Doktora Git Ama İlaçları Çöpe At
Almanya’ da Marburg ve Leipzig Üniversiteleri uzmanları tarafından 2 bin 512 kişi üzerinde gerçekleştirilen araştırmada hastaların sadece yüzde 25’ inin doktorlarının tedavi tavsiyelerine tam olarak uydukları, yüzde 33’ ünün ilaçları ‘kendi bildikleri gibi’ kullandıkları belirlendi (1).
Araştırmaya göre, yüksek sosyo-ekonomik tabakadan genç insanların kısa süreli tedavilere uyumları çok az iken kronik hastalığı olan yaşlı hastalar doktorlarını daha çok dinliyor.
Araştırma, hastalardaki uyumsuzluğun en önemli sebebi olarak ilaçların yan etkilerini gösteriyor.
Araştırmaya katılanların üçte biri çoğu kez doktorun yazdığı ilacı daha kutusunu bile açmadan çöpe attıklarını veya aldıkları dozu doktora danışmadan değiştirdiklerini itiraf ediyorlar.
En düzenli kullanılanlar içinde hipertansiyon ilaçları başta geliyor, antibiyotikler ise gelişigüzel içilen ilaçlar listesinde ilk sırada yer alıyor.
İlaçların yüzde 50’ si yanlış kullanılıyor
Dünya Sağlık Örgütü’ ne (DSÖ) göre tüm dünyada ilaçların yüzde 30-50’ si yanlış kullanılıyor (2).
DSÖ, bu yüzden milyonlarca insan zarar gördüğünü, hayatlarını kaybettiğini ve çok büyük ekonomik kayıplar ortaya çıktığını ileri sürüyor.
Eğer her yazılan ilaç gerçekten doğru hastaya doğru doz ve süre için yazılıyorsa DSÖ’ ne diyecek bir sözüm olamaz ama işin aslı hiç de öyle değil.
Modern tıp, gelip geçici en küçük şikâyeti bile çok ciddi bir hastalığa dönüştürmekte ve sapasağlam insanları ömür boyu ilaca mahkûm etmekte gerçekten de müthiş başarılı!
Üstelik ilaç almadan kendiliğinden geçecek basit bir belirti için alınan ilaç yan etkilere yol açarak başka yeni ilaçlara da davetiye çıkarıyor.
Ben ilaca ilaç demem yan etkisi olmayınca
Bildiğiniz bilmediğiniz tüm ilaçların hepsi, değişik oranlarda gereksiz yere ve gereksiz sürelerde kullanılıyor.
İlaçların hepsi de aksi tesirleri olan ve normal şartlarda vücudumuzda asla bulunmaması gereken kimyasal maddelerdir.
“Aksi tesri olmayan madde ilaç değildir” sözü bunu çok güzel ifade eder.
Ben de “Ben ilaca ilaç demem yan etkisi olmayınca” diyorum.
İlaçlar yerinde alındığında bile bir tarafı düzeltirken diğer tarafı mahvedebilirler.
İşte bunun için de tıp fakültelerinin kapısında şu uyarı vardır: “Önce zarar verme!”
DSÖ, ilaçların hastalar tarafından yanlış kullanılmasına gösterdiği ihtimamın onda birini de ilaç endüstrisinin pazarlama oyunlarına ayırsa ne iyi olurdu.
Gelelim neticeye
Fazla söze gerek yok.
Şu hikâyecik her şeyi çok güzel özetliyor:
“Kendini hasta hissediyorsan doktora git, derdini anlat, muayene ol. Reçeteni al, vizite ücretini öde. Çünkü doktorun yaşaması lâzım.
Eczaneye git, yazılan ilaçların tümünü al, parasını öde. Çünkü eczacının yaşaması lâzım.
Eve gel, ilaçların hepsini çöpe at. Çünkü senin de yaşaman lâzım.”
KAYNAK:
1. http://www.plosone.org/article/info%3Adoi%2F10.1371%2Fjournal.pone.0050537