DP İstanbul İl Başkanlığı Çalışmaları
DP İstanbul İl Başkanlığı bilinçlendirmeyi sürdürüyor!
Toplumsal konularda duyarlı olan Demokrat Parti İstanbul İl Başkanlığı, ‘Kanser Haftası’ münasebetiyle bir etkinlik düzenledi. ‘Kanser ve Hayatımızdaki Olumsuz Yansımaları ile Yaşamdaki Riskleri’ konulu toplantı, Teşkilat Binası bünyesinde Uz. Dr. Yavuz Dizdar ve Prof. Dr. Nevres Koylan’ın katılımıyla gerçekleşti.
Daha önce de ‘Dünya Kadınlar Günü’ dolayısıyla faaliyetlerde bulunarak kadınlarımızın yanında olduğunu ispatlayan Demokrat Parti, günümüzün vebası sayılan kansere karşı da duyarlılığını gösterdi! 6 Nisan 2011 Çarşamba günü, İl Başkanı Haluk Bozovalı ve Kadın Kollarından Sorumlu Selatin Erihan’ın sunumuyla başlayan toplantıda çeşitli ilçe teşkilatlarının başkanları, partililer ve çok sayıda davetli hazır bulundu. İlginin yoğun olduğu ‘Kanser Haftası’ etkinliğinde söz alan Uz. Dr. Yavuz Dizdar, öncelikle kansere neden olan ‘gıdaların işlenişi’ konusunu gündeme getirdi. Günümüz yoğurtlarının neden bozulmadığını sorarak konuşmasına başlayan Uz. Dr. Yavuz Dizdar, bu ayrıntıyla ilgili yaptığı araştırmaları ve sonuçlarını dinleyenlerle paylaştı.
Yoğurtlar Dayanıklı Eşya Mı?
Çapa Hastanesi’ndeki gözlemlerine dayanarak, artan kanser vakalarının sadece sigara ve belli faktörlerle ilişkilendirilemeyeceğinden yola çıkan Uz. Dr. Yavuz Dizdar, endüstriyel yiyeceklerin de bu noktada büyük faktör oluşturduğu görüşünde! Toplumumuzda fazlaca tüketilen yoğurt ve süt ise üzerinde durulması gereken maddelerin başında yer almakta…
Sektördeki araştırmalarını toplantıda özet halinde veren Uz. Dr. Dizdar, öncelikle UHT konusuna açıklık getirdi. Bu doğrultuda, sütün bir gıda maddesi olmadığının altını çizen Onkolog, oluşumunun özel işlevli moleküllerden müteşekkil olduğunu hatırlatarak üreticiden toplanan sütlerin başına gelen deformasyona dikkat çekti. Endüstrinin çiğ sütlerin bozulmasını engellemek için uyguladığı yöntemlerin sağlıksızlığına işaret eden Uz. Dr. Dizdar ‘homojenizasyon’ işleminin sütten alınan şifayı azalttığını belirtti. Bu yöntemin kaymak oluşumunu etkilediğini de hatırlatarak yoğurttan tamamıyla bağımsız olan kalıp kaymakların ayrıca enjekte edildiğini söyledi. Kaymakların ‘margarin’ ya da ‘kâğıt peçete’ kökenli olduğu yönündeki açıklamalarsa oldukça çarpıcıydı! Normalde üç günde ekşimesi gereken yoğurtların günlerce aynı kaldığını ve gittikçe daha kıvamlı hale geldiklerini söyleyen Uz. Dr. Dizdar, bunların üstünde sinek dahi oluşmadığının altını çizdi.
Kapakları değiştirilmek suretiyle, son kullanım tarihleri yenilenen, tekstür(yoğurdun dokusu) kaymaklar ve homojenizasyon sayesinde ‘dayanıklı tüketim malı’na dönüşen yoğurtlara sinekler bile itibar etmezken, bunların çoluk-çocuk tüm topluma reva görülmesi oldukça düşündürürcü! UHT ile stoklama şansına kavuşan endüstrinin, tüketiciyi çekmek için ‘hijyen’i bahane edip ‘kapıdan süt almamayı’ empoze etmesiyse olayın ‘kurnazlık’ boyutu… Bu noktada süreleri geçmiş süt ve yoğurtların toplanıp kıvamlanarak taze naturel kaşar ya da krem peynire dönüştürülerek yeniden tüketime sunulduğunu da hatırlatmakta fayda var!
