Döviz Artar Psikolojisi Bozulmuştur
Geçen hafta kar realizasyonu ve/veya düzeltmenin olabileceğini yazmıştım. Özellikle teknik verilerin olumsuz olduğunu hisse sentleri piyasaların düzeltme yapması gerektiğini vurgulamıştım. Ama hafta içinde PPK kararları ile ciddi bir politika değişikliğine şahit olduk.
Bu durum para politikasında ciddi bir değişim ve sıkı para politikasının etkilerinin beklenmesine sebep oldu. Bu aşamadan sonra faizlerde yükseliş düğmesine basılmış oldu.
Her ne kadar politika faizlerinde artış olmazsa da borç verme faizlerinde ciddi bir değişim söz konusu oldu ve bu Çarşamba açıklanacak MB beklentileri ve yorumları ile bundan sonra kurlar üzerinde riskli durumlar söz konusu olduğunda faiz silahını da kullanılabileceği ihtimali güçlenmiş oldu.
Zaten maliyeti yüksek mevduat dan daha düşük marjda kredi verdiğinin serzenişinde olan bankacılık bu durumda sürdürülebilir kredi satışını yağmayacak duruma geldi. Şimdi kredi faizlerinde artış zamanı geldi..
IMKB diğer piyasalara göre daha kırılgan
Geçen hafta başı dünya piyasaları ile aynı yönde hareket eden IMKB endeksleri Salıdan sonra Vahim Terör olaylarının da etkisi ile satış eğilimine girmiştir.
Özellikle sınır ötesi operasyon konuşulması ile bazı yabancı fonların Türkiye piyasasında çekilme kararı alması bonoda satışların artmasını sağlamıştır.
Zaten yine hafta başı PPK kararları piyasayı kararsızlık ve sonrasında olumsuzluğa itmiştir. Piyasa hemen tepki vermiş birleşik faizlerde 8,50 den 9,66 ya kadar çıkmış oldu.
Haftayı 9,66 seviyelerini test ederek kapamıştı. Faizler artacaksa bundan en çok hisse senetleri olumsuz etkilenecektir.
Faiz ve ÖTV artışı birbirini takip eden talep düşüklüğü oluşturacaktır. Şirketler daralması beklenen ekonomiden olumsuz etkilenecek beklentisi yüzünden borsaya satış gelmesi normaldir.
Geçen hafta uluslar arası piyasalar yoğun gündeme sahipti
Moody’s İspanyanın notu düşürdü, Yunanistan’ın yardım diliminin 8 Milyar Euro’luk kısmı serbest bırakıldı. Buna mukabil AB bölgesinde krize müdahale konusunda ağır kalındı…
Merkel ve Sarkozy toplantıları bir ara çıkmaza girdi. Görüş ayrılıkları Sarkozy tarafından dile getirildi ama sonra toplantıların yapılacağı söylendi. Merkel AB bölgesinde sorunların çözülmesi sadece bir AB zirvesi toplantısı ile hal olmaz gibi bir laf etti.
Sonrasına Almanya maliye bakanı G-20 maliye bakanları ve merkez Bankası başkanlarının Avrupa’daki Borç krizinin çözümüne yönelik geniş kapsamlı bir plan ortaya konması için son tarih olarak belirlediği 23 Ekim’de “Eksiksiz bir çözüm planı hazırlanamayacağını açıkladı.
Bu arada Euro Bölgesi liderlerinin yarınki Ab zirvesinde anlaşıp anlaşamayacağı konusunda endişeler var.
Avrupa Finansal İstikrar fonu’nun (EFSF) güçlendirmenin en etkin yolunun Avrupa Merkez Bankasının (AMB) fonlarından yararlanabilecek bir bankaya dönüştürmek olacağını savunan Fransa’ya Almanya karşı çıkmaktadır.
Bu arada S&P, Avro Bölgesi’nin resesyona girmesi ve hükümet borçlanmalarının artması halinde Fransa, İspanya, İtalya, İrlanda ve Portekiz’in kredi notlarının bir ya da iki kademe düşürüleceği uyarısında bulundu.
ABD reel sektör verileri daha kabul edilebilir düzeyde seyrediyor. Ekonomik toparlanma her ne kadar uzakta ise de bazı bölgelerde kıpırdanma olduğu gözlemleniyor.Bazı sektörlerde istihdam artışı olduğu açıklandı. İşsizlik maaşı başvuruları Nisan ayından bu yana en düşük seviyede gerçekleşti.
Çin ekonomisi, yılın üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 9,1 oranında büyüdü. 2009 dan bu yana en düşük büyümeyi kayıt eden Çin bu durumda bir yavaşlama içine girdiği yorumlarına sebep oldu.
Bu hafta AB bölgesinden olumlu haberle başladık…
Euro bölgesinde krizle mücadele için anlaştı haberi piyasalarda olumlu etki yaptı.
