Dokuzuncu Sınıf Öğrencisi Nazlı Aykut: Kitap ‘Hayatı Öngörme’ Kaynağıdır
İSA KAYACAN: Sevgili Nazlı, torunum olarak yıllardır hiç ara vermeden değişik kitapların sayfalarındaki okuma gezintini takdirle izliyorum. Önce tebrik etmek, genel kültür ağırlıklı bu kitap okuma sürekliliğini, senin yaşındaki öğrencilerin tümünde görmek isteyen duygularımın varlığını belirterek, ilk sorumu sormak istiyorum: Nazlı, sence kitap nedir? İnsan’a neler verir, neler sağlar?..
NAZLI AYKUT: Bana göre kitap; doğru okunduğunda, her türlü ders kitabından, ansiklopediden daha çok insanın ufkunu açan, okuyanın bir dünya görüşü olmasını sağlayan bir çeşit ‘hayatı öngörme’ kaynağıdır. Bir aşk romanı, fantastik-kurgu kitapları bile okuyana çok şey kazandırır.
Hiç bir kitabı görmezden gelmeyin, istediğiniz her kitabı okuyabilirsiniz ve bu çabanız asla boşa gitmez… Tabii ki farklı tür romanları, şiir kitaplarını okumanız da yararınıza olacaktır…
İK: Kitap okuma başlangıcın hangi yıla rastlıyor? Bugüne kadar okuduğun kitap sayısını hatırlayabilecek misin?
NA: Kitap okumayı sevdiğimi, kitaplara olan düşkünlüğümü ilk kez üçüncü sınıfta, 9 yaşındayken farkettim. Ancak, okula başladığım ilk yıl, okumayı sökmemden yaklaşık üç ay sonra, sınıf öğretmenim, benim kitap okumaya karşı şevkimi fark edip, bana okumam için kitaplar verdi.
Ve yaşıma göre bu konuda çok iyi ve hızlı olduğumu, aslında o zaman fark ettiğimi şimdilerde anlıyorum.. Yıllar önce okuduğum türlü kitapları, Kütüphanelere ya da Üniversitelere bağışladım.. Bu bağışları dedem Sayın İsa Kayacan aracılığıyla yaptım.. Ona da sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.. Bu bağışlar sırasında okuduğum kitaplarımın sayısını takip edemedim.. Ancak tahminimce 300-350 kitap okuduğumu söyleyebilirim...
İK: Kitap okuyan bir insan, kitap okumayı bitirdikten sonra ne veya neler hisseder? Yani nasıl bir sonuçla karşılaşır?..
NA: İnsan kitap okurken; özellikle de sevdiği; benim “elinden düşüremediği” diye tabir ettiğim bir kitap okurken, kendini okuduğu kitaptaki insanlara bağlar, oradaki yerlere ait hisseder, oradaki kahramanlar nasıl hissediyorsa, o da öyle hisseder. Kitap bittiğinde ise, okuduğu şeye bağlandığını hisseder ve bazıları az da olsa hüzünlenir ama bilir ki okuduğu şeyler hafızasından asla silinmeyecektir.
İK: Sağda, solda konuşulur, duyarız.” Kitap okumaktan sıkılıyorum” gibi yorumlar, bahaneler ortaya konur.. Böyle bir anlayış için neler söylersin?..
NA: Benim etrafımdaki insanların kitap okuma alışkanlığı yok. Bu da benim için bir dezavantaj değil, avantaj oluyor. Çünkü, farklı insanlardan, farklı yorumlar almak beni keyiflendiriyor okumakla ilgili. Çoğu kişi, kitap okumayı “sıkıcı” ya da “boş iş” olarak görüyor.
Benim bu insanlara saygım asla azalmaz. Tabii farklı düşüncelerle karşılaşabilirim. Ama bu benim okumaya olan isteğimi azaltmıyor.
Okumak; sonradan öğrenilen bir şey fakat okuma alışkanlığını kimse kimseye kazandıramaz. İnsanın kendisi bu müthiş duyguya kapılmadan okuma alışkanlığı kazanamaz. Ama dilerim ki, herkes okumanın bireylere kazandırdığı sonsuz gücü ve keyfi, olabildiğince fark eder ve bol bol okur.
İK: Okuduğun kitapların türlere göre bir ayrımı, sıralaması yapılsa, bu konudaki sıralaman, ayrımın nasıl olurdu?
NA: En sevdiğim kitap türlerinden biri fantastik-kurgudur. Küçükken okuduğum kitapların çoğu bu türe aitti. Daha sonra yaşım gereği aşk romanlarına merak saldım. Bu merak, zincirleme bir kitap araştırmaya dönüştü.
klınıza gelebilecek bütün türleri okumuşluğum vardır ama hala en sevdiğim tür fantastik-kurgudur. Bilgi edinme amacı gütmeden rahatça okurum.
İK: Sürekli ve düzenli kitap okuman, genel kültürünü mutlaka artırıyordur. Kitap okuma sürekliliğin içinde, derslerinde bir aksama, olumsuz yönde bir etkilenme oluyor mu?
NA: Bazen, kitaplar; içerdiği bilgilerle derslerime ışık tutuyordu. Özellikle tarih kitapları, tarih dersinde gelişim göstermemi sağladı. Fakat ilk olarak, edebiyat dersinde akıcı bir şekilde okumamla dikkat çektim. Bu benim için oldukça güzel bir şeydi. Arada sırada ders çalışmam gerekirken, kendimi kitap okurken buluyorum ve sanki okuduğum şeyin içindeki, kapakların derinliklerinde bir el beni sıkıca tutuyor, gitmemi engelliyor gibi hissediyorum.
Çok okumak gözleri yoruyor, böylece uykunuzun gelmesine neden oluyor. Bu yüzden sizlere tavsiyem, çok daha önemli bir işiniz olduğu zaman kitaplara dalıp gitmeyin! Aksi takdirde saatler su gibi akar ve günün sonunda sadece bir kaç yüz sayfa kitap okuduğunuzu, ama ev işlerinin, günlük sorumluluklarınızın tüm çıplaklığıyla önünüze serildiğini görürsünüz.
İK: Sevgili Nazlı, başka söylemek istediklerin var mı?
NA: Kitap okumaya dair hiçbir önyargınız olmasın. Belki kitapta kendi hayatınıza benzeyen, hatta sizinkiyle tamamen aynı olduğunu düşündüğünüz bir yaşamla karşılaşabilirsiniz. Bol okumalar, iyi günler diliyorum!..
***