Lobiciler eliyle GDO’lanmak…
Gıdaların ömrünü uzatıp daha çok kar etmek amacıyla nasıl zararlı hale getirildiğini, akıllara durgunluk veren örneklerle açıklayan Uz. Dr. Yavuz Dizdar’ın Demokrat Parti İstanbul İl Teşkilatı’ndaki toplantıda dikkat çektiği bir diğer husus, Cumhurbaşkanı’nın ve Başbakan’ın eşlerinin itirazlarına rağmen, ülkemizde üretimine başlanılan GDO’lu ürünlerdi! ABD’den sempozyum için gelen uzmanların ‘Ben lobiciyim. Görevim bu tohumları ülkenize sokmaktır’ diyerek söze başladığını hatırlatan Uz. Dr. Dizdar, bunların tüm tepkilere rağmen Türkiye’de serbest hale getirildiğini vurguladı. GDO’lu tarımın ‘düşük’ oranını artırdığını hatırlatan Onkolog, bu tür üretimin meme kanseri yaşını 25’lere çektiğini, 28 yaşındaki bir bayanın hormon seviyesinin menopoz öncesiyle aynı olduğunu, 40’lı yaşlardaki erkeklerde prostat kanseri görülmeye başlandığını dile getirdi.
Yapıları değiştirilen yiyeceklerin kısırlık yapmasına gelince… Bu konuda rahmetli Türkan Saylan’dan arta kalan meme kanseri ilaçlarının Adana’daki narenciye bahçelerine atılması örneğini veren Uz. Dr. Yavuz Dizdar, legal olarak kullanılan bu maddeler sayesinde bahçelerdeki ürünün peyderpey olgunlaştırıldığını anlattı. Üreticiye daha çok kazanç sağlayan bu yöntem, ne yazık ki meyvelere ve oradan da insana geçen ‘Endokrin Bozucular’dan dolayı kısırlık yaratmakta! GDO’lu ürünler ve kimyasalların yarattığı doğurganlık tahribatını görmek için, ülkemizde sayıları hızla artan ‘Tüp Bebek Merkezleri’ne bakmak yeterli! Konuya bu yönden yaklaşılınca olay, ‘komplo teorisi’ olmanın ötesine geçiyor. Biyolojik ve taktik savaşlarının revaçta olduğu günümüzde, toplumları gıda yoluyla denetim altına alıp çökertmek için, lobiciler eliyle pazarlanan GDO’dan iyi yöntem olur mu?
‘Mayınlı Arazi’ neden gündemde?
Gençliğimizin, geleneksel yemeklerden uzaklaştırılıp ‘fast food’ alışkanlığıyla yozlaştırıldığı bir gerçek! Çikolatadan hamburgere tüm hazır gıdalarda ‘mısır şurubu’ bulunduğu da öyle… Nitratla renklendirilen etler ve özel katkılarla renkleri açılan yağlarda kızartılan patateslerle hücreleri kanserojen madde deposuna döndürülen insanımız, nişasta bazlı şekerlerin yarattığı pankreas kanseri ve bağışıklık sistemi bozukluklarıyla boğuşurken Avrupa da gözünü ‘Mayınlı Arazi’ konusuna dikmekte! Avrupa’nın kimyasallardan dolayı temiz toprağının kalmadığını hatırlatan Uz. Dr. Yavuz Dizdar, organik tarım için tek temiz toprağın bizdeki ‘Mayınlı Arazi’ olduğunu açıklamakta... Buraları mayından arındıracak olanın kullanım hakkını da kapmaya niyetlendiğini ve en istekli ülkenin de GDO düşkünü İsrail olduğunu hatırlanırsa, gıda konusunun nasıl siyasileştiği çok daha iyi kavranır!
DP’nin ‘sağlık’ hassasiyetine teşekkürler…
Sonuç itibariyle söylemek gerekirse, ‘Kanser Haftası’ nedeniyle Demokrat Parti tarafından düzenlenen toplantı her açıdan doyurucuydu. Bu bağlamda, Uz. Dr. Yavuz Dizdar’ın bilgilendirme konuşmasının bitiminde soru-cevap bölümüyle devam eden etkinlik amacına ulaşırken, Uz. Dr. Yavuz Dizdar ve Prof. Dr. Nevres Koylan’ı soru yağmuruna tutan davetliler de siyasilerle el ele veren endüstrinin sağlığımızla nasıl oynadığına ayrıntılarıyla vakıf oldular. İki değerli akademisyeni Demokrat Parti çatısı altında görmenin mutluluğunu yaşatan herkese teşekkürler…
Anibal Güleroğlu