Euro Bölgesi hükümetleri kamu maliyesinin sürdürülebilirliğini ve büyümenin güçlendirilmesi güvence altına almak için harekete geçecek. Aşırı borçlu ülkeler taahhütlerini yerine getirecekleri konusunda Euro Bölgesi'nin kalan üyelerini ikna edecek. Yunanistan'ın borç sorununa sürdürülebilir çözüm bulunacak. Özel sektörün de katkısıyla Yunanistan'ın borçları kırpılacak. Borç krizinin yayılma riskine karşı yeterli 'ateş duvarı' örülecek. Avrupa bankacılık sektörüne güven yeniden tesis edilecek. Bunun için bankalara koordineli sermaye enjeksiyonu yapılacak. Euro Bölgesi'nde mali entegrasyon derinleştirilecek.
Şimdi somut adımlara geldi sıra, bekle gör politikası olacaktır
Kurlara müdahale faizsiz olmuyor…
Geçen hafta MB doğrudan satışlar ve diğer döviz satış ihalesi ile yapılan döviz satışlarına devam etti. Bu satışlar devam ederken PPK toplantısında faizler ile ilgili yukarıda bahsettiğim düzenlemeler oldu. Bu şekilde piyasada para bolluğunun yerine daha çok para arayanların çoğaldığı bir borç alma verme piyasası oldu.
TL‘nin kıymetli olduğu bu ortamda sıkışık bir TL ile döviz satımının teşvik edildiği görülüyor. Politika faizi artmamış olması bu durumu değiştirmedi, daha önceleri de değinmiştim aslında tezgah altında birleşik faizler yüksek seyrediyorken MB’ nın zorlaması ile düşük seyreden piyasa faizleri daha bir reel tepki vermeye çabalıyor.
Mevduatın % 11 seviyelerinde seyreden bir ortamda birleşik faizlerin 8 seviyesinde seyretmesi mantık dışı olmuştu. Geçen hafta bu beklentiler ve gelişmeler ışığında tahvil seviyeler 9,60 lı rakamları gördü.
Zaten cari açık ve dış ticareti fonlayacak olan mekanizma ülkede TL’ nin ne kadar değerli olduğuna ve buna bağlı olarak ne kadar faiz alacağına bakıyor. Henüz sistem faiz sisteminde kurtulamadığı için bu durumu faiz dışı enstrümanlarla atlatmaya çalışan ekonomi yönetimini zorlamış oluyor.
Ne olursa olsun benzer ülkelerde yaşanana faiz yükselişleri, krizde olan ülkelerde yaşanan ciddi faiz yükselişleri alternatif para piyasalarına fonların dönmesini, yönelmesini sağlıyor.
Zaten ABD yapılan ciddi bir değişim programı ile dünyada ciddi sermayenin ABD enstrümanlarına dönmesine sebep olmuştu. Bu dönüşün etkisi ile fonlanan az gelişmiş ülkeler de para çıkışları Türkiye de seyreden bu döngüyü de etkiledi.
Bunun yanın hafta sonu bankaların toplantılarında tüketici kredileri ve Mortgage kredileri faiz oranlarında dikkat çekici artırımlara gitme kararı aldılar. Haftanın ilk gününe deprem felaketi ve bankaların faiz kararları ile başlangıç yapmış olduk.
Endeks ve döviz - Teknik durum
Satışların etkisi ile 59000 seviyesinden gerileyen IMKB 100 endeksi 55500 seviyesinde destek bulmuş oldu. Önümüzdeki günlerde bu seviye birkaç kez denenebilir. Haftanın ilk günü 55500 seviyesi yine test edildi ve buradan gelen tepki ile 56000 üzerinde kapandı. Özellikle 55500 seviyesi kırılırsa 54500- 53200 – 52800 destek seviyeleri test edilebilir. Genel piyasalar açısında bir yavaşlama ve gevşeme dönemi içerisinde görülüyoruz. BU durum kasım sonuna kadar devam edebilir. Yurt dışında da yıl sonu pozisyonlar kasım aylarında kapanması ile birlikte bu sene biraz daha erken bu süreç başladı. Bu bilgiler ışığında çok iştahlı bir alım dalgasının şu sıralar gelemsini beklemek doğru değil.
Kurlara müdahale tam gaz devam ediyor. MB kararlılığını gösteriyor. Dolar/ TL de 1,90 seviyesi Çanakkale savunmasını hatırlatıyor. MB bu seviyenin aşılmaması için çok çaba sarf ediyor. Kimi zaman kurlar 2,0 olsa da kendiliğine 1,90 a geri gelse ne olur diye düşünmeden edemiyorum. Ama bu baskı ve müdahale sakinleşene kadar devem edecek gibi duruyor. Elbette spekülatif alımların olduğu konuşulsa da unutmamak gerekir ki Türkiye ciddi bir ithalat ülkesi be bunun için günlük döviz talebi ciddi miktarlarda yüksek. Hafta başı yaşanan faiz artırımı dürtüsü kurlarda gevşeme eğilimini arttırdı. 1,80 destek… 1,80 Kırılısa Dolar da 1,75-1,72 olur gibi duruyor.
Devletin yeni ekonomik kaynaklar oluşturma ve tasarrufların belli alanlarda ekonomiye kazandırılması gibi innovatif çabalar yapması gerekir. Söz gelimi atıl ekonomik değer olarak bulunan bir çok kamu iştiraki ve yatırımı bir havuz ile ekonomiye kazandırılabilir.