı olaylar oluyor ki (yurt içinde ve yurt dışında kör göze parmak şeklinde!) temel hak ve özgürlükleri kısıtlayan, insanca yaşamaya ambargo koyan, “nasıl oluyorda bu konu hakkında mutabık olamıyoruz!?” hayretine düşüyor insan. "Nasıl olur da görmezler!?" şaşkınlığı içimizden bir kor halinde dışımıza taşıyor. Ama görmüyorlar işte!
Hani "gözlerini ve kalplerini kendi yapıp ettikleri ile mühürleyenler" var ya işte tam da bu maelde ayet yetişiyor hayretimize.
İşte o zaman susmak geliyor içimden...
Dua kapılarının açıldığını hissediyorum. “Bu işe de mi Tanrı’yı bulaştıralım? Dinle bu işin ne alakası var? Din insanın içinde yaşadığı mistik bir durumdur, siyasetin, uluslarası ilişkilerin dinle diyanetle ne alakası var?!” diyenlerin inadına, dini, dünya işlerine karıştırarak dua etmeye sizleri de davet ediyorum.
Kardeşliğin, esenliğin, hakkaniyetin tesisi için edeceğiniz duanıza peşinen "amin" diyeceğim...
Haziran 24th, 2010 at 00:21"Her şeyi maddede arayanların akılları gözlerindedir, göz ise maneviyatta kördür. (Said Nursi)
Ağustos 9th, 2010 at 19:05