Dost ve Dostluk
Sormak gelir içimde hep acaba dost, dostluk varmıdır, yoksa sadece bir kavramdan mı ibarettir. Ya da dost diye bildiklerimiz gerçekten dostmu dur.İnsanlık tarihinde sürekli rastladığımız bir konudur. Hani derler ya kimi iyi gün dostu, kimi kara gün dostu bunu ayırmanın esasları da değişmektedir duruma göre.
Dostluk, devletler, milletler arasında söylendiği gibi en yaygını insanlar arasında söylenir. (Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur, en yakın dostum sensin, sen benim can dostumsun gibi)
İçinde samimiyet, tahammül, kanaat olmayan dostluklar ne içindir nereye kadardır. İnsanı düşündürür aslında. Bunun aksi de olabilir aranan tüm özellikler mevcuttur bazılarında. Her an yanımızdadırlar onlar.
Sanırım gerçek dost olanda bunlardır. Acımızı, üzüntümüzü paylaşan, dar günümüzde yanımızda olan, sahtelikten ve yapmacıktan uzak olanlardır gerçek dostlarımız. Bizde onlara aynı açıdan bakarız ve değer veririz.
Dostluk yürekte ve özde olmalıdır. Göstermelik ya da menfaat için dost olunmaz, böyle kişilerle dostlukta kurulmaz.
Karşılaştığımız ve yaşadığımız bazı olaylar bizde güven ve samimiyet kazandırdığı gibi bazı olaylar da kin ve nefret uyandırır. İşte o zaman aklımızdan geçen şudur.
Acaba hayat bir oyun mu? Herkes oyun mu oynuyor. Bizlerde kendimizi mi kandırıyoruz. Rolünü iyi oynayanlar mı gündemde kalıyor tartışmak gerekir bence.
Adına şarkılar, türküler hatta destanlar yazılan dostluk kavramı o kadar geniş bir kavram ki içinden çıkmak mümkün değil. Öyle bir zamana gelmişiz ki dost kim düşman kim belli değil. İnsanın iki yüzünü aynı anda görmek mümkün olmuyor.
Kavram ne kadar geniş olursa olsun, kim nasıl bakarsa baksın bence eğer dost isek yürekten ve gönülden dost olmalıyız. Dostlarımızı da bunların arasından seçmeliyiz.
Dostluk sevgi, hoşgörü ve iyi niyete dayanmalıdır. Bizim gibi olmayan ya da bizim gibi düşünmeyen dost olmaz deyip bir kenara atmakta doğru değil. Bizim gibi düşünmeyebilir ama son derece mükemmel insandır belki bir tarafa attıklarımız. Başkalarının da bizim için aynı şeyleri düşündüğünü dikkate aldığımız zaman kendimizin her zaman haklı olmadığını görürüz. Fakat bunu bir türlü kabullenemeyiz.
Dostluk siyasi görüşe, maddi varlığa ya da kişinin nüfusuna göre olmamalı. İyi insan olma özelliklerini taşıyorsa kişi, karşılaştığımızda hal hatır soruluyorsa, karşılıklı menfaatler ve güzellikler paylaşılıyorsa asıl dostluk budur.
Elbette herkesin düşüncesine, bakışına göre değişir dostluk anlayışı, kişinin beklentileri ve memnuniyetleri farklıdır. Buna a saygı duymak gerekir.
En doğrusu insanlık açısından baktığımız zaman, gerek devletler gerek bireyler arasındaki dostluk sağlam temellere oturmuş, Çıkar gözetilmeden, varlığına ve gelişmesine haset çekilmeden kurulan dostluktur.
Fakat bakıyoruz ki devletler bir birine düşman, kişiler şahsi menfaatlerinin peşinde ve sonra deniliyor ki sen benim dostumsun ya a ben senin en iyi dostunum. Şimdi soralım bunun neresi dostluk ya da bu nasıl dostluk.
Gerçek dostluk gece ve gündüz gibi olmalı bir birlerini sürekli takip etmeli. Basit ve ucuz yardımlarla, göstermelik günül almalarla, kendi çıkarını ve geleceğini garanti altına almak için yapılan uydurma yaklaşımlarla dostluk olmaz. Aralarında böyle dostluk kurulan devletler ve insanlar çıkarları için düşman olmuşlar, bir birlerine düşmüşlerdir.
Ne devletlerin ne de insanların kurmak istedikleri dostluklar kalıcı ve gerçekçi dostluklar değil demek ki.
Devletler komşularının başına bir felaket geldiğinde yanında olan ve onu kalkındırmak için elinden geleni yapan bir dostluk örneği sergilemeli. İnsanlar ise, varlıkta ve yoklukta, sevinçte ve kederde art niyet beslemeden başkalarının yanında olmalı. Aksi halde basit ve ucuz menfaatler üzerine ve dostluk olmaz.