Dövün Dövün, Vurun Doktorlara!
DÖVÜN, DÖVÜN, VURUN DOKTOR’A !
Gerçekten dövün. Gösterin gününü ona.
“Zaten akıllı olsa DOKTOR olmazdı !” öyle ya.
Başkasını düşünene “aptal” diyorlar şimdi ya.
Hatırlatın ona “BAŞKASINI DÜŞÜNMENİN” ne demek olduğunu.
Tanımadığı birine bakacak, sorumluluğunu alacak diye gece gündüz yıllarca okuyacak, öyle mi?
Tabi ki dayağı hak eder.
Sizin bozulan bedeninizi tamir etmeye kalkmış ha!
Aklını başına getirmek için darp edin, kollarınız yorulana kadar.
Ananıza, babanıza, kardeşinize, karınıza, kızınıza, size bakacak DOKTOR’UN ağzını burnunu DAĞITIN.
Hastaya, hasta yakınına akıl verecek, ne yapacağını söyleyecek!
Böyle şımarıklık olur mu hiç? Böyle ukalalık olur mu?
Onu yeme, bunu ye diyecek hayatına karışacak, kim oluyor ki?
Çalışırken tuvalete gitmek ne demek?
DOKTOR olmuşsa çıkartmadan çalışacak, hepsi içinde kalacak, yapamadığı pek çok şey gibi.
Gerçi kendi bilir, isterse gitsin.
Skandal olur.
DOKTOR yemek yedi, DOKTOR uyudu, DOKTOR esnedi...
Haddini bildirmek lazım değil mi?
Sadece sizin ağzınızdan çıkanları yapmalı.
Laf dinlemeli.
Çünkü usta sizsiniz!
İstediğiniz gibi “Hakaret” edebilmelisiniz.
Bir de arkadaşlarına, eşine, dostuna anlatacak kahramanlık hikâyesi nasıl bulacaksın ki?
“...sonra doktora bir bağırdım, korkusundan hemen baktı” filan!
Öyle ya daha güzel gösteri yeri yok ki.
Kahraman olmak istersen, ilacını bile umursamadığın babanla acile gider DOKTOR’A bağırırsın.
Olur biter.
Senden düşüncelisi yok.
Eşe, dosta da anlatmayı unutma.
Zaten bulaşıcıdır.
Tüm saçmalıklar gibi.
Nasılsa “Hastam vardı, ne yaptığımı bilmiyordum.” deyip, geçiştirebilirsin.
Makul karşılanabilir yani.
Hiç atasözü de bilmiyor bu DOKTORlar.
“Hiç bir iyilik cezasız kalmaz” demişler.
Bunların hiç haberi yok.
Ateşin yüksekken, yanındaki kötü gün dostunu TOKATLA.
Kalp krizi geçirirken, yanındaki umudunu TEKMELE.
Bağırsakların düğümlenmiş, apandisitin patlamışken, sende onun bağırsaklarını PATLAT.
Kalbini durdurup damarlarını değiştirmenin ne demek olduğunu göster ona, sende onun kalbini ÇIKAR.
Kurşunlanmış yatarken sedyede, sende onu kurşunla ki, SANA YARDIM ETMENİN NE DEMEK OLDUĞUNU ANLASIN.
Nasıl olsa “DOKTOR” sana karşılık veremez.
Kaza ara kendini savunmak isterken sana eli deyse, “DOKTOR hastasını dövdü” diye anlatılır gıyabında.
Tıp fakültesinde yakın dövüş sporları dersi de almıyorlar nasılsa.
Aman “DOKTORU kayırdı” demesinler diye nasılsa sahip çıkmaz kimse.
Siz dayak yiyince daha severek, daha candan, daha verimli işinizi yapıyorsunuz ya!
O da, siz tehdit ettikten sonra, korkudan bildiklerini karıştırmaz, daha istekli yapar görevini.
Uzaydan geldi ya, sizden sonra da gelen hastalara, yakınlarına morali bozulmadan, yüreği yarılmadan, geçmişine kızmadan, ne zaman DOKTOR olmaya karar verdiğini hatırlamaya çalışmadan devam eder hayatına, ruhsuz ya!
Babamın dediği gibi ”Oğlum biri sana saygı gösteriyorsa bil ki kendi kendisine olan saygısındandır, seninle ilgisi yok.”
“Doktoruna değer vermeyen toplumlar, acılarla yaşamaya mecburdurlar.”(Bence)
Zor kullanarak, hakaret ederek, kızarak, korkutarak, hak yiyerek kendine ve hastalarına daha iyi bakılacağını zanneden bazı kendini bilmezlere İTHAF OLUNUR.
Geri kalan milyonlarca Sevgi, Saygı, Minnet dolu Hastalarımıza, kucak dolusu Selamlar, Sevgiler, Saygılar, Minnetler.
Hakkımız sizlere helal olsun.
Sizleri seviyoruz.............
DOKTOR ………………………………………………………………………………….