Dostlarınızı Arıyor musunuz?
1968 yılı sonlarında Ankara’nın Cebeci semtinde Siyasal Bilgiler Fakültesi karşısında faaliyete geçen Doğan Yayınevimize 1970 yılında siyah çizgili takım elbisesi, koyu renk ve kalın çerçeve gözlüğü, hafif seyrelmiş saçları, kaytan ve kızıla çalan bıyıklarıyla Denizli’nin Tavas İlçesi Kızılcabölük bucağından Süleyman Saylan adında bir genç gelmişti. Bense henüz on üç yaşımdan yeni kurtulmuştum. Basın Yayın Yüksek Okulu’na yeni başlayan bu ağabeyimiz yayınevimizde hem çalıştı, hem de okulunu bitirdi. Daha sonrada yaşamın derinliklerine yolculuk yaparak kuş misali uçup gitmişti…
Yıllar acımasızdı. Kim bilir kaç arkadaş ve dostlarımızı zamanın kaybolmuşluğuna istemeden terk etmişizdir. Birlikte kiraz ağacının tepesine çıktığımız, misketlerin parlayan ışıltısında oynadığımız, mahalle maçlarında coşup, gol sevinciyle kucaklaştığımız, oyuncak bebeklerin gülümseyen yüzlerinde evcilik oynadığınız dostlarınızdan hiç haberiniz var mı? Biliyorum mutlaka alt benliğinizden hiç ayırmadığınız dostlarla birlikte olma arzusu birçoğunuzu oldukça zorluyordur. Bir kış günü, lapa lapa yağan karın ardında oturduğumuz kanepede kahvemizi yudumlarken dalan gözlerimizin buğuluğunda “Ah Be! Ne güzel günlerdi!” diyerek iç geçiririz. Avuçlarınızdan uçup giden yılların yalnızlığında dostlarınızı yanı başınızda görmek, ona dokunmak, bir iki kelime sohbet etmek ve eski günleri yad eylemeyi kim istemez ki.. Ama nafiledir boşuna arayışlar… Hemen boynunuz bükülür, öylece kalakalırsınız kuruyan gözyaşlarınızın damlacıklarında... Sonra da “ Ne güzel günlerdi” hayıflanmasıyla hayal dünyanızdan gerçek dünyanıza dönüverirsiniz. Zorlarsınız anılarınızı ve en yakınınızdakine anlatmaya çalışırsınız o güzel günleri, ancak sizi, sizden başka kim anlar ki…
Bende zaman zaman eski dostlarımı, arkadaşlarımı ve hayatımda önemli yeri olan büyüklerimi hep düşünmüş ve aramışımdır. İşte onlardan biride “Gülseren Oğuz” yani ilkokul öğretmenimdi. Aklıma düştüğü anlarda; “Kim bilir nerelerdedir?” demişimdir. Onu nerelerde aramadım ki, Milli Eğitim Bakanlığı’na bile yazdım. Gelen olumsuz yanıtla, anılarımda uçup küsüvermişti. Şimdi bana sarılan fotoğrafına bakıp sıcaklığını iç geçirerek hissetmeye çalışıyorum. Yaşıyorsa “Allah uzun ömür versin” eğer öldüyse de “Nur içinde yatsın”
“Resim değil mi hayatın kendisi,
Bazen siyah-beyaz,
Yırtık ve anlamlı,
Bukleli saçlarda kadınların,
Manalı duruşları,
Bir vapurun çığlığında
Martıların pikeleri,
Bir sevgiliye sarılış
Ve değil mi ki,
Baktıkça gözyaşlarıyla
İç çekerek anılara”
Şiirimdeki gibi anılarımıza iç çekip duruyoruz… “ Ah Dostlarım Ah!” kim bilir nerelerdesiniz? Dostları arıyoruz… Belki de yitip giden zamanı mı arıyoruz dersiniz? Hani avucumuzun içinden sabun köpüğü gibi kayıp giden o güzel yılları?
Evet, kaybolup giden 40 yıl. Dile kolay… İşte izini kaybettiğimiz ve çocukluğumda yayınevimizde birlikte çalıştığımız Süleyman Saylan ağabeyimi Facebook’un nimeti sayesinde buldum. TRT’ye tam 37 yılını vermiş, Ankara ve İzmir’de Bölge Müdürlüklerinde bulunmuş, birçok belgesel filmlerle bizi aydınlatmış. Kültür filmleriyle ödül almış ağabeyimin tekrar sesini telefonda duyabilmek beni ne kadar mutlu etti ki, anlatamam…
Gençliğinden beri şiir aşığı olan bu ağabeyimin şarkı sözü de olan “ Elveda Deme Hiç” adlı şiirini sizlerle paylaşmak istedim;
“Evlada deme hiç, bir gün gidersen;
Sakın geri dönüp bakma istemem,
O solgun resmini isteme benden,
Kalbime kazıdım geri veremem
Gözlerin gönlümde yanan bir ışık,
Saçların kalbimi saran sarmaşık
Isıtır dudağın aşkla karışık
Kalbime kazıdım geri veremem
Seni hiç görmesem, çekip, gitsen de,
Benden başkasına gönül versen de,
Üstelik ecele boğun eğsen de,
Kalbime kazıdım geri veremem…”
1996 yılında Ankara’dan Bursa’ya geldiğimde, yine askerde yazıcı iken, arkadaşlarımın resimlerinin altına aldığım notlardan yola çıkarak Bursa’nın Gürsu ilçesinde oturan asker arkadaşımı arayıp, buldum ve hala da görüşmekteyiz.
Dostlarımı arayama devam ediyorum… Bulduklarımla da görüşmenin keyfini yaşıyorum…
Ya sizler? Hadi bugünden başlayarak bir araştırın bakalım hangi dostlarınızı bulacak ve mutlu olacaksınız…
Sevgiyle ve dostça kalın…