Dolar Merkezli Finans Sitemi ve ABD AB İlişkileri
Son söyleyeceğimizi başta söylersek, AB ister dağılsın, ister dağılmasın, Dolar Euro çatışması ABD AB ilişkilerini sonlandıracak yolda ilerliyor.
5 Mayıs 2012 tarihinde bu konuda bir analiz yapmaya çalışmıştım.
O yazıda…
Avrupa Amerika’dan Kopuş Yolunda diye ifade etmiştim ve söyle demiştim.
“İkinci Dünya Savaşı, dünyanın gördüğü ikinci büyük savaştı. Avrupa’nın üzerine sinmiş kan ve barut kokusu, uzun yıllar devletler ve bireyler tarafından hissedildi. Kolay değildi. 100 milyon askerin savaştığı ve atom bombasının atıldığı yıllardı.
Savaş sonrası Avrupa halkları, hem askeri hem de siyasi olarak Amerika’nın etkisi altına girdiler. Önceleri var olan sosyalizan yapılanmalar, Amerika eliyle, önce sosyal demokrat, sonra da, kökten piyasacılığa yönelen bir yapılanmanın etkisine sokulmuştu.
Amerika’nın siyasi ve askeri etkisi gittikçe derinleşti. Halen Almanya’da 120* bin Amerikan askeri varlığı var.
Avrupa Birliği fikri demir ve çelik birliği ile başlamıştı ama genişleme periyodunda, Doğu Bloğu ülkelerinin de Birliğe alınması Amerika’nın baskısı ile gerçekleşti.
Bir taraftan Amerika Avrupa’nın birliğini savunuyormuş gibi yapıp, öte yandan, birliğin hızla genişlemesine vesile olarak, Avrupa Birliğini işlemez hale getirdi. Hatta Türkiye ve AB’yi de zorladı. İlle Türkiye’yi de, Birliğe alın diye.
Kökten piyasacılık, alt sınıfları yoksullaştırdı, orta sınıfları budadı. Borçlanan devletler halklarına hizmet ve eğitim götüremediler. Bireylerde işsizlik devletlerde borçlar tavan yaptı.
Avrupa’da, Almanya dâhil, bir yol ayırımına geldi. Bunun ilk işaretlerini Fransa, Yunanistan, parçalanan Yugoslavya’nın parçalarındaki seçim sonuçlarında görüyoruz.
Avrupa Amerika’dan kopuş sürecine girmiştir.
Amerika basıp sattığı dolarlar ile kökten piyasacılığı zorlarken, devletleri ve bireyleri kendi istediği yönde değişim ve dönüşüme tabi tutuyordu. Halen de devam ediyor.
Amerika ve Avrupa, Doğu devletleri karşısında Pazar kaybına uğrayınca, kökten piyasacılık iyice zora girdi, krizler kapıya dayandı.
Son seçimler, yukarıda anlatmaya çalıştığım sürece bir tepki olarak sonuçlanmıştır.
Bundan sonra, Avrupa’da daha çok milliyetçi ve sol partiler seçimlerde başarı kazanacaktır. Çünkü zemin onların zeminidir.
Dağıtılmış ve örgütsüzleştirilmiş milliyetçiler ve vatansever solcular toparlanabilirse, kökten piyasacılığın çanına ot tıkayabilirler.”
Yukardaki satırları yazdığım 2012 yılında, Avrupa’nın birçok ülkesinde seçim vardı. 2012 yılında her türlü olumsuzluklara rağmen, çok yerde seçimleri liberal kökenli partiler ve onların liderleri işbaşı yapmıştı.
Bu olumsuzluklara, bir de, Amerika’nın talimatlarıyla Rusya’ya karşı uygulanan ambargolar eklenince, başta tarım olmak üzere Avrupa ülkelerinin ekonomisi krize girdi.
Amerikan Merkez Bankası FED ile Avrupa Merkez Bankaları dışa vurulmayan büyük bir savaşın içine girdiler.
Savaşın altındaki neden; kimin parası daha fazla rezerv para olacak kavgasından çıkıyor.
Bu savaşın şimdilik dışa vurulmamasının nedeni; Avrupa ve Amerika’nın ortak olduğu çok uluslu şirketlerin büyük kayba uğrama korkusudur.
Korkunun ecele faydası yok. Eninde sonunda, iki emperyal gücün birbirleriyle olan rekabeti çatışmaya dönecektir.
Fransız milliyetçisi Le PEN’in yaptığı açıklama her şeyi açıklamaktadır. “Avrupa Birliğinden çıkma zamanı gelmiştir” dedi.
Fransa, Amerika nezdinde daha fazla aptal konumuna konmak istemiyor.
İngiltere çıktı. Şimdi Fransa’nın başına başkan olacak kişi AB’den çıkmayı planlıyor.
Amerikan çok uluslu şirketlerinin borç tahsildarı Kemal Derviş diyordu ki; “AB bizi almasa bile, biz AB para birliğine dahil olalım.”
Para birliğine girmediğimiz sadece Gümrük Birliğine girmekten dolayı kaybımız yılda 25-30 milyar dolar civarındadır.
Bu gün gazetelerde vardı. Standart & poors’dan 35 milyar dolar borç daha istemişiz.
Dünyada yeni dengeler kuruluyor diyenlerin ne kadar haklı olduğu ortaya çıkıyor.
*Şimdilerde bu sayı 85 bin olduğu biliniyor.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com
ulusalkanal.com.tr