28 Şubat’a Doğru: Dokunulanların Dokunması
28 Şubata Doğru: Dokunanlarının Dokunulması Operasyonu
28 Şubat'ın üzerinden göz açıp kapayıncaya kadar 13 yıl geçmiş. Kimine göre göz açıp kapayıncya kadar kimine göre ise çok uzun bir süreç.
Her olayın bir mutlu olanı/kazananı, bir de üzüleni/kaybedeni olur. 28 Şubat'ın kaybeden cephesinin kayıptaki yılları 6 yıl kadar sürmüş ve 3 Kasım seçimleriyle gerileme devri tersine dönmeye başlamıştır. Cumhurbaşkanlığı seçimi krizinin de tetiklemesiyle bir genel seçim daha yapılmış, 28 Şubat'ın dokunulanları Reis-i Cuhurluğu ele geçirince dokunma süreci tersine dönmüştür.
Artık Cumhurreisi ile birlikte yeni bir süreç başlamıştı. Dünün ve İnönü'den bu yana dokunulanların dokunmaya başladıkları bir süreçti bu. Ama psikolojik savaş üç koldan yürütülüyordu. Siyasal savaş iki seçimdir zaferle sonuçlanmış, Cumhurriyaseti ile taçlanmıştı. Geri kalan iki cephe daha vardı. Ordu ve Yargı. Ordu AB süreci ile birlikte yeterince pasifize edilse de hala e-muhtıralara cesaret edebiliyordu. Aradan geçen 5 yıl içinde 1975 li yıllardan bu yana binbir türlü zorlukla orduya yerleştirilen askerler generallik (paşalık) rütbesine kadar gelmişti. Hem Avrupa birliğinin pasifleştirici etkisi, hem ordu içine yerleştirilen personelin en üst noktalara kadar rütbe alması ile ordu cephesi hem dıştan hem içten hem doğrudan hem dolaylı yoldan kazanılmıştı. Geriye tek bir cephe kalmıştı. O da yargı.
1990 lı yıllarda Özal döneminde onda beş - altı renk dağılım yüzdeliğine kadar çıkan yargı üst kuruluşlarının üyeleri Demirel ve Sezer döneminde geriye dönderilmişti. Ne var ki Cumhurbaşkanı Gül'ün Çankaya'ya oturması ile YÖK üyelikleriyle başlayan değişim süreci, üst yargı organlarının birer birer değiştirilmesiyle neticelendirilecekti.
Ergenekon, Balyoz, Çekiç vb. onlarca peş peşe ve iç içe geçmiş operasyonlarda bu eylem sürecinde psikolojik harp devam etmiştir. Bu günlerde de bahsini ettiğimiz psikolojik harp bütün şiddetiyle devam etmekte, büyük küçük bütün cephelerde bulunanlar ayaktadır.
Nasıl ki hayatının en hareketli zamanlarında insanoğlu, çetrefilleşmiş kaderine hükmetmekte aciz kalır, tıpkı onun gibi, devlet yönetiminde de cephelerin ayakta veya müteyakkız olduğu, herkesin herkesten şüphe ettiği dönemlerde hiç kimsenin veya hiç bir cephenin öngörmediği veya planlamadığı bir olay bütün psikolojik harbin tahmin edilemeyecek şekilde yönünü değiştirebilir.
Bu gün Cumhuriyetin ilanından buyana hatta Tanzimattan bu yana Maddi manevi kurum ve kuruluşların şimdiye kadarki alışılmış ve ezberlenmiş tanımları bozumaya başlamıştır. Yeni tanımlamalar da yazımızın başında dile getirdiğimiz gibi bir kısım çevreleri üzecek bir kısım çevreleri de mutlu edecektir.
Dünün ezberlerini bozan bu günün yeni tanımlama sözlüğünün ülke insanlarının daha fazla oydaşması (konsensüsü) ile hazırlanması her açıdan gereklidir.
Bu günlerin hareketliliğinin yarınların bereketine şafak oluşturması temennisiyle esen kalınız.
Not:
Bu yazı, https://www.bilgiagi.net, http://www.bilgievreni.com, http://www.gazetecanik.com, http://www.balikesirbirlik.com http://www.kamudanhaber.com, http://www.haberanaliz.net, http://www.siyasalforum.net, http://www.gunesgazetesi.net, http://www.gercekgazete.web.tr, http://www.ahmetfidan.com ile, Gerçek Gazete, Balıkesir Demokrat, Halkın Sesi, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
Bugün kandil, cümle insanlığın kandili mübarek olsun.
Şubat 26th, 2010 at 00:02Kandil dolayısıyla kapalıyım:) Yorum falan yok.
yazınız çok hoş olmuş cidden...kaleminize ve yüreginize saglık hocam...devamını sabırsızlıkla bekliyoruz yazılarınızın,muhabbetle saygılar...
Şubat 26th, 2010 at 02:46