Dört Oy Kullanabilseydim Kimlere Oy Verirdim
Dört tane oy kullanabilme tercih hakkım olsaydı, AK Parti, CHP, MHP ve Bağımsızlara oyumu verirdim. AK Parti’ye son sekiz yılda demokrasi konusunda aldıkları yol ile ilgili, CHP’ye Baykal sonrasında yapılan değişim ve yenileşme çabaları için, MHP’ye yapılan kaset saldırısıyla ilgili TBMM dışı kalmaması için, Kürt sorununun çözümünün TBMM’de aranması için çok önemli bulduğumdan, Bağımsızlara oy verirdim.
Ya da neden oy vermezdim!
Aynı zamanda dört tercihe de şu nedenlerle oy vermezdim. AK Parti’nin seçim takvimi başladığı günden beri demokratik bir zihniyetten uzak tavrı, statükonun yerine almaya başlama girişimlerinden, devlet ve hükümet ayrımı yapmaya başlamasından, miting alanlarında özellikle Kılıçdaroğlu’nun kimliği üzerinden bel altı vuruşlarından, kaset olayını kullanmasından dolayı oy vermezdim.
CHP’ye ise Ergenekoncuları aday yapmasından, statükodan tam bir kopuş yaşayamamasından, Kürtlerle ilgili halen utangaç bir dil kullanmasından hatta, barışın dilini açık kullanamamasından dolayı oy vermezdim.
MHP’ye ise dünyadaki ve ülkemizdeki gelişmeleri okuyamaması ve milliyetçilik üzerinden kardeşliğe değil, çatışmaya katkıda bulunduğu için oy vermezdim.
Bağımsızlara ise şiddetin dilini halen ret edemedikleri, demokratik bir zihniyetten oldukça uzak olmalarından dolayı oy vermezdim.
Entelektüellere neden
arasını açıyor?
Anlayacağınız oy verebileceklerime aynı zamanda oy vermeme gerekçelerim de saklı. Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın özellikle entelektüellere yönelik kullandığı ağır dile baktığımda ise, sokakta karşılığımızın olmadığını düşünüyorum. Kime göre; Başbakan Erdoğan’a göre…
Ve Başbakan Erdoğan sokakta entelektüellerin etkili olmadığını düşünerek, toplumun farklı bir yönüne sesleniyor. Bu dilini düzeltmediğinde, değiştirmeye çalıştığı statükonun yerini alma gi-rişimleri olarak algılanacağından, gidiciliğini çabuklaştırabilir. Bizden söylemesi…
Son sekiz yıldır entelektüelleri önemseyen, ciddiye alan dünya ve iç kamuoyu için onların desteğine ihtiyaç duyarken, bugün artık bu desteği önemsememesinin sonuçları ise o’na ve Türkiye’ye pahalıya mal olabilir.
Biliyorum ki, ne Başbakan Erdoğan için ne de diğerleri için kıymeti harbiyemiz yok. Onlar bildiklerini okuyacaklar. Biz de bildiğimizi okuyacağız…
Sürpriz bir sonuç
ortaya çıkabilir…
Sonuç olarak söyleyeceğim ise şu: 12 Haziran’da; 2002 ve 2007’ye benzemeyen sonuçların ortaya çıkabilme ihtimalinin ortaya çıkabileceğidir. Birilerinin yüzde 45’lerde oy alması bile tek başına yeterli olmayabilir. Sürpriz ise, yapılan tüm kamuoyu yoklamalarının dışında bir sonucun ortaya çıkabilme olasılığıdır. İnanın bu havanın olduğunu görebiliyorum.
Kararsızların oranının azaldığını tahmin edenlerin ise, yanıldığını düşünüyorum. Kararsız oranının oldukça ciddi bir rakam olduğuna inanıyorum. Genel bir yönelişin tüm dengeleri değiştireceğini tahmin ediyorum.
Ve en önemlisi: 2007 ve 2009 seçim sonuçlarına baktığımda İstanbul’da AK Parti ve CHP baş başa çıkabilir. Ankara, İzmir, Antalya, Adana, Mersin, Diyarbakır, Kayseri, Samsun, Kocaeli, Gaziantep gibi büyük şehirlerde aynı sonuçlar gerçekleşebilir ve milletvekili dağılımları farklılaşabilir.
Özellikle İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Adana, Diyarbakır, Samsun ve Mersin gibi şehirlerde geçmiş seçimlere benzemeyen çok farklı sonuçlar ortaya çıkabilir ki, Türkiye genelinde ise CHP’nin beklediğinden çok fazla bir oranla, AK Parti’nin beklediğinden daha az bir oranla meclise girmesine neden olabilir.
Enseyi karartmaya da gerek yok!
Sonuç olarak seçimlere yaklaşık 9 gün kalmışken benim tahminim şöyle: AK Parti yüzde 40 ile 45 bandı ile 280 ile 300 milletvekili, CHP yüzde 30 ile 35 bandı 170 ile 200 milletvekili, MHP yüzde 11 ile 14 bandı 40 ile 60 milletvekili, Bağımsızlar ise yüzde 7 ile yaklaşık 30 ile 35 milletvekili ile TBMM’de temsil edilebilirler.
Bu ise çok farklı bir Türkiye tablosunu ve mutabakatını ortaya çıkarır. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sorun yaşanır ve iki yıl içersinde Türkiye bir erken seçimle yüz yüze gelebilir.
Son söz: Korkutmacalara ve öcülere gerek yoktur. Enseyi karartmaya da… Türkiye dünden daha kötü olmaz… Emin adımlarla önüne koyduğu 2023 hedeflerine doğru yürür. AK Partili ya da AK Partisiz… Fark etmez…