content

23 Oca

Dövün Ey İstanbul Çünkü Aptallar Övünüyor!

Dövün Ey İstanbul Çünkü Aptallar Ve Kurnazlar Övünüyor!

Bir kentin gelişmişliğini AVM’lerle ve rezidanslarla (Alış Veriş Merkezleri) ölçenler ve övenler ikiye ayrılır: 1) Aptallar 2) Kurnazlar.

Kent hakkında aptal bakış açısına sahip olanların iç dünyaları yeterince gelişmediği için, beyinleri pazar ekonomisine teslim olmuştur. Bunların gündelik yaşamlarını ve asli meşguliyetlerini tüketim araç-gereçleri pazarı belirler. Hep almak, daha yenisini, daha büyüğünü almak derdine düşmüş tipler bankaların, mağazaların, emlakçilerin ve bilumum satıcıların en sevdiği müşteri kitlesini oluşturur. Bu kadar reklâm furyası, boşuna yapılmamaktadır. Kapitalizm, pazar ekonomisinin bir diğer adıdır. Elbette pazarsız ekonomi olmaz. Ancak zihinsel olarak pazara teslim olmak; işte tehlike buradadır. Bu tehlike, bireyin aptallığıyla sınırlı değildir. O bireyler, dünyayı tüketim ekonomisinin parametreleriyle gördükleri için, kent yaşamının içine eden her türlü inşaat faaliyetini, kentin gelişmesi olarak görürler.

Örneğin, bu kesimden zavallılar, Kuveyt’teki otel inşaatlarını kentin gelişmişliği olarak görürler. Veya Beyoğlu’nun göbeğine, o tarihi dokunun içine dikilen bir alış veriş merkezi için, “Aaaa, ne harika, İstiklal Caddesinde gezerken oraya da gider kahvemizi içer, ayakkabımızı alırız” derler. Ve onlar için İstanbul gelişiyordur!

Bir de kurnazlar var. Bunlara büyük rantiyeciler de diyebiliriz. Çeşitli imar oyunlarıyla rantına rant katan bu kesimler, yaptıkları inşaatları kentin gelişmişliği olarak gösteriyorlar. Kendi açılarından haklılar, çünkü para kazanıyorlar.

Aptallar ve kurnazlar, yapılanları, farklı gerekçelerle övüyorlar.

Aptalların ve kurnazların övdüğü bir kent, aslında dövünen bir kenttir. Basit bir mantık yürütme bile, bize bu sonucu verir. Dünya uygarlık tarihine aptalların ve kurnazların hiçbir katkısı olmamıştır. Tersine, çoğu kez de uygarlığın yıkıcı unsurları olmuşlardır.

Şimdi daha bir somut yazalım.
D100 karayolu ve diğer yollar aynı. Kavşaklar yetersiz. Yoluna, yeşiline hiçbir ekleme yapmıyorsun. Az miktarda sosyal donatı alanı, okul, spor ve sağlık tesisi yapıyorsun.
Bu yetersizlikler karşısında olanlara bakalım.
Ana ulaşım yolu D 100 karayolunun tam dibine rezidanslar ve AVM’ler dikiyorsun.
Bu nasıl bir yapılaşma ve nüfus projeksiyonudur?
Bu nasıl bir planlamadır?

Kabul edenler, etmeyenler!
Kabul edilmiştir.
İşte yasallık.

Buyurun size yasal bir kent ve yasal bir yaşam.
Aptallar AVM’em var diye övünüyor, kurnazlar satıyorum diye övünüyor.
Kent dövünüyormuş, kimin umurunda.
Aptallar, kurnazlar ve diğerleri; kendi ellerimizle içine ettiğimiz bu kentte yine topluca, çile çekerek yaşıyoruz.
Bunu az sayıda ülke başarır ki, biz bu başarımızla övünebiliriz!

Beylikdüzü’nün nüfusu 500 bin olacakmış.
Esenyurt aldı başını gidiyor.
Daha bunlar iyi günlerimiz!
Üç beş sene sonra bakın neler göreceğiz?
Bu bir felaket tellallığı değildir.
Sorum somut: Yol aynı yol, bina on kat artıyor. Bundan ne çıkar?
Ey yetkililer, bölgemizdeki bu inşaatların kente getirdikleri ve götürdükleri hakkında dürüstçe bilgi vermeye var mısınız?
Hele bir açıklayın, şu metrobüsün yolu nereden geçecek?
Dövün ey İstanbul; aptalların ve kurnazların övünmesidir beni yaralayan.

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank